Gündem ‘Geleceği düşleyenler’

‘Geleceği düşleyenler’

12.11.2018 - 08:30 | Son Güncellenme:

Sakıp Sabancı Müzesi’nde devam eden ‘Rus Avangardı: Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek’ başlıklı sergiyi küratör Maria Tsantsanoglou ile konuştuk. Röportajın tamamını Milliyet Sanat’ın Kasım sayısında okuyabilirsiniz.

‘Geleceği düşleyenler’

Tiyatro, tasarım, şiir ve resmin birbirine karıştığı, Devrim ideolojilerinin estetik dil ile yan yana yer aldığı devasa bir sanat akımı Rus avangardı. Sakıp Sabancı Müzesi, bu döneme ait koskoca bir sanatsal üretimi 1 Nisan 2019 tarihine kadar izleyici ile buluşturuyor. Bu akımın önemli parçalarının, günümüze ulaşmasını sağlayan isim ise 1920’lerde Rusya Yunanistan konsolosluğunda şoförlük yapmakta olan Yunanistan göçmeni George Kostakis. ‘Rus Avangardı: Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek’in eş küratörü, Selanik Devlet Çağdaş Sanat Müzesi direktörü Maria Tsantsanoglou da Kostakis’in arşivi ve akım hakkında bilgi sahibi en yetkin isimlerden. Tsantsanoglou ile Rus avangartlarını konuşmak için bir araya geldik.

Haberin Devamı

- Sakıp Sabancı Müzesi ile Rus avangart akımını ele alan bir sergi hazırlama süreci nasıl gelişti?

Sakıp Sabancı Müzesi Direktörü Nazan Ölçer ile Türkiye’de Rus avangartları sergisi düzenlemeyi konuşuyorduk. Çünkü burada daha önce bu dönemi ele alan hiçbir sergi açılmamış. Müze Direktörü olarak görev aldığım Selanik Devlet Çağdaş Sanatlar Müzesi, 20’inci yüzyılın başlangıcından 1930’lara uzanan dönemde Rusya’da ortaya çıkan Rus avangart akımını büyük ölçüde temsil ediyor olması ile bilinen ‘Costakis Koleksiyonu’na ev sahipliği yapıyor. Dolayısıyla bu koleksiyonun Sabancı Müzesi’ni ziyaret etmesi ve Rus avangartlarını anlatan bir sergi yapılması fikri üzerine karşılıklı iki kurum yoğunlaşmaya başladık.

Haberin Devamı

- 1900’den 1930’ların ortasına uzanan ve bünyesinde kimi zaman birbiri ile çelişen kimi zamansa birbirini tamamlayan çeşitli sanat hareketlerinin yer aldığı Rus avangart akımı, sergide nasıl temsil edildi?

Türkiye’deki ilk Rus avangart akımı sergisi olacağı için, serginin bir ansiklopedi görevi üstlenmesi gerektiğini düşündük. Bu yüzden sergi eğitsel ve didaktik bir dil kullanılarak yapılandırıldı. İzleyici ile buluşacak olan eserler, Rus avangardı içerisinde yer aldığı akıma göre kronolojik bir biçimde sergileniyor. Dönemdeki her akım sergide ayrı ayrı temsil ediliyor.

- 1917 Devrimi’ni takip eden yıllarda, gündelik yaşamda kullanılabilecek bu objeleri üreten sanatçılar kendilerine nasıl bir toplumsal rol ve görev yüklemişti?

1920’ler Rusya’sında sanatçılar, toplumun gelişimine ve kalkınmasına katkıda bulunmayan herhangi bir sanat eserinin tamamen gereksiz olduğu kanısına varmıştı. Örneğin, dönemin önemli isimlerinden Alexander Rodchenko ve Gustav Klutsis kendilerini bir ‘sanatçı’ olarak görmüyorlardı. Rodchenko; “Ben bir sanatçı değil, inşaatçıyım.” ifadesini kullanmıştı bile. Bunun üzerine de Rus avangardının en büyük akımlarından biri olan Konstrüktivizm ortaya çıktı. Sanatçılar; mimar, tasarımcı ve mühendislerle yeni kıyafet, mobilya ve seramik üretimleri için tasarım fikirlerini paylaşıyorlardı. Sanatçıların, mimar ve mühendisler ile birlikte tasarım nesnelerinin üretimine dahil olmaları da gündelik yaşam estetiğini yeniden yaratma arzularına dayanıyordu.

Haberin Devamı

‘Geleceği düşleyenler’