Gündem İtalya’nın gözü kalbine yenildi

İtalya’nın gözü kalbine yenildi

21.01.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

İtalyan sinemasının efsanelerinden yönetmen Ettore Scola, kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. ‘Film bir masaldır’ diyen Scola, en usta anlatıcılardan biriydi...

İtalya’nın gözü kalbine yenildi

İtalyan sinemasının savaş sonrası yetişen büyük yönetmenler kuşağının yaşayan son isimlerinden Ettore Scola, önceki gün 84 yaşında Roma’da hayatını kaybetti. İki kez Oscar adayı olan yönetmen, kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede pazar gününden beri komadaydı.

Haberin Devamı

Scola, sol bir görüşün hakim olduğu ve İtalyan toplumuna dair isabetli tespitlerin yer aldığı filmleriyle usta sıfatını en çok hak eden isimlerden biriydi. Aynı zamanda uzun yıllar Komünist Parti’nin üyesi olarak kaldı. Yakın arkadaşı Enrico Berlinguer’in Komünist Parti’de görev aldığı yıllarda partinin önde gelen aktörleri arasında yer alıyordu.

‘Satirik ve ciddi’

1931’de Trevico’da 600 kişinin yaşadığı bir dağ kasabasında dünyaya gelen Scola’nın sinema görüşünü şekillendiren anlar küçük bir çocukken buraya gelen seyyar sinema sayesinde yaşandı. Rüzgârda salınan bir perdede Laurel Hardy komedilerini seyreden izleyicilerin sinemaya saygılarından gülmekten çekindiğini aktaran Scola, sinemasının karakteristiğini bu deneyime benzetecekti: “Satirik, mizahi ve eninde sonunda ciddi.”

Haberin Devamı

Çocukluğunun ileriki dönemini Roma’da geçiren Scola, 16 yaşındayken kara mizah dergisi ‘Marc Aurelio’da İtalyan toplumunu resmetmeye başlamıştı. Roma’da hukuk okuyan Scola, sinemaya 1953’te senarist olarak başladı. Senaryoları yıldızlar için yazılmış komedilerdi.

Cannes’dan ödül

İlk filmi 1964’te yönettiği ‘Let’s Talk About Women’ oldu. 1974’te yönettiği ‘We All Loved Each Other So Much’ ile uluslararası ün kazandı. İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin ustası Vittorio De Sica’ya adanmış bu film, 2. Dünya Savaşı sonrası İtalya’sının siyasi atmosferini sergileyen bir yapımdı. Scola, İtalya’nın özgürleşmesi için savaşan üç partizanın savaş sonrası yaşamını izleyicinin karşısına çıkardı. 1976’da yönettiği ‘Brutti, sporchi e cattivi’, Scola’ya Cannes’dan En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandırdı.

1977’de en ünlü filmlerinden ‘Özel Bir Gün’ü yönetti. Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin başrollerini paylaştığı film, Hitler’in Mussolini’yi ziyaret ettiği günde geçiyordu ve birlikte birkaç saat geçiren iki komşuyu merkeze alıyordu. 1930’lar İtalya’sının yükselen faşizmini arka plana yerleştiren Scola’nın filminde Marcello Mastroianni radyoda çalışan antifaşist bir gazeteci, Loren ise ev kadını rolündeydi. Loren’in performansı kariyerinin zirvelerinden biriydi. Film, En İyi Yabancı Dilde Film dalında Altın Küre kazandı. Aynı zamanda En İyi Erkek Oyuncu (Mastroianni) ve En İyi Yabancı Dilde Film dalında Oscar’lara aday oldu.

Haberin Devamı

Scola, 1982 tarihli ‘Varennes Gecesi’nde Fransız Devrimi’ne eğildi. ‘Le Bal’la müzikal türünde de başarısını kanıtlamanın yanı sıra aynı balo salonun 50 yıllık tarihi üzerinden değişen Fransız toplumunun portresini çizdi. 1987 yapımı ‘Aile’de burjuva bir aileye odaklandı. Bu film En İyi Yabancı Dilde Film dalında Oscar adayı oldu.

‘Boşluk bıraktı’

Kariyeri boyunca 40’ı aşkın film yöneten Scola, en son 2013’te Fellini’yi anlattığı ‘Che Strano Chiamarsi Federico’ adlı belgesel filmle izleyicilerinin karşısına çıkmıştı. Scola, 1995’te onuruna yapılan retrospektife katılmak üzere İstanbul Film Festivali’nin konuğu olmuştu.

İtalya Başbakanı Matteo Renzi, yayımladığı taziye mesajında Scola’nın hayatını kaybetmesinin İtalyan kültüründe büyük bir boşluk bıraktığını belirtti ve yönetmenin İtalya’yı okuma konusundaki keskin gözüne dikkat çekti.

Haberin Devamı

“Film bir masaldır ve iletişimin yeri doldurulamaz bir türüdür. Yazılı sayfayla örtüşür ama herkesin anlayabileceği bir dil kullanır” diyen Scola, bu dilin en usta anlatıcılarından biriydi.

‘Kalbim onlardan yana oldu’

Scola, sinemasındakı temaları şöyle anlatıyordu: “Tarih beni büyüler. Merak ederim, Mussolini ve Jül Sezar döneminde tarih başka yol alsaydı, hayat nasıl değişirdi diye. Kalbim büyük seçimlerde rol almamış ancak bedellerini ödemek zorunda kalmış milyonlardan yana oldu.”