‘Dark’ dönüyor

İç karartıcı bir Alman kasabası sakinleri arasındaki çetrefilli bağlar, hayattan usanmış ebeveynler, kaybolan çocuklar, gökyüzünden düşen ölü kuşlar, karanlık aile sırları, gizemli bir mağara ve zamanın içinde bir gedik… Okurken bile insanın içini karartıyor. Netflix’in ilk Alman yapımı “Dark”ın hikâyesi bu kasvetli ortamda geçiyor. Buna rağmen senarist Jantje Friese ve yönetmen Baran bo Odar’ın yarattığı dizi dünya çapında başarı yakaladı. Belki tek bir ülkede yayınlansa, böyle tuhaf ve çok katmanlı bir hikâyenin çok niş bir seyirci kitlesi olurdu. Ancak Netflix sayesinde global bir seyirciye ulaşınca, bu nişler toplana toplana bir pazar oluşturdu. Müdavimleri tarafından büyük heyecanla beklenen yeni sezon 21 Haziran’da yayına girecek. Dizinin genç kadrosunun başrolleri olan Moritz Jahn, Lea van Acken, Paul Lux, Lisa Vicari, Gina Alice Stiebitz, Louis Hofmann Milliyet Sanat dergisine bir röportaj verdi.

- 21 Haziran’da Dark’ın ikinci sezonu yayına giriyor. Heyecanlı mısınız?

Tüm ekip: Evet! Hem de nasıl! Zor bekliyoruz başlamasını.

Louis Hofmann: Bize şimdiye kadar izlettikleri minik minik bölümler olağanüstüydü. Onun için mutlu bir heyecan içindeyiz.

Gina Alice Stiebitz: Tabii seyircinin tepkisini de merak ediyoruz, çünkü ilk sezon bu kadar başarılıyken, bunun üstüne bir şeyler koymak istiyoruz hepimiz.

- Sizce neden bu kadar tuttu bu dizi?

Moritz Jahn: Bunun altında yatan birçok faktör var. Konunun geniş kapsamlı olması, farklı yaş gruplarından karakterlerin bulunması… Fakat aynı zamanda konusu ve kurgusu itibarıyla zor da bir dizi. Ben bu yüzden seyircimize büyük saygı ve minnet duyuyorum.

Lea van Acken: “Dark” görüntüsüyle, ışığıyla çok farklı bir konsept yaratıyor. İnsanı ister istemez içine çekiyor.

Paul Lux: Arkadaşlarıma katılıyorum ama benim için “Dark”ın başarısındaki ana sebep, hikâyede ‘iyi’ veya ‘kötü’nün olmaması. Biz insanlar, hem dizideki karakterler hem gerçek hayattakiler, daima iki kutup arasında bir arayıştayız bence: Aydınlık ve karanlık, dişilik ve erillik… Ki burada kadın veya erkek olmayı kastetmiyorum, her cinsiyet, içinde diğer cinsiyetten bir parça taşıyor.

Lisa Vicari: Hepsinden biraz var içinde. Sanırım dizinin gücü de buradan geliyor, janrı hemen tanımlayamıyorsunuz. Böylece herkes içinden kendisine hitap eden bir şeyler alabiliyor.

Louis H.: Tüm aile için bir şeyler var bizde!

Tüm ekip: (Gülerek) Aynen!

- Fizik, paralel dünyalar, doğaüstü fenomenler, zamanda yolculuk izleyicinin günümüzde bu gibi konulara olan merakı nereden kaynaklanıyor sizce?

Lea van A.: Aslında hepimiz günümüz hayatına cevaplar arıyoruz. Yaşamlarımız üzerinde ne kadar etkimizin olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Mistik hikâyeler izlerken onları anlamaya çalışmamız, tam da bu arayışımıza karşılık geliyor sanırım.

Lisa V.: “Dark” gibi diziler, aslında karşı karşıya kaldığımız fakat üzerine fazla düşünmediğimiz sorularla yüzleştiriyor bizi. Mesela ben “Dark”tan önce hiç zaman kavramı üzerinde düşünmemiştim. Fakat tek bir fikir bile motoru çalıştırmaya yetebiliyor, beyin bunları bir kere düşünmeye başladıktan sonra da durmak istemiyor.

Louis H.: Dizide zamanda yolculuk gibi doğa üstü görünen olgular bilimsel teorilere dayandırılıyor; elle tutulur, somut bir şeye dönüşüyor. Bu da izleyiciyi heyecanlandırıyor sanırım.