Gündem ‘Dijital yerli’ misiniz ‘dijital göçmen’ mi?

‘Dijital yerli’ misiniz ‘dijital göçmen’ mi?

26.11.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

‘Eskiden internet mi vardı!’ diyorsanız dünyaya alışmaya çalışan ‘dijital göçmenler’densiniz. Sabah ilk iş e-postanıza göz atıyorsanız yeni dünyanın yerlisisiniz! Yazar Prensky çağın kuşak farklılıklarını anlattı...

‘Dijital yerli’ misiniz ‘dijital göçmen’ mi

Yazar, fütürist Marc Prensky, bundan 10 yıl önce bir makalesinde “dijital yerli” ve “dijital göçmen” kavramlarını ilk kez kullanarak literatüre geçmiş bir eğitimci. Fevziye Mektepleri Vakfı’nın davetlisi olarak “Dijital Yerlileri Eğitmek” başlıklı bir konuşma yapmak üzere Türkiye’ye gelen Prensky ile yeni dünyanın yerlilerini ve teknoloji sayesinde her geçen gün biraz daha değişen hayatlarımızı konuştuk:
“Dijital yerli” kime denir?
Dijital çağda doğup büyüyen genç nesil bireylere. Yani dijital çağın “içine” doğan bireyler. “Bizim zamanımızda bilgisayarlar, cep telefonları yoktu” diyen dedesine, “Peki nasıl internete bağlanıyordunuz?” diye soran torunların çağı artık. 10 yaşında bir kız gözlerini açarak, “Eskiden telefon numaralarını gerçekten ezberliyor muydunuz?” diye soran çocukların çağı. Fark bu işte. Teknolojiyle büyüyenlerin hayata karşı farklı bir yaklaşımı var. Bu çocuklara “yarı makine-yarı insan” da diyebiliriz. O derece teknolojiyle iç içeler. Yeni nesil cep telefonu olmayınca vücudundan bir parça kopmuş gibi hissediyor. Bazı yetişkinlerse hala teknolojiden kurtulursak ne iyi olacağından bahsediyor.
Bu kişilerin argümanları genelde insan ilişkilerinin teknoloji ile kötüye gittiği yönünde oluyor.
Evet, birçok yetişkin bu argümanı romantize etmeye bayılıyor! “Teknolojik aletler bu kadar işin içinde olmasaydı ne güzel birbirimizle konuşacaktık” diyenler var. Hayır, teknoloji olmasaydı babanla başka bir sebepten gene kavga edecektin! Eskiden daha iyiydi diye bir şey yok, sadece şimdiki zaman daha farklı. Hepsi bu. Gençlerin artık “online” ve “offline” iki hayatı var. Biri diğerinden daha iyi ya da daha kötü diye bir şey yok. İkisi de gerçek. Bizim zamanımızda böyle değildi. Bazı durumların kişiye özel olması daha iyi, duş almak gibi! Ama araştırma yaparken ya da arkadaşlarınla konuşurken teknolojinin buna müdahil olmasında kötü bir şey yok.
Kuşak çatışması yaşayanlara tavsiyeniz ne olur?
Birbirlerine saygı duymayı öğrensinler! Gençler, büyüklerin neden kendileri gibi düşünemediğini anlamaya çalışsın. Büyüklerse gün boyunca yüz yüze oturmanın her zaman iletişim kurmak demek olmadığını kavrasın. Hepimiz dijital çağa ayak uydurmak zorundayız.

Adaptasyon şart!
Devletin internet ayarlarına müdahale etmesi doğru mu?
Bence korkunç. Ama bu “filtreleme kötü” anlamına geliyor. İnternet uçsuz bucaksız bir derya, filtreler olmalı. Ancak devletin bunu kontrol ederek, “Şuraya giriş iznin var, buraya yok” demesi korkunç.

Haberin Devamı


ESKİLER TEKNOLOJİYİ ‘AKSANLI’ KONUŞUYOR
Prensky kuşaklar arasındaki farkı şöyle anlatıyor: 20. yüzyıl sonlarından itibaren yeni bir nesil yetişmeye başladı. Özellikle 2000’den sonra doğan çocukların farklı bir dünyaya doğduğu ise su götürmez bir gerçek. Bununla beraber yeni beklentiler oluşmaya başladı. Bu nesil, arkadaşlarına kısa mesaj çekebiliyor ya da facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerine üye olması beklentisi içinde. Bir öğrenci ‘Benim için cep telefonu senin numaralı gözlüğün gibi’ demişti. Ben nasıl gece uyumadan gözlüğü yanı başıma koyup sabah ilk işim onu takmak oluyorsa, bu çocuğun da sabah ilk işi telefonuna bakmak artık. Eski insanların, ben onlara ‘dijital göçmen’ diyorum, bu tarz alışkanlıkları yok. Onlar teknolojiyi ‘aksanlı’ konuşuyor.”