Gündem Her şeyi anlattı hiçbir şeyi hatırlayamadı

Her şeyi anlattı hiçbir şeyi hatırlayamadı

12.02.2010 - 00:11 | Son Güncellenme:

Cem Garipoğlu ilk kez hâkim karşısına çıkarken, Münevver Karabulut’un kardeşi Enver içi sıvı dolu bir şırıngayı püskürterek Garipoğlu’na fırlattı. Cem Garipoğlu, belki yüzlerce kez “hatırlamadığını” söyledi. Ancak babası ve amcasıyla ilgili sorulara ayrıntılı yanıt verdi

Her şeyi anlattı hiçbir şeyi hatırlayamadı

Ve tam 11 aydır beklenen duruşma sonunda gerçekleşti... Lise öğrencisi Münevver Karabulut’un başını keserek cesedini çöp konteynerine atıp kayıplara karışan, 197 günün sonunda polise teslim olan Cem Garipoğlu, Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün hâkim karşısına çıktı.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde yatan Garipoğlu, dün saat 10.20 sularında yoğun güvenlik önlemleri altında cezaevi aracıyla adliyeye getirildi ve kendisini bekleyen basın mensuplarına gösterilmeden içeri alındı.
Birkaç dakika sonra Münevver’in annesi Nagihan ile babası Süreyya Karabulut görüldü. “En çok hangi sorunun cevabını merak ediyorsunuz?” sorusuna Baba Karabulut, “Cinayetin nedeni, niçini ve sanığın 197 gün ortalıktan nasıl kaybolduğunun yanıtını merak ediyorum” dedi.

Garipoğlu ve avukatı protesto edildi
Garipoğlu duydu mu bilinmez ama adliye sarayı çevresinde bazı protesto gösterileri de oldu. Önce Garipoğlu’nun avukatı Aytekin Kaya nasibini aldı tepkilerden; adliyeye adım atar atmaz Karabulut’un arkadaşları tarafından “Adalet parayla satın alınmaz” sloganlarıyla karşılandı.
Saatler duruşma saati 10.30’u gösterdiğinde Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde salon boş, dışarıda içeri girebilmek için birbirini ezen gazeteciler hazırdı. Arka kapıdan içeri alınan Garipoğlu’nun ardından mübaşir, baba Süreyya Karabulut, anne Nagihan Karabulut, kardeş İbrahim Enver Karabulut ile avukatları çağırdı...
Herkesin gözü Garipoğlu’nun üzerindeydi. Kilo aldığı gözlenen Garipoğlu ise son derece “silik”ti. Sesi zor duyuluyor, etrafını saran jandarmalardan yüzü zor görünüyordu. Hâkim tarafından sık sık daha yüksek sesle konuşması konusunda uyarıldı. Sorulara çoğunlukla “Hatırlamıyorum” diye yanıt verdi.
Duruşma boyunca kollarını müşteki masasına dayayıp başını avuçlarının arasına alan Nagihan Karabulut ise, gözlerini Garipoğlu’ndan ayırmadı. Kimlik tespitinin ardından Garipoğlu ifade vermeye başladı.Karabulutların avukatı Rezan Epözdemir, jandarmaların sanığın mimiklerini görmesine engel olduğunu söyledi. Ve hâkimin talimatıyla etrafı açılan Garipoğlu, salondaki yerini almış oldu.

Enver Karabulut şırıngayla saldırdı
Cem Garipoğlu, “Olaydan bir gün önce tartıştık. Münevver, erkekliğime laf ederek ‘Sen ne biçim erkeksin’ dedi” diye konuştu. Bu sözler üzerine Karabulut’un kardeşi İbrahim Enver Karabulut, yerinden fırladı, “Yalan söylüyorsun. Seni öldüreceğim, kafanı keseceğim” diye bağırmaya başladı. Bu sözler üzerine salon karıştı.
Enver Karabulut bir anda ortaya çıkardığı içi sıvı dolu plastik bir şırıngayı püskürterek Garipoğlu’nun üzerine attı. Sıvı Garipoğlu’ndan sekip jandarma, polis ve gazetecilerin üzerine geldi. Enver Karabulut’u polis etkisiz hale getirirken, jandarma Garipoğlu’nu dışarı çıkardı.
Enver Karabulut aynı adliyede nöbetçi savcının önüne getirildi. İfadesinde şırıngayı boynuna sarılı atkısına gizleyerek adliyeye soktuğunu söylediği öğrenilen Enver Karabulut, “sıvının niteliksiz” olması gerekçesiyle savcılıkça serbest bırakıldı. Şırınganın içinde önce nitrik asit (kezzap) olduğu öne sürüldü, baba Karabulut ise “idrar” olduğunu söyledi. Akşama doğru sıvının tuz ruhu yani bir temizlik maddesi olduğu ortaya çıktı.
Epözdemir’in 4 sorusuna “Hatırlamıyorum” diyen Garipoğlu, “amcası Hayyam Garipoğlu’nun aracıyla nereye gittiği”nin sorulması üzerineyse, “Amcamı en son olaydan 15 gün önce gördüm. Aracı hatırlamıyorum ama amcam yoktu” diye yanıt verdi. Avukat Kaya, Garipoğlu’nun akli ve ruhi dengesinden şüphe ettiğini belirterek, rapor alınması talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, dava dosyasının, Garipoğlu’nun anne ve babasının da aralarında bulunduğu 6 sanık hakkında 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava dosyasıyla hukuki ve fiili bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine karar verdi.

Haberin Devamı

Her şeyi anlattı hiçbir şeyi hatırlayamadı

Enver’in ilk olayı değil
Geçen eylül ayında Garipoğlu’nun savcılık sorgusu sürerken İstanbul Çocuk Mahkemesi dışında kimliği belirsiz kişi tarafından bir binaya asılan “3 milyon euroya satılık kız, müracaat: Süreyya Karabulut” yazılı pankartı gören Münevver’in kardeşi Enver adeta çılgına dönmüş, yukarıya çıkarak pankartı asan şahsı yakalamak istemişti.

Nefes darlığı yaratıyor
Ev temizliğinde kullanılan en etkili iki madde çamayır suyu ve tuz ruhu. Bu iki maddenin birbiriyle karıştırılması büyük tehlike yaratabiliyor. Çünkü hidrolik asit en kuvvetli asitlerden ve bu asit, solunum yollarında çok belirgin hasara yol açabiliyor, havasız ve kapalı ortamlarda etkisini artırarak nefes darlığı yaratıyor, göz ve deriyi tahriş ediyor.

Haberin Devamı

Çetin Soysal da ailenin yanında
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da, Cem Garipoğlu’nun içeri girmesinin hemen ardından Münevver Karabulut’un annesi Nagihan Karabulut, babası Süreyya Karabulut ve avukatları Rezan Epözdemir ile birlikte adliye sarayına girdi. Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezan Epözdemir, yaptığı açıklamada, Soysal’ın ilk günden beri meseleye sahip çıktığını ve kendilerine yardımcı olduğunu anlattı. Epözdemir, “Bizi aileyle bir araya getirdi. Manevi desteklerini verdi. Bugün de hem parlamentoyu hem de kişisel anlamda kendisini temsilen burada bulunuyor” diye konuştu.

Baba Karabulut: Ezber bozulsun
Süreyya Karabulut, duruşma bitiminde “Ezber üzerinden gidiliyor. İnşallah bu ezber bozulacak” diyerek, “Duruşmada Garipoğlu’nun gözlerinin içine bakacağınızı söylemiştiniz. Baktınız mı?” sorusuna da, “Baktım. Gözünün içine baktığım zaman şunu gördüm ki bu davanın seyri, arka bahçesi aydınlığa çıkacaktır” dedi. Karabulut, ayrıca oğlunun Garipoğlu’na fırlattığı şırıngada “idrar olduğunu” söyleyerek, “17 yaşında genç bir delikanlının yaptığı bir hatadır. Olmaması gereken bir hatadır ama bu konu tamamen kendi inisiyatifindedir. Ne annenin, ne benim, ne yakın arkadaşlarının kesinlikle haberi yoktur” dedi. Karabulut, oğlunun şırıngayı nasıl içeri soktuğu sorusuna “Bana sormayın” yanıtı verirken, şırınganın avukatın çantasında olduğuna ilişkin iddialar hakkındaki soru üzerine avukat Rezan Epözdemir, “Böyle saçma soru olabilir mi? Ben yargı mensubuyum” dedi.

Haberin Devamı

‘Bıçağı hatırlamadığım yerine hatırlamadığım kez batırdım’
Cem Garipoğlu, şırınganın ardından yüzünü yıkaması için önce tuvalete götürüldü, 15 dakika sonra yeniden salona geri getirildi. Garipoğlu devam ettiği ifadesi boyunca yüzlerce kez “Hatırlamıyorum” dedi. “Gündüz mü gece mi?”, “İstanbul mu, değil mi?”, “Ev mi apartman mı?” sorularına “Hatırlamıyorum” diye cevap veren Garipoğlu, babası Nida ile amcası Hayyam Garipoğlu’nun olayla ilgili bağlantılarına ise detaylı yanıt verdi.
Karabulut’la en son 3 Mart 2009 tarihinde Bahçeşehir’deki eve gittiklerini söyleyen Garipoğlu, şunları anlattı: “Münevver lavaboya gitmişti. Masanın üzerinde duran telefonunu karıştırmaya başladım. Mesaj bölümüne baktım. ‘Sevgilim, canım’ gibi sözler olan mesaj gördüm. Mesajların ne olduğunu sordum. Umursamaz tavrı beni çok kızdırdı. Münevver’i çok sevdiğim için deliye döndüm sonra cinnet mi geçirdim ne oldu bilmiyorum ama kendime geldiğimde Münevver’i yerde ölü buldum.
Cinnet geçirdiğim sırada masadan bıçağı aldım. Hatırlamadığım yerine hatırlamadığım kez batırdım. Cansız bedenini gördüğümde kendimi öldürmek istedim ancak yapamadım. Büyük bir telaşla Münevver’in cesedinden kurtulmak istedim. Evin hatırlamadığım bir yerinden bavul aldım. Cesedini o bavula sığdırmaya çalıştım ancak sığmadı. Sığmayınca nalbura gittim ve bir testere satın aldım...
Çok da pişmanım keşke geri getirebilsem. Sadece başını kestim. Bavula koydum. Başını da sanırım gitar kutusuna koydum. Korsan taksi çağırdım. Aklıma nereden geldi bilmiyorum ama Etiler’e gitmek istediğimi söyledim. Cesedin bulunduğu gitar kutusu ve bavulu çöp konteyneri içine attım. Ondan sonra bilinçsizce alışveriş merkezine gelmişim... Sonra otobüsle eve döndüm. 22.00-22.15 civarında babam geldi. Annem babama bir şeyler anlatmış olacak ki babam evde ne olduğunu sordu. Üzerime geldi. Ben de dışarı çıkmak istediğimi söyledim.
Hatırlayamadığım araçla Beylikdüzü’ndeki şirketin lojmanına bıraktı. Babama Münevver’i kazayla ittiğim sırada başını komodinin sivri olan kenarına çarpıp baygınlık geçirdiğini sonra da onu korsan taksiyle eve yolladığımı belirttim. Hatırlamadığım süre sonra yüzünü göremediğim biri beni bir yere götürdü. Yaklaşık 7 ay orada tek başına kaldım. 7 ay sonra da hatırlamadığım biri gelip beni teslim edilmek üzere götürdü... Münevver’in ailesi için de çok üzgünüm. Kendi ailem için de çok üzgünüm. çünkü oğulları katil oldu. Bu suçu tek başıma işledim.”

Haberin Devamı

Kadınlar, tüm ‘Münevverler’ için oradaydı
Adliyenin önünde hem Münevver?Karabulut’un arkadaşları vardı protesto için hem de Emekçi Hareket Partili kadınlar... Cem Garipoğlu duyabildi mi bilinmez ama kadınlar “Münevver için, adalet için” sloganları attı. Ellerinde de “Münevver Karabulut katledildi, tüm kadın cinayetlerinin hesabını soracağız” yazılı pankartlar vardı.
DHA