Gündem 105 yıl sonra Fethi Bey’in rotasını çizdi

105 yıl sonra Fethi Bey’in rotasını çizdi

29.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Pilot Tufan Sevinçel, Türk havacılık tarihinin ilk şehidi Pilot Yüzbaşı Fethi Bey’in anısını yaşatmak için 105 yıl önceki rotasını izledi. Kiraladığı uçakla 20’den fazla uçuş, 8 ülkede de araştırmalar yapan Sevinç, gözlem ve deneyimlerini “Ben Tayyareci Fethi” adıyla kitaplaştırdı...

105 yıl sonra Fethi Bey’in  rotasını çizdi

105 yıl önce Mısır’da uçağının düşmesi sonucu şehit olan ve ismi Fethiye İlçesi’ne verilen Yüzbaşı Fethi Bey’in rotasını adım adım takip eden pilot Tufan Sevinçel, gözlem ve deneyimlerini “Ben Tayyareci Fethi” adlı kitapta topladı.
Türk havacılık tarihinin ilk hava şehidi olarak kabul edilen Deniz Çarkçı Pilot Yüzbaşı Mehmet Fethi Bey’in unutulmaması gerektiğini düşünen Tufan Sevinçel, ilginç bir çalışmaya imza attı. ODTÜ’de eğitim görürken tanıştığı Gökhan Töre’nin başlattığı Altın Kanatlar projesiyle ilk hava şehidini tanıyan Sevinçel aradan geçen 105 yıla rağmen Fethi Bey’in neler hissettiğini anlamak istedi. Türk havacılığı için çok önemli bir işe imza atarken ölen Fethi Bey’in uçarken nereleri gördüğünü, hangi dağları aştığını, hangi köyler üzerinde olduğunu ve hangi duygulara kapıldığını merak eden Sevinçel, önce İngiltere’ye gitti. Denizci bir subayın havacı olma nedenini anlamaya çalışan Sevinçel, Fethi Bey’in uçuş eğitimi aldığı Brooklands ve Salisbury kentlerinde uçak kiraladı. Fethi Bey’in ilk uçuşlarını yaptığı dünyaca ünlü Stonehenge bölgesi üzerinde de uçan Sevinçel, ardından 105 yıl önceki rota üzerindeki şehirleri dolaştı. 2 bin 500 km’lik rotanın İstanbul, Adapazarı, Eskişehir, Afyon, Konya, Adana rotasını önce karadan dolaşan Sevinçel daha sonra, havadan gözlemler yapmak için yine uçak kiraladı. 5 yıl boyunca Fethi Bey’in hayatını araştıran ve kiraladığı uçakla İngiltere, İsrail, Ürdün ve Türkiye’de 20’den fazla uçuş yapan Sevinçel, gözlem ve deneyimlerini “Ben Tayyareci Fethi” adlı kitapta topladı. Sıra dışı uçuşlarıyla tanınan pilot Sevinçel, Cinius Yayınları’ndan çıkan kitabında Fethi Bey’i anlattı.

Haberin Devamı

‘Arkadaşım yolumu açtı’Fethi Bey’den ve dönemin tayyarecilerinden bahseden çok az kaynak olduğunu kaydeden Sevinçel şunları söyledi:

“Bilgi eksikliği yaşanıyordu. Fethi Bey’in hayatına bakmak istedim. Eğitim sırasında yaşadıklarını dönemin meteorolojik koşullarını ve Fethi Bey’in uçarken hissettiklerini pilot bakışıyla yazdım. 105 yıl sonra hiçbir duygunun değişmediğini gördüm. Çalışma için İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri Müzesi arşivlerine girdim. Sofya Havacılık Müzesi’nde, Atina, Selanik ve Makedonya’da araştırmalar yaptım. Fethi Bey donanmadayken gittiği Arnavutluk’a, ilk eğitim aldığı uçak olan 1909 model uçak için Ukrayna Odesa’ya gittim. Stonehenge anıtının üzerinde onun gibi ben de uçtum, Lübnan’da ve Taberiyye Gölü üzerinde uçtum. Yani hep Fethi’nin yaşadıklarını hissetmeye çalıştım.”

Haberin Devamı

105 yıl sonra Fethi Bey’in  rotasını çizdi

Deneme uçuşuydu

20. Yüzyıldan itibaren Avrupa ülkelerinin havacılık teknolojilerinden geri kalan Osmanlı İmparatorluğu, sivil ve askeri havacılığın gelişmesi için adımlar atmış, havacılığın geliştirilmesi ve uluslararası ilişkilerinin geliştirilmesi için projeler üretilmişti. 1912 yılında İngiltere’ye uçak makineleri eğitimi almak için gönderilen Deniz Yüzbaşı Fethi Bey kendi çabalarıyla ilk askeri pilotlar arasına girmişti. Enver Paşa’nın emriyle planlanan 2 uçaklı İstanbul-İskenderiye (Mısır) arasındaki ilk uzun uçuşa pilotlarımız Fethi ve Nuri Bey uygun görüldü. 2 uçak toplam 2 bin 515 km uçacak ve toplam 25 saat havada kalacaktı. 8 Şubat 1914’te Yeşilköy’den havalanan Fethi Bey ve Sadık Bey’in kullandığı Muavenet-i Milliye 27 Şubat’ta, Şam’daki Teberiye Gölü’nde Nuri ve İsmail Hakkı Bey’in kullandığı Prens Celaleddin isimli uçak ise 11 Mart’ta İsrail’in Yafa kentinde düştü. Peş peşe meydana gelen kazalarda Fethi Bey, Sadık Bey ve Nuri Bey şehit oldu. Uçuşlar ise Edremit halkının topladığı parayla alınan uçakla tamamlandı. 1903’te Beşiktaş’ın 26 kurucusu arasında olan Fethi Bey’in ismi Atatürk tarafından 1934’te Muğla’nın Megri kasabasına verilmişti.