Gündem Evini arayan bir adamın hikâyesi

Evini arayan bir adamın hikâyesi

02.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Sevan Nişanyan, ‘Aslanlı Yol’ adını verdiği otobiyografisinde ABD’den Latin Amerika’ya, Paris’ten Türkiye’ye değen anılarını kısa hikâyeler halinde anlattı

Evini arayan bir adamın hikâyesi

Sevan Nişanyan, dünyanın dört bir yanında ‘evini arayan’ fakat bu arayışları sırasında bir ayağı hep dışarı çeken kendi deyimiyle ‘terk edip gitmenin özgürlüğüyle sarhoş’ bir adamın cebinde biriktirdiği hikayeleri yazdı. 17 yaşında liseyi bitirip ABD’ye ayak basana kadar evi olan Ada’da her akşam eve dönüşte yürüdüğü yola taktığı “Aslanlı Yol” ismini kitabına da ad olarak seçen Nişanyan, daha sonra hayatı boyunca yaptığı gezilerde biriktirdiği hayatları ‘bin çeşit varoluş ihtimali’ olduğunu kanıtlamak istercesine kaleme almış.
Ortaokulda hep okul birincisi olan Nişanyan, liseye gelince işin rengi değişiyor. Robert Koleji’ndeki yakın arkadaşı Osman Kavala ile sık sık ‘haytalık’ yapmaya başlıyor. Bu yüzden diplamasını bile yıllar sonra alabiliyor. Üniversite için ABD’ye giden Nişanyan, orada ilk eşi Corinna-Barbara ile tanışıyor. Nişanyan’ın bu evliliği bir sınava kurban gidiyor.
Columbia Üniversitesi’nde siyaset bilimi doktorası yaparken Nişanyan’ın herkesin en ciddiye aldığı sınavdan A alan tek öğrenci olması sonrasında Corinna-Barbara, onu sınıfın diğer ‘en parlak çocuğu’ ile aldatıyor. ‘Bir daha hiçbir kadına bu kadar uzun süre sadık kalmadım’ diyen Nişanyan, Türkiye’ye kesin dönüş yapıyor. Nişanyan, ‘memleketin ilk popüler bilgisayar firması’nı Commodore 64’ü Türkiye’ye getiriyor. Isparta’da yaptığı askerlik yıllarında Ali Nesin ile soyadlarının alfabetik sırada peşpeşe gelmesi ile ‘memleketin müesses nizamı otuz yıl boyunca tehlikeye atılıyor’ ve askerlikleri üç ayı hapiste olmak üzere hep yanyana geçiyor.
Askerden sonra kendini yine yollara vuran Nişanyan bu defa pasaport alamadığı için belki de bir referans haline gelen “Küçük Oteller Kitabı”nın da esin kaynağı olan Türkiye gezilerine başlıyor. Gezileri sırasında o dönemki Alman kız arkadaşı ile Erzurum’da aynı oda istemeleri ile başlayıp, ‘bekaret kontrolü’ ile biten maceranın ardından Turizm Bakanlığı belgeli otellerde evlilik cüzdanı uygulamasına son verilmesini sağlıyor. Berlin Duvarı yıkılırken Almanya’da, Sovyetler Birliği’nin son döneminde de burada bulunan Nişanyan, 1992’de ikinci eşi Müjde ile tanışıyor. Bu defa eşiyle Gürcistan yollarına düşüyor.
‘Benimle kavga etme’ anlaşması ile evlendiği Müjde ile olaylı ayrılığının ardından ‘kendinden yorulduğu için’ bu defa kendisinden 27 yaş küçük Aynur ile birlikte oluyor.

Hrant Dink’e eleştiri
Yale Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda New York’ta tanıştığı ‘devrimci gençler’ ile yolu Birikim dergisi ile kesişen Nişanyan bu tarihlerde sık sık Türkiye’ye ve Paris’e gidip gelmeye başlıyor. 1980 darbesi öncesinde sosyalist devrimin yaklaştığını hissedip heyecanlanan Nişanyan, daha sonraları sosyalizmi “özünde bir saygısızlık sorunu” olarak tanımlıyor.
Hatta 1990’larda Atatürk üzerine yazdığı kitabı ile sol görüşlü yayınevlerinden ‘emperyalizme taviz verdiği’ gerekçesiyle ret alıyor. “Ermeni” sıfatı ile çağrılmayı sevmediğinden de dem vuran Nişanyan, Hrant Dink’i ‘duygusallığı’ için eleştirirken ona her defasında “Korkma, o zaman köpekler daha fena üzerine gelir, geri havla kaçarlar” dediğini anlatıyor.