Gündem Kadın travmaya daha dayanıklı

Kadın travmaya daha dayanıklı

06.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

15 Temmuz Darbe Girişimi Sonrası Uluslararası Çocuk ve Travma Sempozyumu’nda konuşmacı olarak yer alan Yard. Doç. Dr. Neslihan Arıcı Özcan yürüttükleri KADEP projesini Milliyet’e anlattı: “Kadını değiştirirseniz sistem değişir, çünkü kadınlar dayanıklıdır...”

Kadın travmaya daha dayanıklı

KADEP projesinden kısaca bahseder misiniz, gazi ve şehit yakınlarını kapsıyor sanırım?
Evet, Kadını Destekleme Projesi gazi ve şehit yakınlarını kapsıyor ama proje sadece bununla da kalmayacak. İlerleyen dönemlerde terör mağdurlarını da kapsayacak.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası desteklemek için kadınları seçme sebebiniz ne oldu?
Genelde travmatik olaylarda erkek ölümleri daha fazla, kadınların sistemdeki gücü çok daha fazladır. Kadını değiştirirseniz sistem değişir. Eş kaybı ya da eşin rahatsızlığı sistemde sadece fiziksel değil ekonomik ve sosyal kayıplara da yol açıyor. Oturduğu semti, maddi durumu her şeyi değiştiği için kadının da kaynağı yoksa sistem tamamen çöküyor. Aslında kadının güçlü kaynakları var ama imkanları yok. Bu yüzden kadınlara imkan sağlayarak onları güçlendirerek sistemin çökmesini engelleriz.
‘Sosyal destek yorabilir’
Proje kapsamında farklı zamanlarda 4 ayrı kadın grubuyla çalıştığınızı söylediniz. Kadınlar 15 Temmuz’da yaşananları nasıl okuyorlar, farklılıklar gözlemlediniz mi?
Bireysel ve grup görüşmeleri yapıyoruz. Grupların her birinin ihtiyaçları ve kaynakları farklı. Bu da yaşanılan durumu farklı algılamamız ve sistemimizin farklı olmasıya alakalı. Toplum olarak ortaya çıkan ortak algı “millet için savaştık ve milletimizi kurtardık” şeklinde. Ama tabii ki bireysel anlamda milletimizi kurtardık derken, hepsinin yaşadığı kendi içindeki geçmiş yapılarıyla getirdikleri sorunların eklenmesiyle birlikte ortaya çıkan duygular ve düşünceler var. Yani hepsi sokağa çıkıp gazi olmaktan ya da eşlerinin şehit olmasından memnun. Fakat bu gazi ve şehit olma durumunun getirdiği kayıplardan ve sorunlardan şikâyetçi. Mesela bazıları sosyal destek olunmamasından şikâyetçiyken bazıları da çok fazla sosyal destekten yorulmuş.

‘Haksızlık hissi’

Falza sosyal destek kişiyi hangi anlamda kötü etkiler?
Duygularını ve sorunlarını ifade etme kanalını kapatmış. Herkesin onlara hak vermesi, öfkelerini kusacak bir yer bulamayışları, bazı noktalarda haksız hissetmelerine sebep olmuş.
Bazı kadınların gazi olan eşlerinden daha fazla değer göreceğini düşünüp şimdi yalnız kaldıklarından, bekledikleri ilgiyi göremediklerinden, değersiz hissettiklerinden bahsettiniz.
O yine önceki aile problemleriye ilgili bir durum. Eğer ailenin sistemi bu olaydan önce kopmaya yakın ve problemli bir durumdaysa bu tip durumlar aileyi kenetlemek yerine tamamen koparacak hale de getirebiliyor. İşte o kadınlar çaresiz hissediyorlar. Bir işte çalışmayan grup yetersiz hissediyor. Sosyal destek göremeyen grup değersiz hissediyor. Çok sosyal destek gören grup kendini ifade edemediği için bazı yönlerde haksız hissediyor. Hem sosyal destek göremeyip hem de özelde eş desteği göremeyen kadınlar da çaresiz hissediyor.

15 Temmuz gecesi Türkiye’de hiç beklenmeyen bir şey oldu ve ülke darbe girişimiyle sarsıldı. Kadın, erkek, genç, yaşlı herkes sokağa döküldü... Helikopter, tank ve keskin nişancılar tarafından açılan ateşlerde 173’ü sivil olmak üzere 240 kişi kendini mermilere siper ederek şehit oldu. Peki ya geride kalanlar ve toplumun yaşadığı travma nasıl atlatılacaktı? Geçtiğimiz hafta Ümraniye Belediyesi tarafından düzenlenen “15 Temmuz Darbe Girişimi Sonrası Uluslararası Çocuk ve Travma Sempozyumu”nda travmanın çocuklar, kadınlar ve toplum üzerindeki etkileri tartışıldı. Yurt dışı ve yurt içinden önemli akademisyenler ve uzmanların katılımıyla gerçekleşen sempozyumdaki konuşmaları sizler içim derledik, röportajlar yaptık. 3 gün boyunca sürecek yazı dizisinde bugün Yard. Doç. Dr. Neslihan Arıcı Özcan’ın “Kadınların Psikolojik Dayanıklılıkları” başlıklı konuşmasına istinaden yaptığımız söyleşide bir kez daha gördük ki, kadınları değiştirirseniz sistem değişir.

Nasıl yaklaşılmalı?

Özellikle toplumsal travmaları atlatabilmek için herkesin hangi meslekten olursa olsun, psikosoyal projelerde yer alması gerektiğini söylediniz. Bu nasıl mümkün?
Bir prikolojik projeyse organizasyon işinde yer alabilirsiniz. Eğer bir aile ziyareti ise ziyaretlere katılabilirsiniz. Biz daha önce Soma’da çalışmıştık, orada ev hanımlarıydı katılanlar. Ev ziyaretleri yaptılar, bağ kurdular. Ancak öncesinde, nasıl davranmaları, neler sormaları gerektiği hakkında eğitim aldılar. Nelerin sorulması gerektiğini çok iyi öğrendiler. Çünkü amacımız meraklı bir komşu gibi “Ne olmuş anlat” tarzında konuşmalar yaşanmasını sağlamak değil. Bazen sadece fiziki olarak bile o insanların yanında olmanız yeterli olabiliyor. Nasılsın iyi misin demek başka bir şeyler konuşmak dahi işe yarıyor. Nasıl sosyal destek sağlayacağımızı bilmemiz önemli. Belki bu
anlamda topluma eğitimler verilebilir. Çünkü demin de bahsettiğimiz gibi bazen fazla sosyal destek de yaralayıcı olabiliyor.

‘Travmadan koruyucu faktörleri bilmeliyiz’

“Darbe gecesi saatlerce televizyon izleyen insanlar vardı, bu da bir travmadır” dediniz. Toplumsal olarak yaşananlardan çok etkilendik fakat travma yaşadığımızın bile farkında değiliz. ‘Koruyucu kaynaklar travmayı azaltıyor’ dediniz,
bu faktörleri nasartırırız?
Hem bireysel, hem ailesel hem de toplumsal koruyucu kaynaklarımız var. Öncelikle koruyucu kaynaklarımızın farkında olmamız gerekiyor.
Bireysel olarak bedenimizin ve duygularımızın farkında olmalıyız. Mesela benim kaygı duygum var bu risk faktörüm, koruyucu kaynaklarım ise çaba ve merak. Merak duygumu kullanmak riski azaltır. Ailedeki ritüeller ve gelenekler koruyucu faktörlerdir. Aynı şekilde mücadeleci olma yapımız koruyucu faktördür. Bu faktörlerimizin farkında olursak, teröre, savaşa, herhangi bir duruma karşı risk faktörlerini azaltırız. Her sorunu çözmek için koruyucu kaynağımız var. Risk faktörlerinin üstünde çok fazla durursak bu kaynakları göremeyiz.
Kadının rolü artmalı
Risk faktörlerinin yaş, cinsiyet ve travma geçmişine göre değişiklik gösterdiğini söylediniz. 30 yaşında daha
önce travma geçmişi olmayan bir kadın, aynı özelliklere sahip bir erkekten travmaya karşı
daha dayanıklı olabiliyor mu?
Ya da tam tersi?
Kadına yönelik daha fazla olaylar yaşandığı için taciz, şiddet vb. risk faktörlerinin kadına uğrama olasılığı daha fazla olduğu gibi kadınlar sistemde daha çok rolü üstlenebildiği için kadınların dayanıklılığı daha fazla. Biyolojik olarak da bu böyle. Kadınlık hormonları östrojen ve progesteron kadınları bedensel olarak da daha dayanıklı kılıyor. Kadın sistemde bir çok konuda erkeğe göre daha dayanıklıdır.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası erkeklerle birlikte sokağa çıkan kadınlar, darbe protestolarında da demokrasi mitinglerinde de ön cephede yer aldı.