Geminin Kaptanı Kim Olsun?

Çoğu zaman ben haklıyım sen haklısın, şeklinde tartışırız. Hatta bazen haksız olduğumuz halde haklı olduğumuzu savunuruz. Tanıdığımız bir kişi evimizi ziyarete gelse sevinçle karşılar, tanımadığımız bir kişi eve girse, “bu kim ya” diyerek polis çağırırız. Farklı tarz tepkilerin ortaya çıkmasının sebebi “Korku” dur. Peki, korku kaynaklı duyguların kontrol edilmesi mümkün müdür?

“Mümkün değil, çok zor” diyenler mutlaka olacaktır. Haklısınız, korkular, bizi kontrol ederler. En iyi yöntem geminin kaptanı olmaktır.

Haberin Devamı

Her zaman düşüncelere takılmak gerekmiyor, bazen de gelip geçmelerine izin vermek, onları sadece izlemek gerekiyor. Düşünceler sadece bir araç. Elektrik olmadan elektrik süpürgesi nasıl çalıştırılamıyorsa siz olmadığınız sürece düşünceler de olmayacaktır. Geminin kaptanı olmak isteyenler için öğrenilmesi gerekenler şunlardır;

1- Mutluluğun kısa, acının uzun sürdüğüne inanmak yerine acının var olduğu ile mutluluğun geçici olduğu kabul edilmelidir. Bunun sağlayacak olan sabırdır. Başkalarına karşı sabır göstermekten çok kendimize karşı sabır göstermeye ihtiyacımız var. Çoğunlukla hatalarımızı görmekten kaçıyoruz. Örneğin, bulaşık yıkadığınız için kızmak çok yanlış. Çünkü bulaşık yıkamayı seçen sizsiniz.

2- Etrafınızda hayvanların davranışlarını sergileyen insanlara rastlayabilirsiniz. Hayvansal davranışlar gösteren insanları püskürtmek adına onlarınkine benzer tepkiler gösteriyoruz. Ya da bu tür insanlara tepki göstermeyenlerle dalga geçerek yapılanların doğru olduğu mesajını veriyoruz. Durum böyle olunca sonuç değişmiyor, hatta daha da kalıcı hale gelebiliyor. Daha insanca davranabilmeliyiz. Unutmayın, kendiniz yerine başkalarıyla ilgilendiğinizde çok güzel bir şey olur; acınızla ilgilenmemiş oluyorsunuz.

3- Başka bir durumda ise şefkatli olmak yerine sürekli birilerin bize bir şey yapmasından korkuyoruz. Ağzımızdan çıkan sözlerin kaynağı düşünceler. Bu yüzden de düşünceler çok güçlüler. Düşüncenin gerisindeki motivasyon pozitif olduğunda hayatımız kurtulacak.

4- Bir de kendini sevme konusu var. Kendini sevmek, sahip olduklarımızla şükretmekle ilgilidir. Şükrettiğimiz süre daha anlamlı şeyler yaparız. Ve bu şekilde potansiyelimizi anlar, kısıtlanmamış oluruz. Bu konuda fillere ait bir hikâye var. Küçük fil yavruları doğduklarından itibaren bir yere bağlanırlar. Büyüdüklerinde bağlandıkları sopa ince de olsa da o sopadan uzaklaşamayacaklarına inanırlar. Kendilerini limitledikleri için potansiyellerini kullanamaz hale gelirler.

Haberin Devamı

Negatif enerjilerin yaptığı başka bir şey daha vardır. Acı çektiğimiz sürece var olduğumuza inanmak kolaylaşıyor. Bunun tam tersi şefkat de aynı görevi görebilir. Bu da yukarıdaki dört önemli konu olan pozitif motivasyon, kendini sevmek, sabır, şükretmek gibi konular üzerine odaklanmakla olacaktır. Bugün hangisinden başlamak istersiniz?

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Kaynak: Ösel Paris’in Educating Heart ile ilgili yaptığı konuşma