Gündem Turistlerin bile ziyaret ettiği bitpazarı

Turistlerin bile ziyaret ettiği bitpazarı

04.02.2012 - 12:12 | Son Güncellenme:

Türk vatandaşlarının artık pasaport yerine kimlikle geçmeye başladığı komşu Gürcistan’ın başkenti Tiflis, çeşitli tarihi eserler ve tabiat güzelliklerinin yanı sıra 1991 yılından bu yana faaliyette olan bitpazarı ile de ilgi çekiyor.

Turistlerin bile ziyaret ettiği bitpazarı

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından ekonomik ve sosyal düzenin değişmesiyle ülkenin en büyük sorunlarından biri haline gelen işsizlik ve geçim sıkıntısı, halkın bir kesimini ellerindeki eşyaları bu pazara getirip satmak zorunda bırakıyor.

"Suhoy most"(kuru köprü) adı verilen bir köprü üzerinde kurulan bitpazarı, ilk kurulduğu günden bugüne 20 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen hala ellerindeki birkaç parça eşyayı satmaya çalışanlarla, bu eşyalar arasında işine yarar birşey bulmak için dolaşan yerli ve yabancı alıcıları ağırlıyor.

Bu arada, Tiflis’ten geçen Kura nehri, ikiye ayırdığı kente bambaşka bir güzellik katarken, kent içi ulaşımın sağlanması için ise nehir üzerinde köprüler yapılmış, ancak bitpazarının kurulduğu köprünün altından geçen nehir koluna su akışı kesilince bu köprü halk arasında "kuru köprü" olarak anılmaya başlanmış.

Söz konusu pazarda 1900’lü yıllardan SSCB dönemine ve günümüze ait çeşit çeşit eşya bulunuyor. Gürcü vatandaşların yanı sıra turistlerin de büyük ilgisini çeken bu pazarda, Çarlık Rusyası dönemine ait porselen ve çini fincanlar ile tabakların yanında SSCB dönemine ait madalya, askeri forma, kask, oyuncaklar, semaver gibi çeşitli eşyaları bulmak ve fiyatta anlaşma sağlanırsa almak mümkün.

Sovyet liderlerinden Lenin ve Stalin’in portreleri ile masa heykellerinin yanı sıra akordiyon, gitar gibi müzik aletleri ve oldukça eski model kol ve duvar saatleri gibi çeşitli eşyaların sıklıkla rastlandığı bitpazarında, örneğin 1933, 1960’lı yıllara ait gramofonlar 150 ila 500 dolar arasında satılmakta.

Şehir merkezinin en işlek yerinde kurulan bu pazara turistlerin yoğun ilgisinin yanı sıra antika eşyalara merak duyan veya SSCB dönemini özleyen yerel halk da buraya gelip o döneme ait kristal vazo, porselen tabak veya gümüş eşyalar alıyor.

Neredeyse eşyaların su fiyatına satıldığı bu pazarda, 1900 yıllara ait türlü türlü kağıt ve demir para, bir dönem çok tanınan Rus malları arasında başı çeken Zenit marka fotoğraf makinelerinin bir çok çeşidi ve Sovyet dönemine ait askeri bot, palto gibi giyim eşyaları da görmek mümkün.

İşsizlik, evden eşya sattırıyor

Haberin Devamı

Pazarda, Sovyet dönemine ait madalya, demir para ve kitap satan Yuri Babamov, koleksiyoncu olduğunu ve 52 senedir çeşitli ülkelerin paraları ve madalyalarının koleksiyonunu yaptığını anlatarak, işsizlik nedeniyle topladığı koleksiyonunu bu pazarda satışa çıkarmaya mecbur kaldığını söyledi.

Eskiden orduda yüksek görevde olduğunu bildiren Babamov, "Eskiden Albaydım, emekli oldum. Emekli maaşım çok düşük. Çalışacak işim de olmayınca mecburen koleksiyonumu satmaya başladım" dedi. Ülkenin en büyük sorunlarından birinin işsizlik olduğunu bildiren Babamov, işsizlikten dolayı 10 senedir pazarda eşya sattığını kaydetti.

Pazara en çok kimlerin geldiği yönündeki soruyu ise Babamov, "Turistler buraya çok geliyor ama para vermek istemiyor. Onlar bizleri üçüncü sınıf olarak görüyor. Beğendiklerini neredeyse bedava almaya çalışıyor. Ama yerel halk öyle değil, dolayısıyla en iyi parayı da yine yerli halk veriyor" diye cevapladı.

Pazara evinden birkaç eşya satmaya getiren ve adını söylemek istemeyen 75 yaşında bir satıcı kadın ise, zamanında 2 üniversite bitirdiğini ve 45 seneden fazla devlete hizmet ettiğini anlatarak, "Yaşlandım, çok yaşlıyım.

Çalışamıyorum. Bana bakacak kimse de yok. Devlet 100 lari (61 dolar) emekli maaşı veriyor. O parayla elektriğimi mi doğalgazımı mı ödeyim, yoksa yiyecek mi alayım, ilaçlarımı mı alıyım? Tek çarem, evimde kalan son eşyaları satmak" diye konuştu.

Devletten ayda 19 dolar civarında sosyal yardım almak için ilgili kuruma başvurduğunu anlatan yaşlı kadın, söz konusu kurumdan yetkililerin evine gelip incelemelerde bulunduktan bir süre sonra kendisine olumsuz cevap verdiklerini bildirdi.

Yaşlı kadın, "İsteğimi reddettiler. Çünkü yaşam standardım ülke standartlarına göre orta düzeymiş. Dolayısıyla yardım alamazmışım. Allah aşkına, evimde Sovyetlerden kalma bir televizyon, bir halı ve iki tane mobilya var diye ben şimdi zengin miyim?" diye sitem etti.

Yaşlı kadın, "Çalışıyor musunuz?" sorusu üzerine ise, "Evet, yaşıma rağmen çalışıyorum. Küçük bir bankomat kulübesini temizliyorum. Ayda 30 dolar alıyorum. Ne yapayım, çalışmasam kim bana bakacak? Para sıkıntısı çektiğimde ise evimde kalan son birkaç tabak, bardağı getirip bu pazarda satmaya çalışıyorum" diye konuştu.

Bu arada, pazarda eşya almaya çalışan birkaç turist ise, İsveç’ten geldiklerini ve şehirde dolaşırken bitpazarını fark ettiklerini ve pazarın ilgilerini çektiğini söyledi.

Burada en çok neyin ilgilerini çektiği yönündeki soruyu ise, "Aslında her şeyi beğeniyoruz. Çok değişik geldi bize. Ama şu an en çok ilgimizi çeken kristal eşyalar oldu. Çok güzel kristal eşyalar var ve pahalı bile sayılmaz. Fiyatta anlaşırsak birkaç şey almayı düşünüyoruz" diye yanıtladılar.