Gündem Hayır ve şer yapan karşılığını bulacak

Hayır ve şer yapan karşılığını bulacak

18.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

“İnsan için ancak çalışmalarının karşılığı vardır” diye buyuran Kuran’ın bir başka suresinde de “Kim zerre miktarı bir hayır yapmışsa onu görecek. Kim zerre miktarı bir şer üretmişse onu da görecektir” denilmektedir

Hayır ve şer yapan karşılığını bulacak

Yüce Rabbimiz, Kuran-ı Kerîm’in Necm Suresi’nin 39-41. âyetlerinde şöyle buyurmaktadır; “İnsan için ancak çalışmalarının karşılığı vardır. Ona çabalarının karşılığı gösterilecek. Tam tamına karşılığı da verilecektir.”
Bu âyetlerden açıkça anlaşılacağı üzere insan için yaptığı çalışmaların karşılığı vardır. Ancak bu ilâhî yasa dünya hayatı ile ilgili olmaktan çok âhiret hayatı ile alâkalıdır. Zira insan, dünya hayatında yaptığı bütün çalışmaların karşılığını bulamayabilir.
Ani ölümler, borçluların iflası, genel veya bölgesel krizler, hatalı adli kararlar, siyasi baskılar, yıkıcı rekabetler, cana ve mala yönelik zulümler, sömürüler, kader programından kaynaklanan engeller ve daha birçok sebepler, insanların yaptıkları çalışmaların karşılığını almalarına mani olabilir. Ne var ki âhiret hayatı böyle değildir.

Adalet teraziler
Ahiret hayatında ilâhi adalet terazileri kurulacak, hiçbir insan zulme uğratılmayacak, herkes yaptıklarının karşılığını bulacaktır. En küçücük hayırların armağanları alınacak, zerre miktarı da olsa şerlerin cezası çekilecektir. Geliniz bu gerçekleri Kuran’ımızın âyetlerinden öğrenelim;
“Kıyâmet günü için pek hassas adalet terazilerini kuracağız. Hiç kimse en küçücük bir haksızlığa dahi uğratılmayacak. Hardal tanesi; zerre miktarı kadar da olsa iyi/kötü her ameli tartıya sokacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.”(Enbiya 47)
“(Herkes yaptığı çalışmanın karşılığını bulacak) Kim zerre miktarı bir hayır yapmışsa onu görecek. Kim zerre miktarı bir şer üretmişse onu da görecektir.”(Zilzal 7-8)

Akıbetler farklı olacak
Herkesin yaptıklarının karşılığını bulacağı gerçeğinden hareketle ve de kesin bir dille ifade edebiliriz ki âkıbetlerimiz/sonlarımız aynı olmayacaktır. Allah’a iman edenlerle etmeyenlerin, helâl ve haram çerçevesi içinde yaşayanlarla yaşamayanların, ibâdet edenlerle etmeyenlerin, adâletlilerle zalimlerin, insanlığa hizmet verenlerle çıkarcı sömürücülerin âkıbetleri bir olmayacaktır. Nefislerini ilahlaştıranlarla ahlâksızlıklarını putlaştıran ve de İslâmî değerleri çiğneyen îman özürlülerin âkıbetleri pek korkunç olacaktır. Bu hakikati kavrayamayanlar yüce kitabımız Kuran’da şöyle uyarılmaktadır: “(Yasakladığımız) kötülüklere atılanlar, kendilerini iman edip (emirlerimize uygun) doğru ve hayırlı işler yapanlarla aynı tutacağımızı mı sanıyorlar. Hayatları ve ölümleri onlarla eşit mi olacak. Ne kötü yargıda bulunuyorlar.”
Yaptıklarının karşılığını görmeyeceklerini sanarak pek kötü hüküm verenler Sâd sûresinde ise şöyle uyarılmaktadırlar:
“...Vay hallerine cehennem ateşindeki inkârcıların... Yoksa iman edip iyi işler yapanlarla yeryüzünde inkâr edip kötü işler yapan bozguncuları bir tutacağımızı mı sandılar? Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olanları yoldan sapmışlarla eşit kılacağımızı mı zannettiler?”(Sâd 27-28)

Cennete girecekler
Kulluk çizgisi üzerinde yaşayanlarla, başlarına buyruk olanların, ilâhi hükümlere tabi olanlarla batılperest egemen kâfirleri ve zalimleri izleyenlerin âkıbetleri bir olmayacak da ne olacak? Ne olacağını Kuran’ımızdan dinleyelim.
“Hiçbir müminle Hak yoldan çıkmış fasık kişi bir olur mu? Elbette bir olmazlar. İman edip de (emir olundukları) güzel amelleri yapanlara, yaptıkları çalışmaların karşılığı olarak barınacakları cennetler vardır. (Kuran rehberliğinden ve Muhammed önderliğinden) sapmışların varacakları yer ise ateştir. Onlar kurtulmak için her çırpınışlarında yeniden ateşe atılırlar ve onlara şöyle denir: Yalanlamış olduğunuz ateş azabını tadın bakalım.”(Secde 18-19)
Ömür takviminin son yaprağı her an düşebilir. İlâhi muhakeme her dem başlayabilir. Çarptırılacağımız cezalar, uğrayacağımız azaplar yaptıklarımızın karşılığı olacaktır. Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kalbin tasavvur edemeyeceği, sınırsız nimetler, tükenmez güzellikle ve sonsuz mutlulukla dolu Cennet hayatı da îlahi rahmeti çeken amellerimizin sonucu olacaktır.
Yazımızı bir hadisle bitirelim:
“Akıllı kişi îlahi ölçülere göre hayatını düzenleyen ve ölüm ötesi hayatı için çalışandır.(Zira insan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.)”

Haberin Devamı

Kuran’dan mesajlar

“Dünya hayatı, gerçekte ancak bir oyun ve eğlencedir. Rabbinin emirleri ve yasaklarına bağlanan kullar için âhiret hayatı şüphesiz daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”(Enam 32)

Bu ay içinde tefekkür çok daha önemlidir

SORU CEVAP

Ramazan ayında Allah’ı bol bol zikretmemiz ve tefekkür etmemiz önerilir. Bunu en iyi nasıl yapmalıyız?

Allah lafznı veya Kelime-i Tevhid olan “Lâilâhe illellah” cümlesini veya benzerlerini otururken, yürürken, iş yaparken ve araba kullanırken yani her zaman ve her yerde anlamlarını da düşünerek tekrarlamalıyız. Göğe, güneşe, aya, dağlara, denizlere, yediğimiz yemeklere, insanlara vs. bakarken de Allah’ın yaratıcılığı, yaşatıcılığı, engin kudreti ve rahmetini düşünmeliyiz. Zira her bir varlık bizi Allah’a götürücek ve Onu hatırlatacak bir âyet yani işarettir... Özellikle tefekkür çok önemli bir görevimizdir. Çünkü Kuran-ı Kerîm’de tefekküre çağıran pek çok emir bulunmaktadır.

Haberin Devamı

Dünyamızı sevmek İslam’la çelişir mi?

Dünyamızı sevebilir, önemseyebiliriz; sevmeli ve önemsemeliyiz de... Çünkü biz, dünya hayatında kulluk denemesine uğratılıyoruz. İnsanlar için yaratılmış tüm nimetler ve güzelliklerden faydalanabiliriz; faydalanmalıyız da... Çünkü yararlanıp şükretmek, bizim kulluk vazifemizdir. Yaşadığımız toplumda kültürel, ekonomik ve siyasî her türlü mücadeleyi verebiliriz; vermeliyiz de... Ülkemizin yönetimine talip olabiliriz, olmalıyız da... Çünkü bu tür hakka dayalı mücadeleler ve talepler bizi, cennete götürecek cihâddır. Ancak, dünya hayatına ölüm döşeğinden veya kabir kapısından bakmayı öğrenmeliyiz. Hakikat penceresinden bakıldığında, bir akşam veya kuşluk vakti gibi görülecek bu dünya hayatında bizi, sonu gelmez ve fayda vermez pişmanlıklara ve hasretlere düşürecek işlerin faili olmaktan kaçınmalıyız.

Değerli Hocam, bu soruyu bütün hoşgörünüze sığınarak soruyorum: Mastürbasyon haram mıdır?

Erkek veya kadın için mastürbasyonu yasaklayan doğrudan bir âyet ve sahih bir hadis yoktur. Eşlerden birinin mastürbasyon yapması -cinsel görevini aksatması durumunda- eşe zulüm olacağı için haramdır. İhtiyaç yokken mastürbasyon yapılması ise hayat maddesinin israfıdır. İsraf olduğu için de haramdır. Ancak arzular şiddetlenir de zinaya düşme tehlikesi belirirse mastürbasyon caiz olduğu gibi vacib/yapılması gerekli bir görev olur.

Haberin Devamı

Ahireti inkar mümkün mü?

Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e ve devrimize kadar ahiret hayatını inkar edenlerin görüşleri hemen hemen aynıdır ve Kuran diliyle ifade edersek şöyledir:
“Ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi tekrar dirilip hesaba çekileceğiz.”
Soralım:
* Evrendeki, dünyamızdan irili ve ufaklı trilyonlarca gezegenin yörüngelerinde dehşet verici bir ahenkle seyr ettiğini, milyonlarca yıldır güneş, ay ve dünyamızın mihverleri etrafında döndüğünü kabul etmek kolay mıdır? Ama kabul ediyoruz.
* Bir küçücük tohumun düştüğü ve beslendiği toprağı çatlatarak büyük bir ağaç olduğunu, yüzlerce dala ayrıldığını, farklı hacim ve renk tonlarında yüzlerce-binlerce meyve verdiğini, hele hele yapı maddesi aynı olan toprağın on binlerce şekil, renk, tad, koku ve hacimdeki bitkileri sergilediğini kabul etmek kolay mıdır? Ama kabul ediyoruz.
* Bitkisel ve hayvansal gıdalardan meni oluştuğunu, birkaç damla menide milyonlarca sperm bulunduğunu, bunlardan yalnız birinin döllediği dişi hücrenin akıllara durgunluk veren bölünmelerden sonra trilyonları aşkın hücreden teşekkül eden üstelik gören, işiten ve düşünen insanın vücuda geldiğini kabul etmek kolay mıdır? Ama kabul ediyoruz.
Yoktan var eden Allah’ın ikinci bir defa yaratamayacağını ileri sürebilecek zavallılara Kuran âyetleri ile mesajlar iletmekten ve hidayet ancak Allah’tandır demekten başka çare yoktur.
“Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmada hiçbir güçlük çekmeyen Allah’ın ölüleri tekrar diriltmeye kadir olduğunu görmüyorlar mı? Evet elbette O her şeye gücü yetendir.”
“Biz ilk yaratmadan aciz mi kaldık? Hayır, onlar yeniden yaratılmaktan şüphe ediyorlar.”

Haberin Devamı


BİR DUA

Yüce Rabbim! Beni Sana şükreden, Seni çokça anan ve Senden saygıyla korkan kullarından eyle. Sana pek çok itâat eden, boynunu büken, gönlünü veren ve yalnızca Sana yönelen kulların arasına kat.
Allâh’ım! Tevbemi kabul eyle. Günahlarımı temizle. Duâmı kabul buyur. Kulluk şuurumu pekiştir. Kalbimi hayırlara yönelt. Beni doğru sözlü kıl. Müminlere karşı yüreğimi kinden arındır.
Ey Rabbimiz! Bize dünyada güzellik ver. Ahirette de güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru.