‘Bir sanat konseyine ihtiyaç vardı’

Uzun süredir doğum ve ölüm temalarıyla ilgilenen, tuval üzerine kullandığı farklı tekniklerle sanat yolculuğunda 30 yılı geride bırakan ressam Serkan Bayer, toplumun sanatla gelişeceğine, iyileşeceğine inanan isimlerden. Sanatçının Uluslararası Diplomatlar Birliği (DMW) bünyesinde kurulan Yüksek Sanat Konseyi Başkanlığ’ına seçilmesi de tesadüfi değil. Yüksek Sanat Konseyi, Türkiye’deki çağdaş sanat sahnesinin küresel ölçekte tanıtımı, Türkiye’den sanatçılara destek verilmesi ve Türkiye ile dünyanın dört bir köşesindeki sanat kurumları arasında bir köprü kurulması gibi görevleri üstlenecek. Sanat Konseyi’nin önümüzdeki sezon yürürlüğe koyacağı projeleri Bayer’den dinledik.

- DMW’yle iletişiminiz ve başkanlık görevine seçilme süreciniz nasıl ilerledi?

Öncelikle kısaca DMW’yi tanımlarsak DMW Avrupalı bir Sivil Toplum Kuruluşu’dur. DMW, küresel barışın korunması ve ekonominin gelişmesi için diplomatik çalışmalar yapar. DMW Yönetim Kurulu Başkanı Ferhat Bozçelik ve Başkan Yardımcısı Musa Karademir ile zaten iyi dostlardık. AB uzmanı olan Musa Karademir, uluslararası bir Sanat Konseyi’ne ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Kendisi Türk sanatının Avrupa’da ve başka kıtalarda dolaşımının artık kaçınılmaz olduğunu sürekli savunan bir isim. Yüksek Sanat Konseyi böyle bir arayıştan doğdu.

- Sizi sivil toplum için çalışmaya ve üretmeye iten motivasyondan da bahsedebilir misiniz?

Burada aslında motivasyondan çok daha fazlası var. Yıllardır ürettiğim sanatsal düşüncenin ve eserlerin yanı sıra, arkamdaki büyük desteğin bu motivasyona katkısı tartışılamaz. Bu durumu duyan dostlarımdan, kardeşlerimden ve düşüncesine değer verdiğim her insandan çok ciddi bir destek aldım. Bu işi özellikle DMW’nin sadece benim yapabileceğime getirdiği kanaat ise en büyük yoldaşım olduğu. Bugün biz Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde istediğimiz kapıyı rahatlıkla açabilecek bir pozisyon elde ettik. Konu artık sivil toplum anlayışının çok ötesine taşınmıştır.    

- Yüksek Sanat Konseyi’nin başkanı olarak toplumsal gelişme adına sanat nasıl araçsallaştırılabilir? Buna ilişkin yürürlüğe koymayı düşündüğünüz proje ve planlar neler?

Yüksek Sanat Enstitüsü’nü kurmak; bilim, sanat, kültür, felsefe, diplomasi çalışmalarının yapılabileceği, her sanatçının ve düşünürün kendini özel ve özgür hissettiği bir Yüksek Sanat Konseyi Köyü inşa etmek aslında. Bu köyde hobi bahçeleri, çalışma atölyeleri, çok amaçlı gösteri sanatları salonları, galeriler, kütüphaneler, dinlenme odaları bulunacak. Profesyonel sanatçılarla amatör isimleri bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Sanat eğitimleri, süreli sanat programları, akademik çalışmalar, etkinlikler yapmak istiyoruz. Dünyanın sanat merkezleriyle, iş birliği ve ortak projeler üretmek de fikirlerimiz arasında. Konsey olarak öncelikle sanat ve toplum ilişkisi üzerine uzunca bir mesai harcayacağız. Sanatı ve sanatçıyı anlamaya çalışan bir toplumun algı düzeyi de oldukça gelişir diye düşünüyorum. Daha yaşanılır bir dünya yaratma çabasında biz de üstümüze düşeni fazlasıyla yapacağız. Bunun için de tüm kurumlardan kendi koşulları çerçevesinde desteklerini isteyeceğiz.

Arkadaşlarla yola çıkma heyecanı

- Bu görevle ilgili bir sanatçı olarak sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?

Bir sanatçı olarak zaten heyecanım hiç bitmiyor. Bu bazen dezavantaj olsa da bence güzel bir şey. Yaşamın verdiği heyecanı, sanatın verdiği üretim heyecanını hiç bozmadan, konseye yansıtmaya çalışıyorum. Fakat çok güçlü bir heyecan daha eklendi: Konsey yönetiminde bu kadar değerli arkadaşlarımla yola çıkmak! Bunun heyecanını kelimelerle anlatamam.