Gündem 26 yıl sonra telefon trafiği araştırılacak

26 yıl sonra telefon trafiği araştırılacak

27.02.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ankara’da görülen faili meçhul cinayetler davasında 26 yıl sonra Ağar ve sanıkların telefon trafiği araştırılacak. Cinayetlerde kullanıldığı ortaya çıkan ve emniyette kayıp olduğu iddia edilen Uzilerin balistik raporları ise ithal edildiği İsrail’den istenecek

26 yıl sonra telefon trafiği araştırılacak

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 1990’lı yıllarda işlenen 19 faili meçhul cinayetle ilgili davada dönemin İçişleri Bakanı, eski Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, eski Özel Harekât Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, emekli Yarbay Korkut Eken ile eski özel harekât polislerinin yargılanmasına devam edildi.

Çarkın salondan atıldı
Duruşmalardan bağışık olmasına rağmen tutuksuz sanık eski özel harekatçı Ayhan Çarkın gelerek, sanık kürsüsüne oturdu. Duruşmada, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın tanık olarak ifadesine geçildi. Özkan ifade verirken, Çarkın, “Ben bir şey söylemek istiyorum” diyerek, ayağa kalktı. Mahkeme Başkanı Dursun Yalçınkaya, Çarkın’a, “otur” dedi, ancak Çarkın yerinden kalkarak konuşmaya devam etmek istedi. Tanık Özkan’a hitaben bağırmaya başlayan Çarkın, Yalçınkaya’nın talimatıyla polisler tarafından salon dışına çıkarıldı. Ancak Ayhan, salon dışında da bağırmaya devam etti. Çarkın, Adliye’de görevli polislerce salonun çevresinden de uzaklaştırıldı.

Ergenekon belgesi
Özkan’dan sonra “tanık” olarak ifade veren Ergenekon davası sanıklarından gazeteci Hikmet Çiçek, Kürt işadamlarının ihalelerden men edilmesine ilişkin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararı olduğunu iddia etti. Listedeki isimlerin öldürülmeye başlanması üzerine listenin kamuoyunda, “ölüm listesi” olarak adlandırıldığını anlatan Çiçek, MGK kararının, “devlet sırrı” gerekçesiyle açıklanmayan Ergenekon delilleri arasında olduğunu öne sürerek şunları söyledi:
“Böyle bir Milli Güvenlik Kurulu kararı var. Bu karar devlet sırrı gerekçesiyle sanıklara ve avukatlara verilmeyen Ergenekon davası belgeleri arasında bulunuyor. Kararda, PKK’nın finans kaynaklarıyla etkin bir şekilde mücadele edilmesi anlatılıyor. Bu kapsamda, PKK’ya finansal destek sağlayan müteahhitlerin isimlerinin yer aldığı bir liste var. Listede devlet ihalelerinden men edilecek müteahhitlerin adları yazıyordu. Bu listedeki isimler öldürülmeye başlanınca, kamuoyunda ‘ölüm listesi’ olarak adlandırıldı. Cinayetlerin bir mantığı vardı. Devlet Kürt sorununu çözme yolunu bu şekilde buldu ve PKK ile mücadele adı altında sonradan kendisine de yönelecek bir canavar yarattı. Cinayetlerin birçoğu İstanbul Sapanca’da şeytan üçgeni olarak adlandırılan bölgede işlendi. Bu yer, askeri bölgeydi. Bu katiller cinayetleri askerin üzerine atmak için bunu yaptı.”
Çiçek, Susurluk kazasında ölen eski Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ’ın da, her cinayetin işlendiği tarihte emniyet asayişten sorumlu nöbetçi müdür olduğunu belirtti.

‘Çeteleşmeye dönüştü’
Eski İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı da İstanbul’dan sesli ve görüntülü sistemle ifade verdi. Avcı, ifadesinde şunları söyledi:
“Olaylara ilişkin tek tek bilgim ve görgüm yok. Genel olarak bu olayların tamamıyla ilgili bilgim var. Ana hatları ile söylersem, bir dönem için, güvenlik kuvvetleri içerisinde terörle mücadele adı altında ‘bunlarla mücadele hukuk sınırları içinde olmuyor, bu sınırları aşarak onların anladığı dille yapmamız gerekir’ gibi bir zihniyetle, yarısı resmi yarısı sivil kişilerin örgütlenerek, başlangıçta terörle mücadele ediyoruz diye başlayıp sonra çeteleşmeye dönüşen bir takım olaylar yaptıklarını biliyorum.”

‘Emri Ağar verdi’
Asayişten Sorumlu dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal ile dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil Tuğ da, “Gazinocular Kralı” olarak bilinen Ömer Lütfi Topal cinayetiyle ilgili tanıklık yaptı. Ünal ve Tuğ da cinayetin ardından gözaltına alınan eski özel harekat polislerinin Ağar’ın talimatıyla Ankara’dan gelen ekibe Boğaziçi köprüsünü geçince teslim edildiğini anlattı.

Uziler sorulacak
Mahkeme heyeti, sanıkların suç tarihinden 1 yıl öncesinden başlayarak ve son suç tarihinden 6 ay sonrasına kadar kullandıkları telefonların tüm görüşme dökümlerinin, HTS raporlarının çıkarılmasına karar verdi. “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ifadesi ve 2. MİT raporunu MİT Müsteşarlığı’ndan isteyen mahkeme, Emniyet’e teslim edilmeden kaybolduğu ileri sürülen Uzi marka silahların balistik kayıtlarının, balistik raporlarının ithal edildiği İsrail’den temin edilerek gönderilmesi için İçişleri Bakanlığı’na yazı yazdı.
Mahkeme, duruşmayı 17 Haziran’a erteledi.