Gündem ‘Karizmatik lider’ yerine ortak akıl

‘Karizmatik lider’ yerine ortak akıl

04.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde Ak Parti’nin ANAP’ın düştüğü duruma düşmeyeceğini belirten Ergün, “Muhtemelen karizmatik lider olmayacak, yani Tayyip Erdoğan karizmasına sahip olmayacak. Şimdi ortak akıl mekanizmaları daha çok devreye girecek” dedi.

‘Karizmatik lider’ yerine ortak akıl

Eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Köşk seçimi ve sonrasına yönelik Milliyet’in sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a 2007’de, “Cumhurbaşkanı olmayın” dediklerini belirten Ergün, “Bugün siz Cumhurbaşkanı adayı olmayın diyemeyiz, Sayın Başbakan bugün istiyorsa artık yakışan bir şey haline gelmiştir” dedi. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde Ak Parti’nin ANAP’ın düştüğü duruma düşmeyeceğini belirten Ergün, “Ak Parti, ‘karizmatik lider’ avantajı dışında geriye kalan 4 önemli unsurla çalışmalarına devam edecek. Muhtemelen karizmatik lider olmayacak, yani Tayyip Erdoğan karizmasına sahip olmayacak. Şimdi ortak akıl mekanizmaları daha çok devreye girecek. ANAP’ın yaşadığı tecrübelerden, RP ve Erbakan hocanın yaşadığı tecrübelerden süzülüp geliyoruz. Bütün bunlardan çok önemli dersler çıkarmış siyasi bir hareketiz biz” diye konuştu. Dar seçim sisteminin riskleri ve tehlikeleri olduğunu belirten Ergün, kuvvetler ayrılığına yönelik de yeni bir çalışma yapılması gerektiğini söyledi. Ergün, “Yasamanın bir basamak yukarıda bir gömlek üstte sayılması gerekir. Yürütmenin ve yargının yasama karşısında bir ölçüde saygı duyan, ceketini ilikleyen tavır göstermesi lazım” dedi.
Ak Parti’nin kurucularından Kocaeli Milletvekili Ergün, bakanlıktan ayrılmasının ardından ilk röportajını TBMM’de Milliyet’e verdi. Ergün, sorularımızı şöyle yanıtladı:

‘Gül ile Erdoğan problem yaşamaz’

Köşk seçimi Ak Parti’de bir sıkıntı yaratır mı?

- Bugün itibarıyla yaratmaz. 2007 seçimlerinde Türkiye’de bir sıkıntı yarattı. Şimdiye kadar problemsiz bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yok. Ama Ak Parti 2007’yi problemsiz geçirdi çünkü istişareler yapıldı. Hepimiz o gün Başbakanımıza Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini, kadrolarımızın daha yetişmediğini, bu nedenle bir dönem daha beklenmesinin uygun olacağını söyledik. Ama aradan 7 yıl geçtikten sonra artık Başbakan’a bunu söylemek doğru olmaz, kimsenin böyle bir hakkı yok. Bugün siz Cumhurbaşkanı adayı olmayın diyemeyiz. Sayın Başbakan bugün istiyorsa artık yakışan bir şey haline gelmiştir. Partide kimse demez. İstişarelerde de herkes aday olmasının uygun olacağını ifade etmiştir.

Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında bir problem yaşanır mı?
- Şimdiye kadar olmadı. Bundan sonraki sürecin de problem üreten bir süreç olacağını düşünmüyorum. En maliyetsiz seçeneklerden birisi ya Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olsun Abdullah Bey geri gelsin Başbakanlığa devam etsin. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olmak istemezse de başka bir aday aranmasına gerek olmadan Abdullah Bey tekrar aday olsun ve Cumhurbaşkanlığı’na devam etsin. Bu da maliyetsiz seçenektir. Maliyetsiz seçenekler toplumun önünde dururken herhalde ilave maliyet getirecek seçeneklerin devrede olmayacağını düşünüyorum. Bu iki formül de toplum tarafından satın alınmıştır ve en az maliyetli seçeneklerdir.

‘ANAP’a dönmeyiz, dersler aldık’

Cumhurbaşkanı Gül tekrar Başbakanlığa döner mi?

- Başbakanımız 12 yıllık icraatın içinde önemli bir birikim sahibi insan. O icraatın içinden daha üst bir noktaya gitmiş olacak ve yukarıdan bakış noktasına gelecek. Cumhurbaşkanı olursa bu Türkiye açısından büyük bir avantaj. Abdullah Bey de 7 yıldır Cumhurbaşkanı. Burada da büyük birikim oluştu. Bu birikimin icraatın içine doğru gelmesi avantaj olarak görülür. Bunun bir çatışma doğuracağını bekleyenler var. Sistemin adı konulmadığı için sistemde böyle bir potansiyel var. Ama ikilinin birikimlerini dikkate alınca bir çatışmadan ziyade bir sinerji doğurması ihtimali daha yüksek.

Başbakan’ın aday olması halinde ANAP’a döneriz diyenler de var Ak Parti içinde.
- Ak Parti’nin diğer partilerden farklı özellikleri var. Bunlardan birincisi karizmatik lidere sahip olması. İkincisi insan kaynağımız. Üçüncüsü tecrübemiz var. Dördüncü avantaj toplumun ihtiyaçlarına uygun politika ve hizmet üretiyor olmamız. Beşinci unsur da toplumun siyasi genetik yapısı ile partimizin genetik kodları uyumlu. Bu 5 unsur partimizde ‘lider karizması’ eşliğinde çalışıyor. Bazen lider karizması bunları bastırıyor. Karizmatik lider Cumhurbaşkanı olursa Ak Parti ne olacak? Ak Parti’nin 4 önemli unsuru çalışmalarına yeni liderle devam edecek. Bu muhtemelen ‘karizmatik lider’ olmayacak, yani Tayyip Erdoğan karizmasına sahip olmayacak. Bu avantajlarımız ortak akıl mekanizması ile devrede kaldığı müddetçe Ak Parti, Türkiye’yi 2023’e, daha ileri dönemlere taşıyacak birikime sahiptir. Parti içi sıkıntılar yaşanmaz. ‘ANAP’a döner, iş göremez hale gelir’. Hayır. Böyle bir şey olmaz bizde. ANAP’ın yaşadığı tecrübelerden, RP ve Erbakan hocanın yaşadığı tecrübelerden süzülüp geliyoruz.

‘Çalışan aleti kurcalamamak lazım’

Türkiye’nin yeni bir seçim sistemine ihtiyacı var mı?

- Bu iyice tartışılmadan ayaküstü karar verilecek husus değil. Dar bölge sistemi ilk bakışta heyecan verici çok cazip sistem olarak görülebilir. Temsil meselesini hallediyor, siyasetçiyi güçlendiriyor. Bir siyasi parti çok büyük güçle gelir ve anayasayı değiştirir deniyor. Dar bölge sisteminin riskleri de var. Risk analizini yapmadan karar vermek doğru olmaz. Bu riskler siyasi yapıyı ve toplumsal yapıyı tahrip edebilir. Bütün partileri bölgeselleştirme riskini taşıyor. Ak Parti, Doğu ve Güneydoğu’dan, İzmir, Aydın, Edirne ve benzeri illerde ya hiç milletvekili çıkaramayabilir ya da çok az çıkarabilir. Parlamentoda temsil edilmeyen insan sayısı artabilir. Bir yerde yüzde 30 oy alınca yüzde 70’lik kitle devre dışı kalacak. Etnik milliyetçilikleri tırmandırabilir, sokağa taşabilir mesele. Her milletvekili kendi bölgesi için çalışacak. Bu milletvekilleri arasındaki rekabeti çok artırır. Hükümetlerin rasyonel hizmet dağılımını olumsuz etkiler. Kutuplaşmaları artırır. Seçim ittifaklarını hem kolaylaştırır hem hızlandırır. Paranın gücüyle ve baskıyla parlamentoya gelenlerin sayısında artış olur. ABD’lilerin bir sözü var; ‘Bir alet çalışıyorsa fazla kurcalamak doğru olmaz’.

Haberin Devamı

‘Yürütme ve yargı ceketini iliklemeli’

Kuvvetler ayrılığı tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?

- Kuvvetler ayrılığı üzerinde de iyi bir çalışma yapmamız lazım. Eşit kuvvetler olduğu üzerinde duruluyor. Tam olarak böyle değil. Zaten tam olarak böyle olması da doğru değil. Yargı ve yürütme doğrudan doğruya milli iradeden güç alan kuvvet değil. Doğrudan güç alan kuvvet yasamadır. Yasamanın bir basamak yukarda, bir gömlek üstte sayılması gerekir. Yürütmenin ve yargının yasama karşısında bir ölçüde saygı duyan, ceketini ilikleyen tavır göstermesi lazım.