Gündem Tarihi eserlere İHA’lı gözaltı

Tarihi eserlere İHA’lı gözaltı

03.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

Jandarmanın yol olmadığı için ulaşamadığı veya personel yetersizliği nedeniyle sık sık devriye çıkaramadığı bölgelerde İHA’ların devreye girmesi başarılı sonuçlar verdi. İHA devriyeleri Selçuk, Efes ve Asos’ta uygulamaya konuldu

Tarihi eserlere  İHA’lı gözaltı

Terörle mücadelede teröristlerin korkulu rüyası haline gelen insansız hava araçları (İHA) ve drone’lar, tarihi eser kaçakçılarına da göz açtırmıyor. Jandarma Genel Komutanlığı, tescilli veya olmayan antik kentler, ören yerleri ve tarihi alanlarda kaçak kazı ve soygunları önlemek için İHA ve droneları devreye soktu. Selçuk ve Efes gibi antik kentlerde uygulama başladı.
Jandarma Genel Komutanlığı, Asayiş Başkanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Albay Veysel Yanık, TBMM Kaçak Eserlerin İadesini Sağlama ve Kültür Varlıklarını Koruma Tedbirlerini Araştırma Komisyonu’na çarpıcı bir sunum yaptı.
‘Hasta ruhlular’
Albay Yanık, tarihi kültürel zenginlikleri nesilden nesile aktarma konusunda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük sorunlar yaşandığını vurgularken, “Ne yazık ki kültür mirasımızın maddi hasar değeri dolayısıyla kısa zamanda zengin olmak isteyen, hayalperest, bir nevi hasta ruhlu şahıslar tarafından mirasımız da talan edilmekte, çalınmakta” ifadelerini kullandı. “Jandarma Genel Komutanlığı, Türkiye genelinin yüzde 93’ünden sorumlu ve kültürel mirasımızın, tahminimiz yüzde 90’ı da bizim sorumluluk alanımızda” diyen Albay Yanık, tarihi eser kaçakçılığında yeni teknolojileri devreye soktuklarını ve başarılı sonuç aldıklarını belirtti. Yanık, “Bu mücadelede birliklerimizin yanı sıra teknolojiden de yararlanmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda sit alanlarının kontrolüne yönelik temin etmiş olduğumuz dronelar aracılığıyla ulaşamadığımız, devamlı gidemediğimiz yerlerde de teknolojiden faydalanarak kontrol sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.

kaçakçılık yüz kızartıcı değil

Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürü Yarbay Güven Öngören, özetle şu mesajları verdi:
YÜZ KIZARTICI SUÇ GÖRÜLMÜYOR: Kültürel mirasın çalınması, tahrip edilmesi ve kaçakçılığı toplum içinde yüz kızartıcı bir suç olarak görülmemekte ve kısa yoldan para kazanmak isteyen, özellikle ekonomik sıkıntı yaşayan kişiler, kültür ve tabiat varlıkları kaçakçılığı suçuna yönelmekte.
ÖRGÜTLÜ, ORGANİZE: Ülkemizde tarihî eser kaçakçılığı, daha çok münferit olaylar olarak karşımıza çıksa da organize şekilde gerçekleştirildiği de görülmektedir. Bu kapsamda kazıcı gruplar tarafından ören yerlerinde ve sit alanlarında yapılan kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılan tarihî eserler, örgüt yöneticileri adına hareket eden toplayıcı gruplara satılmakta, bu şahıs ya da şahıslar tarafından genellikle kültür zengini, az gelişmiş ya da gelişmekte olan kaynak ülkelerden sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelere doğru yasa dışı ticareti gerçekleştirilmekte.
5 YILDA 143 BİN 624 PARÇA ESER: Jandarma bölgesinde son 5 yıl (2012-2017) içerisinde 9 bin 703 kültür ve tabiat varlığı kaçakçılığı olayında 24 bin 432 şüpheli yakalandı. 2012-2017 arasında müdahale edilen olaylarda 143 bin 624 parça kültür ve tabiat varlığı ele geçirilmiştir.
FOTOĞRAFLI ENVANTER: Kültür varlıklarımızın kayıt altına alınması önem arz edip, eserin kökenini ve kime ait olduğunu gösteren fotoğraflı envanter bilgilerinin bulunması, hırsızlığı ve kaçakçılığı engelleyici tedbir olmasının yanında eserlerin yurtdışına çıkarıldıkları takdirde sahiplik belgesi niteliği taşıdığından iadesini kolaylaştırmakta.
BİZ YAKALIYORUZ, SAVCILIK BIRAKIYOR: Cezalar artırılmalı. Kültür ve tabiat varlıkları suçlarından yakalanan şüpheliler, cumhuriyet savcıları tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmaktadır. Bu olay kolluğun, suçla mücadelede azim ve kararlılığını azaltmaktadır.