Gündem Tablo bu yıl daha da kara

Tablo bu yıl daha da kara

01.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Kadına yönelik şiddet geride bıraktığımız yıl daha da tırmandı... 2017’de 389 kadının yaşam hakkı erkekler tarafından elinden alındı; en az 308 çocuk annesiz kaldı...

Tablo bu yıl  daha da kara

Türkiye’nin kanayan yarası ‘kadına yönelik şiddet’ pansuman tutmuyor. Milliyet’in düzenli olarak gündeme getirdiği kadın cinayetleri istatistiği, iç karartan tablonun daha da kötüye gittiğini gözler önüne seriyor. İstatistiklere göre, geçen yılın 316 kadın katledilirken bu sayı 2017 yılında 389’a yükseldi ve en az 308 çocuk da annesiz kaldı.
En çok ölüm ise Ekim ayında yaşandı. Rakamlar tüm uyarı, haber ve önlemlere rağmen kadın cinayetlerinin azalmayıp arttığını gösteriyor.
Korunamadılar
Katledilen kadınlardan bazıları da koruma kararları olmasına rağmen vahşice öldürüldü. Bu kadınlardan biri de İstanbul’da yaşayan Selda Yılmaz’dı. Boşanma devası devam ederken hakkında uzaklaştırma kararı bulunan eşi Emrah Yılmaz tarafından başından vurulan Yılmaz, ölümünden bir süre önce de yine evil olduğu kişi tarafından 8 yerinden bıçaklanmıştı.
Kastamonu’da eşinden gördüğü şiddet nedeniyle evden ayrılarak kadın sığınma evine yerleşen Naime Kaçakoğlu da, boşanmak isterken öldürülen kadınlardandı. İşlemleri için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne geldiği sırada ayrılmak istediği Engin Kaçakoğlu’nun silahlı saldırısına uğrayan Naime Kaçakoğlu, geride 2 çocuk bıraktı. Kayseri’de de Abdurrahim Polat, mahkeme kararıyla uzaklaştırma kararına rağmen eşi Meral’in kaldığı eve giderek bıçaklayarak öldürdü.
Yılın acı tablosuna yansıyan örnekler arasında işkenceyle öldürülen kadınlar da vardı. Yozgat’ta 30 yaşındaki Halime D., tokat attığı iddiasıyla kardeşi tarafından levyeyle işkence edilerek öldürülürken, Antalya’da Nurcan Demiröz de erkek arkadaşı tarafından evine döşenen dinamitle öldürüldü. Şanlıurfa’da 60 yaşındaki Necmiye Gürses satırla, Soma’da Cennet Akuş da baltayla eşleri tarafından öldürüldü.
Önlem alınmadı
Kadın cinayetlerinin önemli özelliği tehdit veya öncül bir suçun ardından gerçekleşmesi. Bu aşamada alınan, bazı önlemler cinayetleri önleyebiliyor ama geç kalınması kadınların yaşamına mal oluyor. Mesela 25 yaşındaki 1 çocuk annesi Gizem Olgun’un ölüme giden süreçte bu eksiklik önemli bir rol oynadı. Olgun boşandığı eşi Mert Toprak tarafından tehdit ediliyordu, bunu gerekli makamlara bildirdi. Ancak şikâyetine rağmen alınmayan önlemler Olgun’un sonu oldu. Genç kadın eski eşi tarafından 9 Mart’ta bıçaklanarak katledildi.
17 yaşındaki Helin Palandöken de sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda “Gizli bir platonik sapığım var, sokağa çıkmaya korkuyorum” diye yazmıştı. Bu paylaşımdan 1 ay sonra genç kız okuduğu okulun bahçesinde pompalı tüfekle katledildi. Bursa’da yaşayan Nafiye Şahin (40) katledilmeden önce kendisini rahatsız ettiği gerekçesiyle şikâyetçi olduğu Kemal Y. (61) tarafından 9 yerinden vurularak öldürüldü.

Katiller yakınları
Öldürülen 385 kadının 102’i tespit edilmeyen kişi ya kişiler tarafından hayattan koparılırken, 94’ü eşi, 45’i tanımadığı biri, 38’i tanıdığı biri, 28’i erkek arkadaşı, 27’si eski eşi, 17’si erkek kardeşi, 14’ü oğlu, 13’ü babası, 8’i de eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldü.

6 yılda içinde bin 758 kadın katledildi!
Tutulan kadın cinayetleri istatistikleri kadın ölümlerinin her yıl bir önceki yıla oranla arttığını gösterdi. Yapılan istatistikler sonucu son 2012 ile 2017 yılları arasında bin 754 kadın erkekler tarafından katledilirken, öldürülen kadınların yıllara göre dağılımı ise şöyle:
2012 yılında 210 kadın
2013 yılında 234 kadın
2014 yılında 294 kadın
2015 yılında 303 kadın
2016 yılında 328 kadın
2017 yılında 389 kadın

‘Kadınlar korunamıyor’
Belirlenen rakamların sadece basına yansıyan ölümler olduğuna dikkat çeken İstanbul Barosu Kadın ve Çocuk Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Aydeniz Alisbah Tuskan, “Bir de töre cinayeti adı altında öldürülen ve intihara sürüklenen kadınlar var. Bu gizli kılınan cinayetlerle birlikte yılda ortalama 500 kadın öldürülmekte. Bu noktadaki en büyük sorun devletin kadını koruyamamasıdır. Koruma karaları olduğu halde kadınlar öldürülüyor. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları tarafından
kabul görülen bir karar bile var. Diğer taraftan bizler soysal devlet anlayışından uzaklaştık ve kadınları koruyamama noktasına geldik.”
Kadın ve erkek eşit ama erkek egemen bir anlayış söz konusu. Bu noktada erkek egemen anlayışı kırmak için eşitlik anlayışını yerleştirmek ve karar mekanizmalarına daha çok kadını yerleştirmek gerekiyor. Burada yine cinsiyet farkındalığını yaratılması ve yasal tedbirlerin alınmasında devlete önemli görevler düşüyor” dedi.