Gündem Anderson sürekli yontan bir heykeltıraş gibiydi

Anderson sürekli yontan bir heykeltıraş gibiydi

28.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türkiye’de halen gösterimde olan Wes Anderson imzalı ‘Büyük Budapeşte Oteli’nin oyuncuları Willem Dafoe ve Jeff Goldblum filmin çekim sürecini anlattı.

Anderson sürekli yontan bir heykeltıraş gibiydi

11 Nisan’da Türkiye çapında gösterime giren yeni Wes Anderson filmi ‘Büyük Budapeşte Oteli’ (The Grand Budapest Hotel) iki dünya savaşı arasında geçiyor. Filmin geniş oyuncu kadrosunda, Anderson’la ‘Suda Yaşam’da (The Life Aquatic with Steve Zissou) birlikte çalışan iki önemli aktör de var: Avrupa yönetmenlerin gözde isimlerinden birine dönüşen Willem Dafoe ve ‘Jurassic Park’ ve ‘Sinek’in de aralarında olduğu filmografisiyle Hollywood’un en özel aktörlerinden Jeff Goldblum. Filmin Berlin Film Festivali’ndeki gösteriminden sonra Dafoe ve Goldblum’la bir araya geldik.

‘Büyük Budapeşte Oteli’nin çekimleri sırasında hepiniz aynı yerde yaşadınız, aile buluşması gibi miydi?
Jeff Goldblum: Robert Altman’la birlikte çalışmıştım, Wes de onu hayranı ve kurduğu ortam bana Altman’ı hatırlattı. Filmin çekim süreci bir sanat projesi gibi. Filmi çekme deneyiminin ortaya çıkan ürün kadar önemli olması durumu. Altman, her akşam bütün ekibe günlük çekimleri gösterirdi, günün hasadı gibi. Anderson seti de benzer bir durumdu.

Wes Anderson senaryo konusunda ne kadar detaycı?
Dafoe: Şöyle söyleyeyim, bana her karakteri kendisinin seslendirdiği ve her sahnenin nasıl çekileceğini de gösteren animasyon türünde bir ‘story board’ izletti. Mükemmel bir şey ve filmin kendisi gibi. İzleyince “Filmi, aktörleri boş ver, bu, bizim yapabileceğimiz her şeyden daha güzel,” dedim ona. Buna ne kadar detaycı dersiniz? Onunla çalışmak çok berrak, bütün sorunlar çözülmüş, her şey planlanmış.

Filmin iki dünya Savaşı arasında geçen faşizmin ayak seslerinin duyulduğu arka planı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Goldblum: Daha önce de bu dönemi ele alan filmler çektik. Ama Wes Anderson’ın farkı, o dönemi de her şey gibi sürreal bir filtreden geçirmesi. Sanki iki savaş arası Avrupa’nın rüya atmosferi ile röntgenini çekmiş gibi.
Dafoe: Filmde ‘Büyük Budapeşte Otel’i üzerinde yaşanan değişimle ilgili ipuçlarını çok belirgin şekilde yerleştirdi, değişen dünyayı göstermek için.

Wes Anderson’ın çok fazla tekrar çekim alması da ünlü. Zorlandınız mı?
Goldblum: Normalde başka birinde organize olamadığı, yeni replikler yazıldığı, doğru bulunamadığı için tekrar çekimler yapılır ve bu sinir bozucudur. Anderson, çok hazırlıklı, çok eğleniyor, odaklanıyor, o yüzden hiç sorun değil, tam tersine eğlenceli. Sürekli yontmayı sürdüren bir heykeltıraş gibi.

Avrupa’da çalışmayı tercih ediyorsunuz. Kariyerlerinizin gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Dafoe: Nerede fırsat varsa orada çalışırım. Film yapma şekli çok değişiyor. Hollywood’da daha az film çekiliyor ve bu filmler büyük bütçeli filmler. Daha da ilginci Hollywood stüdyoları kendileri finanse etmiyorlar. Gerçek para dışarıdan geliyor.
Goldblum: İlkokulda söylendiği gibi “kendi kağıdıma bakıyorum”. İnsanların belki stratejileri vardır ama benim hiç stratejim olmadı.