Bitlis Göçerler Hayvanlarının Su Sorununu Karla Çözüyor

Göçerler Hayvanlarının Su Sorununu Karla Çözüyor

17.08.2018 - 11:06 | Son Güncellenme:

Bitlis'te bazı göçerler ilkbaharda Nemrut Dağı'nda üzerini samanla kapatarak muhafaza ettikleri karı, yazın ihtiyaç duyduklarında eriterek hayvanlarının su ihtiyacını karşılıyor Göçer Fehim Tan: "Yaklaşık 10 yıldır bu yöntemi kullanıyoruz. İlk zamanlarda kar erken bitiyordu. Çok düşündük, ilk önce karın üzerini çadırla örttük, olmadı. Yaşlılarımız bize 'samanla muhafaza edin' dedi. Biz de denedik ve oldu" "Samanla karın üstünü kapatıyoruz ve biz açmayana kadar hava ne kadar sıcak olursa olsun erimiyor. Hayvanların günlük su ihtiyacına göre kar eritiyoruz. Mesela günde 5 ton suya ihtiyacımız varsa o gün gelip o kadar karın üstünden samanı atıyoruz"

Göçerler Hayvanlarının Su Sorununu Karla Çözüyor

BİTLİS (AA) - AHMET OKUR - Bitlis'te bazı göçerler, ilkbaharda Nemrut Dağı'nda üzerini samanla kapatarak muhafaza ettikleri karı, yazın ihtiyaç duyduklarında eriterek hayvanlarının su ihtiyacını gideriyor.

Haberin Devamı

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yılın farklı dönemlerinde yer değiştiren göçerler, yazın hayvanlarının su ihtiyacını karşılamak için dedelerinden öğrendikleri yöntemleri kullanıyor.

Göçerler, ilkbaharda Nemrut Dağı'nın eteklerinde üzerini samanla kapatarak muhafaza ettikleri karı, yazın kurak geçtiği dönemde ihtiyaç duyduklarında eritiyor.

Sürülerin peşinde zorlu bir yaşam sürdüren göçerler, dağın yamacında günlük ihtiyaçlarına göre erittikleri karın suyunu hortumlarla çadırdan yaptıkları havuzlara aktarıyor.

Batman'dan gelerek 2 bin 800 rakımdaki Nemrut Dağı'nın eteklerinde konaklayan 14 göçer ailesi de bu yöntemi kullanıyor.

Göçerlerden Fehim Tan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 15 yıldır Nemrut Dağı'nın eteklerine ve yaylaya geldiklerini kışın ise tekrar Batman'a döndüklerini söyledi.

Yaşamlarının oldukça zor ve yorucu olduğunu anlatan Tan, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Batman sıcak olduğu için kışın oraya gidiyoruz, yazın da buralardayız. Dedelerimizden bize kaldığı için göçerliği bırakamıyoruz. Hayvancılığı seviyoruz. İlla hayvanımız olacak. Köyde otursak bile yine hayvanları besliyoruz. İlkbaharda hayvanları yaylaya, vatandaşların ektikleri tarlalar zarar görmesin diye araçlarla getiriyoruz. Sonbaharda ise tarlalar biçildiği için yürüyerek Batman'a gidiyoruz. Gidişimiz yaklaşık 40 gün sürüyor."

- "10 yıldır bu yöntemi kullanıyoruz"

Tan, dağın eteklerinde ve yaylalarda çadırları kurdukları yer ile hayvanların otlatıldığı bölge arasında yaklaşık 3 kilometre olduğunu ifade etti.

Yaylada en çok su sıkıntısı yaşadıklarını ve bu sorunu ilkbaharda üzerini samanla muhafaza ettikleri karı eriterek çözdüklerini dile getiren Tan, şunları söyledi:

"Yaklaşık 10 yıldır bu yöntemi kullanıyoruz. İlk zamanlarda kar erken bitiyordu. Çok düşündük, ilk önce karın üzerini çadırla örttük, olmadı. Yaşlılarımız bize 'samanla muhafaza edin' dedi. Biz de denedik ve oldu. İlkbaharda samanları yaylaya getiriyoruz. Samanla karın üstünü kapatıyoruz ve biz açmayana kadar hava ne kadar sıcak olursa olsun erimiyor. Hayvanların günlük su ihtiyacına göre kar eritiyoruz. Mesela günde 5 ton suya ihtiyacımız varsa o gün gelip o kadar karın üstünden samanı atıyoruz. O kar eridikten sonra çadırlarla yaptığımız göletlere aktarıyoruz. O şekilde hayvanlarımızı suluyoruz. Bu yöntemle kar bizi sonbahara kadar götürüyor. Bunu her yıl tekrarlıyoruz."

Haberin Devamı

Tan, sabah erkenden kadın ve çocukları da alıp yürüyerek koyun sağmaya gittiklerini, koyunları sağdıktan sonra sütü alıp aynı yoldan çadırlara döndüklerini anlattı.

Terör nedeniyle hayvancılığa kapatılan yaylaların güvenlik sağlandıktan sonra açılmasıyla rahat ettiklerinin altını çizen Tan, "Bu yıl istediğimiz yere gidiyoruz. Şimdi sıkıntı yok burada. Yaylalar serbest, herkes istediği yere gidiyor. Koyunlarımız her yerde otlatılıyor. Göçerler bu konuda çok rahatladı. Yayla yasağı kalkınca daha çok hayvan aldık. Hayvan çok olunca süt ve peynir de çok olmaya başladı. Milletin ve vatanın menfaatine oldu." diye konuştu.