Gündem BENİ HAPSEDİN AMA SUİKAST ÇÖZÜLSÜN

BENİ HAPSEDİN AMA SUİKAST ÇÖZÜLSÜN

08.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dink cinayeti haberinden beraat eden gazeteci Nedim Şener: ‘Suikastın Ergenekon bağlantısı var’ diyen başka bir Ergenekon sanığı bulamazsınız. Bana ceza verin ama suikast çözülsün...

BENİ HAPSEDİN AMA SUİKAST ÇÖZÜLSÜN

Gazeteci Nedim Şener, “Ergenekon soruşturmasının gizliliğini ihlal ettiği” iddiasıyla yargılandığı davada, suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat etti. Ancak, duruşmaya Nedim Şener’in, “Bu suçtan cezalandırılmam halinde bu şemalar ilk kez hukuki zeminde meşru kılınacak. ‘Dink cinayeti ile Ergenekon arasında bağlantı var’ diyen başka bir Ergenekon sanığı bulamazsınız. Bana ceza verecekseniz hapis cezası verin” sözleri damgasını vurdu.
Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya, “Odatv davası” kapsa mında tutuklu bulunan bu davanın tutuksuz sanığı gazeteci Nedim Şener, Silivri Cezaevi’nden getirildi. Duruşmada son savunması sorulan Nedim Şener, “Ergenekon” soruşturması ile Hrant Dink cinayeti arasında bağlantı olduğunu gözler önüne sermek için dava konusu şemayı yayımladığını ifade etti.
Şener, “Bu şemayı istihbarat teşkilatı hazırlamasına rağmen mahkemeye ‘Hazırlamadık’ diye beyanda bulundular. Ben kitapta yazdıktan bir yıl sonra bu şemalar, taraflarca ‘Ergenekon’ soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz’e sunuldu. Ancak Hrant Dink cinayeti ile ‘Ergenekon’ soruşturması birleştirilmedi” dedi.

‘Ölümden korkmaz’
Hrant Dink cinayeti davasında verdiği mütalaada savcının, cinayet ile “Ergenekon” yapılanması arasında bir ilişki olduğuna inandığını, ancak delillendiremediğini beyan ettiğini söyleyen Şener, şöyle konuştu:
“Bu şemalar belki de davanın en güçlü delilleri ama araştırma yapılmadı. Bu suçtan cezalandırılmam halinde bu şemalar ilk kez hukuki zeminde meşru kılınacak. ‘Dink cinayeti ile Ergenekon arasında bağlantı var’ diyen başka bir Ergenekon sanığı bulamazsınız. Benim bu davada cezalandırılmam ya da beraat etmem önemli değil. Dink cinayetinin aydınlatılması önemlidir.”
Şener, “Bana ceza verecekseniz hapis cezası verin” diyerek şöyle devam etti: “Lütfen para cezasını geri çekin. Türk gazetecisi ölümden ve mahkumiyetten korkmaz. Gazetecilik para meselesi değildir. İnciniyorum.” Hakim Hasan Gülver, suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Nedim Şener’in beraatine karar verdi.

Haberin Devamı

Gizliliği ihlalden ceza istenmişti
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 9 Şubat’da Milliyet gazetesinin 11. sayfasında yayımlanan, “Emniyet’ten 2 ilginç şema” başlıklı haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen “Ergenekon” soruşturmasıyla alakalı suçlu olarak gösterilen kişilere ait fotoğrafları basıp, kişileri suçlu olarak damgalanmalarına neden olunduğu ve gizliliğin şartlarına uyulmadığı belirtiliyordu. İddianamede, haberi hazırlayan Nedim Şener’in “gizliliği ihlal etmek” suçundan 2.5 ile 8 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyordu.

BENİ HAPSEDİN AMA SUİKAST ÇÖZÜLSÜN

İşte dava açılan o haber!
Milliyet gazetesinde 9 Şubat 2009’da yayımlanan “Emniyet’ten 2 ilginç şema” başlıklı haberde, Emniyet İstihbaratı’nın Hrant Dink cinayetinden sonra, gerek Dink cinayeti gerek Ergenekon soruşturması açısından ilginç sonuçlar taşıyan iki şema hazırladığı ve bu şemaların cinayetten tam 10 gün sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne konulduğu ileri sürülmüştü.

Emniyet hazırlamıştı
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi tarafından hazırlandığı öne sürülen bu belgelerden birincisi, bir tarafta Dink cinayetinden yargılanmakta olan Ogün Samast, Yasin Hayal, Mustafa Öztürk ve Ahmet İskender ile diğer tarafta Ergenekon davası sanıkları Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Sedat Peker, Muzaffer Tekin gibi isimler arasındaki dolaylı telefon bağlantılarının bulunduğunu ortaya koyuyordu.
Dolaylı telefon bağlantıları, bu şahıslar arasında mutlak ilişki olduğu anlamına gelmiyor, ancak, üçüncü kişiler üzerinden dolaylı irtibatlar olabileceğine işaret ediyordu.
İkinci şema ise Ergenekon soruşturmasında Emniyet İstihbaratı’nın oynadığı rol hakkındaki tartışmalara yeni bir boyut katacak nitelikteydi. Şema, Silivri’de yargılanan birçok kişi ve kuruluşun, Ümraniye’deki el bombaları bulunmadan beş ay, soruşturmaya “Ergenekon” adının verilmesinden de yaklaşık bir yıl önce, Emniyet İstihbarat’ı tarafından “hükümet karşıtı çalışmalar”, “etnik ayrımcılık”, “motorize istihbarat timleri kurmak”, “Kuvvacı milis oluşturma gayretleri”, “laiklik-antilaiklik tartışmaları” gibi gerekçelerle izleme altında olduğunu gösteriyordu.