Gündem Sıradan hayatların yazarı Peter Stamm

Sıradan hayatların yazarı Peter Stamm

19.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali’nin konukları arasında yer alan İsviçreli yazar Peter Stamm, “Olağanüstü olan hiç beni enterese etmedi, sıradan hayatlar ilgimi çekiyor” diyor.

Sıradan hayatların yazarı Peter Stamm

Bu yıl 11’inci kez “Dalgakıran Edebiyat” sloganıyla düzenlenen İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali’nin (İTEF) konuklarından biri İsviçreli yazar Peter Stamm. Geçen yıl Nebula Kitap tarafından “Yedi Yıl” isimli romanı yayımlanan ve festival öncesinde “Uzağın Ötesinde” isimli kitabı yine aynı yayınevi tarafından Türkçeye kazandırılan Stamm, romanlarıyla birçok ödül almış ve 2013 Booker Roman Ödülü adaylığı almış bir kalem. “Yedi Yıl”da mükemmelin peşindeki evli bir adamın aşk üçgeni içine düşmesini anlatan yazarın yeni romanı “Uzağın Ötesi” de yine evlilik meselesini irdeliyor. Stamm, bugün İTEF kapsamında “Yazar - Çevirmen Buluşması: Peter Stamm ve Regaip Minareci” etkinliğinde bir konuşma yapacak. Yazar’a Türkiye’ye gelmeden önce sorularımızı gönderdik...

Haberin Devamı

Muhasebecilik yaptı

- Belki de İsviçre’nin dünyada bankacılık konusunda nam salmasından, hep iş insanlarıyla ünlü bir ülke olduğu düşünülür... Siz de bir dönem muhasebeci olarak çalışmışsınız. Bu alanda çalışmanın yazarlığınıza bir etkisi oldu mu?

Muhasebeci olmamdaki en büyük etken okula gitmek istemememdi ama hiçbir zaman iş dünyasına ait bir insan olmadım. Çalıştığım şirket de restoranlara, peynir üreticilerine, eczanelere muhasebe desteği veriyordu. Bu sayede pek çok kişi tanıma olanağım oldu. Dedemden kalma küçük bir kitapçığım vardı. Dedem gençken harcamalarını bir bir oraya not etmiş. Bir tür günlük gibi düşünün. Onun notları bana ilham verdi. Sözcükler beni rakamlardan daha çok etkilemiştir. Böylece mesleğimi değiştirme kararı aldım.

Haberin Devamı

- Bir röportajınızda çiftçilik de yaptığınızı söylüyorsunuz. Muhasebecilik ve çiftçilik, sanki aralarında uçurum varmış gibi... Nasıl gözlemleriniz oldu bu iki meslek konusunda?

Aslında en çok şarap bağlarında çalışmayı sevdim ama orada da en güzel zaman olan bağ bozumu dönemlerinde çalıştım. Ailemde de bağ bahçe ile ilgilenen çok var. Onlar sayesinde de gözlem yapabiliyorum aslında. Yazarken kendi bahçenizi önce hazır etmelisiniz ki ektiklerinizi biçebilesiniz.

- Üniversitede psikoloji okudunuz ve kitaplarınızda da ağırlıklı olarak insan psikolojisine öncelik veriyorsunuz.

Aslında insan ruhuna öncelik veriyorum. Kitaplarımdaki karakterleri psikolojik bir alan araştırmasına çevirmeden anlatabilmek için bunu tercih ediyorum. Psikolojinin açılımından hiçbir zaman mutlu olmadım. İnsan zihni gibi olağanüstü karmaşık bir şeyi bu kadar basit bir şekilde ifade etmek bana kolaya kaçmak gibi gelir. Sanırım edebiyat kim olduğumuzu ve bazı şeyleri neden yaptığımızı anlatmak için en doğru yol.

- Yazmaktaki en büyük amaçlarınızdan birinin sıradan insanların yaşamını anlatmak olduğunu söylüyorsunuz. ‘Sıradan insan’ın size göre tarifi nedir?

‘Olağanüstü’ olan hiçbir zaman beni enterese etmedi. Eğer bir mimar hakkında yazıyorsam, ünlü olanı değil sıradan olanı yazmak isterim çünkü onun hayatının aslında daha komplike olduğunu düşünürüm. Küçük başarıları kabullenmek ve öldüğünde unutulmak mecburiyetinde. Ve bununla hep barışık olmak zorunda.

Haberin Devamı

Evlilik meselesi

- Türkçede henüz yayımlanan “Uzağın Ötesi” kitabınızda da ilk kitabınızda olduğu gibi evlilik kavramını irdeliyorsunuz. Bunun nedeni var mı?

Aslında evlilik hâlâ birçok insanın tercih ettiği bir yaşama biçimi. Ve dediğim gibi sıradan hayatlar benim ilgimi çekiyor. Uzun süreli evlilikleri idare etmenin kolay olmadığını düşünüyorum ve ‘olağanüstü’ hayatları olmayan pek çok insanın evliliği uzun sürüyor. Evli değilim, kız arkadaşımla 22 yıldır birlikteyiz ve kitapta anlattığım yaşam tarzı benim tercih ettiğim bir şey değil. Yazarak bu konu üzerine düşünmek istedim belki de. Ama bu demek değil ki kitaplarım otobiyografik öğeler taşıyor. Bir arkadaşıma göre “Uzağın Ötesi” benim ilk aşk romanım. Aslında bir taraftan da komik. Çünkü kitapta sözünü ettiğim çift kitap boyunca neredeyse birbirlerinden ayrı.