Gündem TÜBİTAK ve uygar dünya

TÜBİTAK ve uygar dünya

21.03.2009 - 00:42 | Son Güncellenme:

Ülke Darwin olayıyla hop oturup hop kalkıyor, TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeleri ise muhataplarını aptal yerine koyan açıklamalar yapıyorlar

TÜBİTAK ve uygar dünya

Darwin’in doğumunun 200. ve “Türlerin Kökeni”nin ilk yayımlanmasının 150. yılında, TÜBİTAK’ın son yıllarda giderek sulanan ve eski şöhret ve güvenilirliğini halk arasında hızla kaybeden dergisi, bir değil de iki Darwin kapağı kullansa ne olurdu?
Ömer Cebeci, dergi yayın müdürünün uygun gördüğü yazılarda önemli yanlışlar mı bulmuş da onun için mi bunları çıkarttırmış dergiden? Öyleyse, şu yanlışları bir öğrenelim ve kendisini, gösterdiği hassasiyetten ötürü alkışlayalım. Ne demiş T. S. Eliot: “En büyük hainlik, yanlış nedenlerden ötürü doğru şeyi yapmaktır.”

Yayın müdürü kukla mı?
Yanlış değillerse ne zararı var Bilim ve Teknik okuyucusunun Darwin hakkında daha sık bilgilendirilmesinin? Ömer Cebeci’yi bu niçin rahatsız ediyor? Böyle kararları kendi başına alamayacaksa, yayın müdürü kukla mıdır, yoksa emir eri mi?
TÜBİTAK, bir derginin yayın müdürü ne demektir, bunu bilmemekte midir? Sanıyor mu ki, örneğin, Amerika Jeoloji Cemiyeti’nin meşhur dergisinin editörü her satırı, Cemiyet’in yönetim kurulunun onayını alarak yayımlar? Bu kadar ilkel bir davranış nerede görülmüştür?
TÜBİTAK’ın bugünkü yönetimi, bu en basit uygarlık düzenini belli ki bilmiyor, kurumu aşiret gibi yönetmeye kalkıyor. Bu kadar basit bir bilim kültürü kavramından bîhaber bir kurum, nasıl oluyor da Türkiye devletinin bilim dizginlerini elinde tutuyor?
Hele TÜBİTAK’ın evrimle ilgili yayınları durdurduğu, bu konuda baskısı biten eski eserlerin baskılarını yenilemediği, yani alenen evrim ve Darwin düşmanlığı yaptığı iddiaları ortalıkta dolanırken, Ömer Cebeci’nin yaptığını, kendisinin iddia ettiği iş, akıllı bir insanın yapacağı iş midir?
Aksi ispat olunana kadar böyle bir hareketi yapan kişi, TÜBİTAK’ta o kadar önemli görevlerle yüklenmiş olarak tutulur mu? Hele, tüm aklı başında kesimler bu zatın ya istifasını ya da atılmasını alenen ister veya ima ederlerken?
Ha, şimdi bir de Cebeci’nin yalan söylediği, belki bilim kurulu üyelerine bile yalan söylediği ortaya çıkmıştır. Böyle bir insan yönetimde tutulur mu? Türkiye’yi dünyanın tüm bilim akademilerinin önünde rezil eden, bunlardan kınama alan, en son bir de AB gündemine giren bu skandalın mimarı, nasıl olur da bir gün daha TÜBİTAK’ta kalır?
Onu koruyan ve kollayan Nükhet Yetiş ve bilim kurulunun bilime saygı göstermeyen üyeleri, nasıl olur da koltuklarında otururlar? O kuruldaki TÜBA üyelerini Akademi nasıl olur da listesinden derhal düşmez? (Zaten biri Başbakanlık emriyle atanmıştı!). Bu hangi uygar ülkede mümkündür?

TÜBİTAK yönetimi bitmiştir
Bu TÜBİTAK yönetimi bitmiştir. Bundan sonra en küçük bir saygınlığı tekrar kazanması mevzubahis olamaz. Ama, bunun umurlarında olduğunu sanmıyorum. Olsaydı, zaten kanunları uluorta ayaklar altına alarak, kendilerini atayan bir başbakanın emriyle ve altında çalıştıkları şartlarda görev kabul etmezlerdi.
Friedrich Nietzsche’nin dediği gibi, “Küstahlar, çünkü, hep kendi benzerleriyle birlikteler, yani, hiç kimse olmadıkları halde, çok önemli olmak hırsıyla yanıp tutuşanlarla...” 
Yuvarlandıkları yere kendi ayaklarıyla koştular. Onları Sokrates’in şu ölümsüz sözleriyle başbaşa bırakıyorum: “En asil tapınma, kendini elinden geldiği kadar kadar iyi ve adil yapmaktır.”