Gündem Kilis mucizesi

Kilis mucizesi

17.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kilis mucizesi

Kilis mucizesi





YOKSULLUĞUN tüm sınırları aştığı Kilis’te öğrencilerin başarısı inanılmaz. En varlıklı kentlerin ilk 10’a girmekte zorlandığı üniversite sınavında Kilis Eşit Ağırlık’ta Türkiye 4’üncüsü, Sözel’de Türkiye 8’incisi...










‘Sen paraları başka kadınlarla yiyorsun.’ Bu cümle bir Türk filminden alınmadı. Eve iki üç milyonla giden kumaşçı Fahri Bilgin’e karısı "Bir dükkândan bu kadar para mı kazanılır’ diyor


Sen paraları başka kadınlarla yiyorsun.’ Bu cümle klasik bir Türk filmi sahnesinden alınmadı. Kilis Çarşısı’nda kumaşçı Fahri Bilgin tarafından bizlere söylendi. Kilis’in kuyumcularla başlayan züccaciyecilerle, hediyelik eşyacılarla, çeyizcilerle devam eden çarşısında geziyoruz. Hepsi dükkanı siftahsız kapattıklarından bahsediyor. Ama en çarpıcısını kumaşçı Fahri söylüyor: ‘Çoğu günler eve iki üç milyonla gidiyorum. 8 milyon kazandığım gün bayram ediyoruz. Çocuğun süt parasını, eve biraz yemek parasını çıkardık mı bayram ediyoruz. Ama aile düzenimiz kalmadı. Hanımı ikna edemiyorum. Başka kadınlarla yiyorsun parayı sen diyor, bir dükkandan bu kadar para mı kazanılır diyor, her akşam evde hır çıkarıyor’ diye isyan ediyor.’
Kilis’in esnafı siftahsızlıktan, genci işsizlikten, çiftçisi ürününün değerini bulamamasından şikayet ediyor. Türkiye’nin pek çok yerinde olduğu gibi burada da ana gündem ekonomik krizin halkın üzerindeki olumsuz etkileri. Halk buralarda hala ‘Demirelvari’ hesap yapıyor: ‘5 kilo buğdayla 1 kilo ekmek alıyorum. Eskiden hiç olmazsa bu oran yarı yarıyaydı. 1 ton samana 100 kilo gübre veriyorlar. Haliyle belimizi doğrultamıyoruz.’

Eldivenli paşa
Nisan 1999 seçimlerinde Kilis’ten DYP ve MHP milletvekili çıkarmış. Halk özellikle DYP milletvekili, eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’e çok kırgın: "Seçildikten sonra buralara bir kere bile gelmedi. Geçen seçildiğinde de buraya gelip elindeki eldivenleri çıkartmadan bize elini öptürdü. Olur mu böyle şey, biz asker miyiz?"
Bu seçimlerde MHP ve DYP oyları AKP’ye kaptıracak gibi gözüküyor. Ancak AKP 2 milletvekilini birden alamayacak gibi. Çünkü CHP adı, en az AKP kadar kulağımıza çalınıyor. Kemal Derviş konusunda ise ikiye bölünmüş durumda Kilisliler. Kimi, "ABD’nin adamı abi bize ondan hayır gelmez" diyor. Kimisi de, "Bize yaramadı ama belki ülke için iyi bir şey yapmıştır, otursa anlatsa belki ikna olabiliriz" diyor. Cumhuriyet Meydanı’nda TIR’ın hemen arkasında etrafımız yüzlerce genç, yaşlı erkek tarafından çevrilmiş durumda. Tam cuma namazı vakti. Namaza gidenler yoldan geçerken yanımıza uğrayıp derdini anlatıyor. Tam o sırada o kadar erkeği yarıp genç bir kadın geliyor ve herkesi susturan bir ses tonuyla başlıyor konuşmaya: "Artık yenilere oy vermek lazım. Ben Derviş’e güveniyorum. Gözlerine dikkatle bakıyorum, yalan söylemiyor o gözler." Kalabalığın çoğu bunu paylaşmıyor ama o adeta "sloganını" atıp gidiyor.

En büyük sorun gümrük
Kilis Suriye ile sınırı olan bir il. Öncüpınar sınır kapısından günlük olarak Suriye’ye geçip oradan devletin izin verdiği kadar yaklaşık iki kilo çay getirip burada satıyorlar. En az iki kilometre yürüdükleri bu yolculuktan günde ceplerine 5 milyon lira kadar para kalıyor.
Sabah beşten gece yarısına kadar bir işçi çalıştırıp 1.5 ile 2 milyon ödüyor kimi iş sahipleri. Burada paralar hala milyonda kalmış. Ekonomideki sıkışıklık suç oranını artırmış. İddialara göre iş "dilenci soymaya kadar" varmış. Bir de işsiz gençlerden bazıları baliye alışmış. Ekonomik kriz insanların aile yaşantısından siyasal tercihlerine kadar her şeyi hallaç pamuğu gibi atmış.



‘Size geliyoruz" sloganıyla çıktığımız yolu yarıladık. TIR’ımız 16 günde 3 bin 214 kilometre yol yaptı, 18 ile konuk oldu. Milliyet’in usta kalemleri, Türkiye’yle buluşmalarında; işsizlik ve hayat pahalılığı altında ezilen insanların, başta içlerinde bulundukları durumdan sorumlu tuttukları hükümete ve seçimden sonra yüzlerini bir daha göremedikleri milletvekillerine duydukları öfkeye tanık oldular. Seçime yönelik nabızlarını tuttular.
Milliyet konvoyunun değişmez kadrosunda ben, foto muhabiri Ahmet Dumanlı, organizasyon sorumlusu Fikret Koç’un yanı sıra VIP şoförümüz Ethem Çıracı, yazarların transferinde görev alan Fikri Sağlam, özel TIR’ımızın kaptanları Coşkun Kılıç ve Orhan Erdil, elektrik teknisyeni Şükrü Ünal, sigaranın serbest olması nedeniyle popüler olan minibüsümüzün şoförü Abdullah Ünlü, "no smoking" yazısıyla nadiren yolcu bulan minibüsün şoförü İrfan Düzenli ile ekibe yetişebilmek için kamyonuyla büyük gayret sarfeden Rıfat Gündüz yer alıyor. Büyük turda, ilginç olaylar da yaşanıyor. İşte birkaç örnek;
İkinci etap Samsun’dayız. Yeni yazar grubunun Büyük Samsun Oteli’nde buluştuğu gün Sami Kohen, Hasan Pulur’un Samsun’a gelememesi üzerine göreve devam eden Hasan Cemal’e, "Bizim Hasan gelemedi, sen ‘yedek Hasan’sın" demesi halkla buluşma öncesi herkesi kahkahaya boğdu. Hasan Cemal’in telefonla arayıp nerede olduğunu soranlara verdiği "Tırlıyoruz" cevabı da unutulmayanlar arasında...
Trabzon’da konvoya katılacak olan Hasan Pulur’u karşılamak üzere yola koyulduk. Haslet Soyöz’ün "Akçaabat’tan köfte yenilmeden geçilmez" demesiyle kendimizi bir köftecinin önünde bulduk. Köftenin tadından saati unuttuk. Alana vardığımızda uçak çoktan inmişti. Hasan Pulur taksiyle otele gitmişti. Tabii fatura Haslet Soyöz’e kesildi.

Yorgunluk ve stres
Üçüncü etapta, fırtına gibi esen İsmet Badem vardı. Kars’ı gece - gündüz çalışarak her yönüyle tanıyan Badem, Erzincan’da da aynı tempoyu sürdürdü. Halkla buluşmaların ardından yazısını gazeteye erken ulaştırma rekorunu kıran Badem, basket ve halteri de ihmal etmedi. Molalarda en gözde etkinlik hamakta yorgunluk atmaktı. İlkini Boyabat Bürnük Köyü’nde Hasan Cemal yaşadı. Sonrakindeyse, Giresun’a giderken Bolaman’da uzun saçlının yerinde Sami Kohen. Hamak yerine stres ve yorgunluğu topaçla atanlar da oldu. Safranbolu’da alınan topaçları Halil Özer, Ece Temelkuran ve Ercan Akyol, Sinop’a kadar buldukları her fırsatta çevirdi.



İş yapamayan esnaf ve motosiklet cenneti Kilis’i il olmak bile mutlu etmemiş. Herkes "sınır ticareti serbest bırakılsın" diye feryat ediyor. Belediyesinin borcundan dolayı telefonların kesik olduğu Kilis’te, sınır ticaretinin serbest bırakılması isteniyor. Yorgancılık sektörünün yeniden canlandırılması, içme suyu sorununun çözüme kavuşturulması, 16 fabrikadan sadece üçünün ayakta kaldığı organize sanayiin desteklenmesi diğer istekler olarak sıralanıyor.
İşsizlik ve sahipsizlikten dert yanan 21 yıllık terzi Ahmet Açıkel, son iki yıldır Bağ - Kur primlerini, Emlak Vergisi’ni, elektrik ve su faturalarını ödeyemez hale geldiğini söyledi.
İş yapamadığı için iflas ettiğini belirten marketçi Abdulkadir Güzel de, şimdi işsizler ordusuna katıldığını anlatıyor.
Suriye vizesi için Ankara’ya gittiklerini, masraflarının 300 milyon lirayı bulduğunu ifade eden Osman Akkuş, "Pasaportumuz ve vizemiz olmasına karşın Vali çıkışımıza izin vermiyor. İzin için başvuruyoruz, 10 günde bir sıra geliyor. 90 günlük vize alıyoruz, dokuz gün bile gidemiyoruz. Geçişler saat 12.00’den sonra durduruluyor" dedi.
İzzettin Çelebi isimli çiftçi ise, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıldığını, ancak mahsulleri zamanında almadığını, aldığı zaman da ödemeyi geciktirdiğini söyledi. Çelebi, "Zaten kazandığımız para mazot ve gübreyi karşılamıyor. Bir de ödemede mağdur kalınca iyice perişan oluyoruz" diye konuştu.
Gözleri yüzde 30 oranında gören Bayar Şaşmaz da, şunları söyledi:
"Özürlüyüm, İş ve İşçi Bulma Kurumu’na başvurdum, ancak beş yıldır bir cevap alamadım. İki çocuğumun geçimini sağlamak için inşaatlarda çalışıyorum. İyi göremediğim için sürekli kaza geçiriyorum. Ne olur özürlüye sahip çıkılsın."

Esnaf sıkıntılar karşısında kızmayı bırakmış, gülmeye başlamış. Kilisli fakir, Kilisli aç. Spor konuşacak hali yok


Adı Kenan Kaya. 9 yaşında. Bu yıl ilkokul 3’e gidecek. Kilislilerin dertlerini, çaresizliklerini dinleyip karamsarlığa kapıldığımız anda gözlerindeki ışık bize umut veriyor. Sokuluyoruz yanına. Çekingen ama meraklı bakışlarla bizi süzerken spor yazarı olduğumuzu hatırlatıp, belki onun gönlünü futbolla fethederiz diye yağdırıyoruz sorularımızı:
- Futbol oynuyor musun?
"Bazen mahalle arasında."
- Peki futbolcu olmak istiyor musun?
"Paramız yok ki..."
- Yani?
"Top alamam ki... Ayakkabı da. Babam fakir. Dört kardeşiz. Babaannemin evinde oturuyoruz."
Hay Allah, biraz umut ararken yine Kilislinin derdi dokuz yaşındaki Kenan’ın dilinde. Konuyu değiştiriyoruz.
- Ne olmak istiyorsun?"
"Doktor."
- Doktor olduktan sonra Kilis’te mi kalacaksın?
Cevabı kesin ve sert: "Hayır. Çünkü burası küçük ülke. Herkes fakir."
Kilis’e, turdaki spor elçisi olarak geldik ama, burada insan ağzını spor, futbol diye açarken "Bir dakika baba, biz ne yapalım sporu, karnımız aç karnımız" şikayetleriyle karşılaştık. Nasıl konuşalım şimdi onlarla sporu diye düşünüp, gazeteci kimliğimizle dertlerine ortak olmaya çalıştık.
Kilisli fakir, Kilisli aç, Kilisli il olmanın nimetinden bihaber. 1980’den sonra kaçakçılık da son bulunca ne yapacaklarını şaşırmışlar. Sonra siyasiler gelmiş, "Sizi il yapalım. Temel askeri eğitim merkezlerini kuralım, burası kalkınsın" demişler. Ama nerede? 65 bin kişilik nüfusu ile burnunun ucundaki Gaziantep’ten nasibini bile alamayan Kilis, o büyük ilçe olduğu günlerin mutluluğunu iple çekiyor.

Siyasi nabzı tutmak zor
Kilis’te siyasi nabız tutmak mümkün değil. Çünkü her kalp atışında öfkeden başka bir ses duyamıyorsunuz. Eğitim görenlere şehirde istihdam yok, okumayanlara da çalışacak iş. Çaresizliğin böylesini emin olun zor görürsünüz. Bir vatandaş diyor ki, "Türkiye’nin milli gelirinden bahsediyorlar. Ben size Kilis’inkini söyleyeyim; 500 dolar. O da kimin cebinde belli değil." Oradan bir başkası atılıyor. Dört yıldır işsiz ve gözlerinden ileri derecede rahatsız. 24 yaşındaki Bayar Şaşmaz hala bekliyor ama az gören gözleriyle hayatını riske atıp inşaatlarda da çimento taşıyor. 30 yıl önce sözü verilen sanayi sitesi artık tarihi eser olmuş. Esnaf da kızmayı bırakmış gülmeye başlamış. Biri diyor ki: "Bu bizim şehirde ve de ülkede idarenin başında olanlar var ya, hepsi zübük."

Polis sayısı artmış
Kilis’te vilayet olmanın bir tek iyi yanı var. 30 olan polis sayısı 500’e çıkmış, memur sayısı artmış, kiralar yükselmiş, Kilislinin tesellisi olmaz. Partileri hiç sormayın. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kim önde kim geride yoruma göre değişiyor.
"Sanki Türkiye’nin bir şehri değiliz" diye yükselen ortak seslerin şimdi çok az da olsa bir umudu var. Üniversite kenti yapılması için Kilis Vakfı yatırım başlatmış. Eh belki o zaman öğrenciler gelir de istihdam artar, belki hiç sözü edilmeyen spor tekrar gündeme gelir.
Kilis’te gördüklerimize çok şaşırmadık. Zaten Türkiye’nin büyük bir bölümünün hali böyle değil mi?