16.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan-İstanbul
11 ayın sultanı ramazana sayılı saatler kaldı. Kutsal ramazan ayında Milliyet okuyucularıyla buluşacak olan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kamil Yaşaroğlu, merak edilen dini konular hakkında sorularımızı yanıtladı. “Ramazan bereket, merhamet, sabır ayıdır. Hem açlığa, hem susuzluğa, hem de strese karşı sabırlı olmaktır. Oruç tutanlar, kötü söz ve davranışlardan uzak durmalıdır” diyen Yaşaroğlu, ramazanda neler yapılması ve nelerden uzak durulması konusunda konuştu. Yaşaroğlu şunları söyledi:
“Sahur ve iftar saatlerinin hesaplanması teknik bir konudur. Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı ince hesaplamalarla imsak vaktini belirlemiştir. Vatandaşlarımızın Diyanet’in belirlediği takvim ve saatleri dikkate alması en isabetli yoldur. Oruç tutacakların imsak vaktinden sonra yeme-içmeyi kesmeleri gerekir. İmsak vakti orucun başlama saatidir. Ancak gece uyanamayan ve imsak vaktini kaçıranlar, herhangi bir şey yemeyip, içmeden oruca niyetlenebilirler. Sahur, Peygamberimiz tarafından tavsiye edilmiştir.
Hem vaktin bereketinden yararlanmak, hem de ertesi gün dinç kalabilmek için sahur yemeği gereklidir. Peygamberimiz ‘Sahurda bereket vardır’ diye buyuruyor. İsteyenler, sahura kalkmadan da oruca niyetlenebilirler. Sahura kalkmak aynı zamanda oruca niyet etmektir. Sahura kalkmayan veya gece uyanıp niyetlenmeyenler, sabah uyandıklarında kalben niyet edebilirler. Söz ile olmasa da kalben niyetlenmek gereklidir.
Oruç tutmak isteyen ancak sahura kalkamayanlar, öğle namazına bir saat kalıncaya kadar niyetlenebilir. Söz veya kalpten geçirerek niyet edilir. Ancak niyetsiz oruç olmaz.”
‘Küfredilmemeli’
“Oruç vakti, yeme, içme ve cinsel yakınlıktan uzak durmadır. Oruçlu kişiler, aynı zamanda kötü söz ve davranışlardan da uzak kalmalıdır. Oruçluyken kötü söz söyleyen, küfür eden kişinin orucu bozulmasa da faziletinden mahrum kalır. Peygamberimiz ‘Gıybeti ve yalanı bırakmayan kişinin orucuna Allah’ın ihtiyacı yoktur’ buyurur. Oruç sadace, yeme, içme ve cinsellikten uzak kalma değil, aynı zamanda kötü söz söylememe, başkalarını incitmemedir. Küfür, hakaret, dedikodu orucun manevi değerini azaltır.”
‘Su yutmazsan oruç bozulmaz’
“Oruçlu kişiler ihtiyaç halinde su yutmamak kaydıyla duş alabilirler. Deniz veya havuza girmek su yutulmadığı sürece orucu bozmaz. Ancak keyfiyetten deniz veya havuza girmemek orucun adabına daha uygun düşer. Oruçlular, diş macunu ve su yutmadıkları sürece dişlerini fırçalayabilirler. Kasıtlı olmaksızın su yutulması durumunda Ramazan bitiminde bir günlük oruç tutulur. Orucunu kasıtlı olarak bozanlar ise ramazan sonrasında 60 gün kefaret, 1 gün de kaza olmak üzere toplam 61 gün oruç tutmak zorundadır.”
‘Seferilik 15 gün’
“Kronik hasta ve çok yaşlılar oruç tutamazlar. Herhangi bir hastalığı olup iyileşme ümidi olanlar ise iyileştiklerinde tutamadıkları gün kadar oruç tutarlar. Kronik hastalığı olan, oruç tutamayacak durumdaki yaşlılar ise oruç tutmadıkları gün sayısı kadar bir fakiri doyururlar. Ergen ve akıllı olan her Müslüman oruç tutmakla mükelleftir. Seferiliğin kriteri mesafedir. Dinimizce 90 kilometreden uzun yola gidenler seferi sayılır. Bu kişiler 15 gün süreye kadar seferi olurlar. Gittikleri yerde 15 gün ve daha fazla kalacaklarsa seferilik durumu ortadan kalkar. Seferi olmak için süre ve hangi araçla gittiğinizin önemi yoktur. Kişi kendini iyi hissediyor ve orucunu tutmak istiyorsa seferi de olsa tutabilir.”
‘Ayrı yükümlülükler’
“Oruç ve namaz ayrı yükümlülüklerdir. 5 vakit namaz kılmayan biri oruç tutabilir. Namaz kılmayanlar için oruç yükümlülüğü ortadan kalkmaz. Kadınlar için de bu durum geçerlidir. Ayrıca tesettür ile oruç tutmak farklı yükümlülüklerdir. Başlarını örtmeyen kadınlar da oruç tutabilirler.” “Ramazan ayının ruhuna uygun olanı, iftar sofralarının gayet sade ve mütevazı olmasıdır. Ramazan yeme, içme ayı değildir. İftarda tıka-basa yeme, içme orucun manevi değerine uygun düşmez. Oruçlu kişilerin sade bir sofra kurması mümkünse sofralarını fakir ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşması doğru olandır.”
‘Zekât ve fitre’
“Zekât malın 40’ta biri üzerinde verilir. Zekât hesaplamasında ramazan ayının dikkate alınması pratik bir yoldur. Zekât yükümlülüğü, sahip olunan malın üzerinden bir yıl geçmesiyle hicri takvime göre hesaplanır. Zekâtın ramazan ayında verilmesi ibadetten alınacak sevabın değerini artırır. Fıtır sadakası (fitre) ise ramazan ayının sonlarında bayramdan birkaç gün önce fakirlere verilen bir sadakadır. Zengin sayılan kişiler, hem kendi adlarına, hem de bakmakla yükümlü oldukları kişilerin adlarına fıtır sadakası verir. Buradaki ölçü bir kişinin bir günlük yiyeceğini karşılamaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından asgari rakam ilan edilmiştir. Ancak fıtır sadakasının her kişinin kendi konumuna göre vermesi uygun düşer. Oruçlulara, kendi hayat stadartına göre fitre vermelerini öneriyoruz.”
‘Adet ve ibadet’
“Kadınların adet dönemlerinde oruç tutma ve namaz kılmaları caiz değildir. Adet döneminde olan kadınlar tutmadıkları oruçlarını, Ramazan sonrasında kaza edip tutarlar. Adet gören kadınların Kuran okuması da dinen caiz değildir. İftar vaktinden sonra evli çiftler için yasak olan hususlar serbest hale gelir. Evliler iftardan sonra İmsak vaktine kadar eşleriyle cinsel yakınlık kurabilir.”