Gündem Türk kimliğini asıl biz koruyoruz

Türk kimliğini asıl biz koruyoruz

19.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Irak Türkmen Cephesi (ITC), Kürtlerle birlikte çalışan Erbilli Türkmenleri 'Türklüğe ihanet' etmekle suçluyor. Onlar ise "ITC, 'Türklük' söylemi ile Türkmenlere zarar veriyor" diyor

Türk kimliğini  asıl biz koruyoruz

ERBİL TÜRKMENLERİ, İHANET SUÇLAMALARINA BÖYLE CEVAP VERİYOR: Erbil Türkmenleri bugün, uzun yıllar hasretini çektikleri istikrarlı bir yaşama doğru ilerlediklerine inanıyorlar. Sorunları elbette ki çok. Ama Irak geneline göre rahat olduklarını kendileri söylüyor. Baskılar ve saldırılarla yaşamaya çalışan Kerküklü Türkmenlerin aksine, Kürtlerin kendileri için bir tehdit olmadığını da söylüyorlar. Aksine, Kürtlerle birlikte çalışmak suretiyle Irak'ta ilk kez öz kimlikleriyle bir yerlere gelebildiklerini belirtiyorlar. Bunun için de Erbil'in göreli huzurunun sürmesi için çalışıyorlar.Bu da elbette ki, Yerel Kürdistan Yönetimi ile birlikte çalışmalarını gerektiriyor. Bu çerçevede de Kerkük'ün Yerel Kürdistan Yönetimi'ne bağlanmasını istiyorlar. Türkiye'de dikkatler Kerkük ve Irak Türkmen Cephesi (ITC) üzerinde odaklaşırken, bölgedeki diğer kentlere yayılmış yüz binlerce Türkmenin nasıl yaşadıkları, nedense, fazla ilgi çekmiyor. Oysa konu Türkmenlerin iyiliği ve huzuru ise, Kerkük dışındaki Türkmenlere de ilgi göstermek gerekiyor. Bu olmadan zaten bölgedeki gerçeklerin anlaşılması mümkün görünmüyor. Türklük Türkmenlik ayrımı Irak Türkmen Cephesi'ne (ITC) bağlı Kerküklü Türkmenlerle ayrı düştükleri temel nokta da bu. ITC, 2003'te ABD'li komutanların verdikleri teminata rağmen Kerkük'e giren peşmergelerin kötü muamelesinden ve ardından gelen "Kürtleştirme" politikasından sonra Yerel Kürdistan Yönetimi'ne düşman gözüyle bakıyor. Erbil'deki Türkmenlerin "Türklüğe ihanet ettiklerine" inanmaları bu durumda kaçınılmaz oluyor. Türkmenlerin Saddam sonrasında saflarını kapatıp sadece ITC etrafında toplanmalarını beklerken, bunun olmaması da Erbil ile Kerkük Türkmenleri arasındaki sıkıntıyı arttırıyor. Erbil Türkmenleri ise çok farklı bir anlayış sergiliyorlar. "Türklük"le "Türkmenlik" arasında bir ayırım yaparak "Türkiye bizim için çok önemli bir ülke. Türkler de soydaşımız. Ama biz özgün bir kimliği olan Türkmenlerin çıkarlarıyla ilgiliyiz. Başkalarının değil" diyorlar. Dillerini ve kültürlerini yaşatma mücadelesinde daha başarılı olduklarına da inanıyorlar. "Erbil'de daha önceden yaşamadığımız olumlu şeyler oluyor. Onlar ise 'Türklük' söylemi ile Türkmenlere zarar veriyorlar" diye konuşuyorlar. Nitekim, Irak'ın yakın tarihi, "Türklük" kavramının hem Araplar hem de Kürtler tarafından her zaman "Turancılık" olarak görülüp Türkmenlere büyük sıkıntılar yaşattığını gösteriyor. Yasak söylentisi ve infial Erbil'deki Türkmen Demokrat Hareketi (TDH) Başkanı Kerhi Altıparmak da buna işaret ederek, "Köylerimiz yıkılır, insanlarımız dar ağaçında sıralanır, halkımız sürülürken Ankara, Irak hükümetine bir nota vermeye bile çekinmişti" diye konuşuyor.Altıparmak ve TDH'nın önde gelen diğer üyeleri başta olmak üzere, Erbil'de tanıştığımız birçok Türkmenin, ITC'nin "Her şey Kerkük için!" sloganına ve Türkiye'ye çıkardığı askeri müdahale davetine de kızdıklarını görüyoruz. "Niçin her şey Kerkük için de Türkmenler için değil?" diye sorguluyorlar. Bu arada ITC'nin önce gelen isimlerinden Ali Mehdi'nin Türk televizyonunda, Erbil'de Türkçe konuşulmasının yasaklandığını söylemesi şehirdeki Türkmenler arasında infiale neden olmuş. Altıparmak bu konudaki hayretini gizlemiyor. "Yalanla bir yerlere gidilemeyeceğini" söyleyerek şöyle konuşuyor: "Okullarımız var. Latin harfleriyle yayınlanan gazetemiz var. Televizyonumuz, radyolarımız var. Selahattin Üniversitesi'nde Türkçe bölüm kuruyoruz. Yerel mecliste dört vekilimiz var. Biri Endüstri ve Sanayi gibi önemli bir dosyayı elinde tutan iki bakanımız var. Ama birileri gene de kalkmış 'Erbil'de Türkçe yasaklanıyor diyebiliyor." KürtSat'ta Türkçe program Türkçenin Erbil'de yaygın olarak konuşulduğuna zaten bizzat tanık oluyoruz. Burada iş yapan yüzlerce Türk şirketinin ve binlerce Türk vatandaşının bulunduğu düşünülürse bu hiç de garip gelmiyor. Nitekim, yazımızı geçmek için uğradığımız internet kafeden, Erbil'in modern alışveriş merkezi New City'ye kadar birçok yerde rahatlıkla Türkçe konuşuyoruz. Muhabir arkadaşım Namık Durukan'la gittiğimiz New City'de de bu açıdan tatlı bir olay bile geçiyor başımızdan. Önce bana Türkçe bir şeyler söyleyen Namık, ardından tezgâhın arkasındaki genç kıza dönüp bildiği Kurmanci Kürtçeyle bir şeyler anlatıyor. Ancak beklemediği bir yanıt alıyor. Genç ve bakımlı kız, "Ben Soranice konuşurum. Söylediklerini hiç anlamıyorum. Bana Fransızca gibi geliyor. İstanbul Türkçesiyle konuş" diyor. Şaşkınlık içinde kıza, "Bu güzel Türkçeyi herhalde Türkiye'de öğrendiniz?" diye soruyorum. Yanıtı daha da şaşırtıyor. "Nerede o para. Çok gitmek isterdim. İnşallah bir gün olur. Türkçeyi Türk televizyonunda öğrendim" diyor. Nitekim, Erbil'de hemen hemen hepsi izlenen Türk kanallarındaki dizilerin büyük bir ilgiyle takip edildiğini görüyoruz. Buna "Kurtlar Vadisi" de dahilmiş. Bu arada yerel KürtSat televizyonunda Türkçe programlara da rastlıyoruz. Konuştuğumuz yetkililer, Türkiye'de Kürtçe yayın konusunda yaşanan sıkıntılara gönderme yaparcasına "bunları daha da artırmak niyetindeyiz" diyorlar. Ankara'nın çıkışı endişelendiriyor Yerel Kürdistan Parlamentosu Başkanı Adnan Mufti, kendisiyle yaptığımız söyleşı sırasında Doğramacı ailesiyle de yakın ilişkilerinin olduğunu söylemişti. Erbil'li Türkmenlerden öğrendiğimiz kadarıyla hem İhsan Doğramacı'nın hem de kız kardeşi Prof. Emel Doğramacı'nın, doğdukları bu şehre dönük ilgileri sürüyor. Doğramacı ailesi Erbil'deki 20'ye yakın Türkmen okuluna yardımda bulunduğu gibi, Türkmen gençlere Bilkent Üniversitesi'nde okuyabilmeleri için burslar da sağlıyormuş. Tanıştığım ve Türkmen-Kürt karışımı bir aileden gelen genç gazeteci Mustafa Göktürk de bunlardan biri. Türkmen Kürt konuştuğum herkesin saygıyla söz ettiği Doğramacı ailesinin ayrıca Erbil'de bir üniversite ve bir hastane açma projeleri de varmış. Bir Kürt yetkili, Doğramacıların Erbil Kalesi içindeki tarihi evlerini müze yapmayı düşündüklerini bile söyledi.Peki Erbil'li Türkmenler için her şey gerçekten bu kadar toz pembe mi? Şurası kesin. Yerel Kürdistan Yönetimi hangi nedenle olursa olsun, şu anda Türkmenlere bazı haklar tanımış durumda. Meclis Başkanı Müfti bu hakların daha da genişletieceğini söylüyor. Fakat, Erbil'deki Türkmenlerin geçmişte özellikle Kürdistan Demokrat Partisi (KDP)'nin saldırılarına uğradıkları da tarihi bir gerçek. Bu yüzden Ankara'dan çıkan ve ITC tarafından beslendiğine inandıkları kızgın seslerden endişe duyuyorlar. Türk ordusunun Kuzey Irak'a girip Peşmergelerle çatışmaya girmesi halinde balayının sona ermesinden endişeleniyorlar.Nitekim TDH başkanı Altıparmak bize, Barzani'nin, "Türkiye bizi sürekli tehdit ediyor. Ama korkmayın size bir şey olmaz" dediğini söylüyor ki, böyle bir olumsuz ihtimal olmasa böyle bir sözün söylenmesine herhalde gerek kalmazdı. Bu nedenle de gelecek günlerde özellikle Yerel Kürdistan Yönetimi'nin hâkim olduğu bölgelerde yaşayan Türkmenlerden "Türk ordusu gelmesin" çıkışlarının artması karşısında şaşmamalıyız. Türkmenlere haklar Erbil'i gezerken, Doğramacı ailesinin tarihi evini de barındıran Erbil kalesi ve yakınındaki kapalı çarşı dışında tarihten kalma fazla Türk eserine rastlamadık açıkçası. Bu belki bizim kusurumuzdu ve göremedik. Buna mukabil her yerde Türk izi bulunuyor. Ancak bunlar günümüzün "eserleri. " Nitekim Arçelik, Yataş, Bellona, İstikbal ve benzeri markaların tabelalarından geçilmiyor.Neredeyse tümüyle Türkler tarafından yapılan inşaatların büyük bölümü ise Türkiye'deki estetik değerden yoksun ruhsuz ve modern yapıların hemen hemen aynısı. Bu arada heybetli bir yapı olan "Celil Hayat Camisi" dikkatimizi çekiyor. Ankara'daki Kocatepe Camii'nden esinlenerek inşa edildiği belirtilen bu yapıyı Erbil'li hayırsever Türkmen işadamı Hacı Celil Hayat yaptırmış. Türkmenler bunun bölgenin en b üyük camisi olduğunu söylüyorlar. Kısacası Türkler tarih boyunca olduğu gibi, bugün de Erbil'de iz bırakmaya devam ediyorlar. Türk eserleri ve Türk şirketleri Yerli kaynaklara göre Yerel Kürdistan Yönetimi'ne başvurmuş olan 600'dan fazla Türk şirketi bulunuyor. Bunlardan en az 200'ünün çalışma izni almış. Büyük bölümü Erbil ve Süleymaniye'de iş yapan Türk şirketleri arasında OYAK (kendi ismiyle değil taşeron şirketler aracılığı ile çalıştığı söyleniyor), Tepe, Arçelik, Vestel, İstikbal, Ülker gibi Türkiye'nin dev isimleri sıralanıyor. Bu arada Türkiye'den bölgeye ihracatın 2 milyar dolara çıktığı, Türk şirketlerinin üstlendikleri taahhüt işlerinin de 1 milyar dolar çıvarında olduğu belirtiliyor. Türk işadamlarının bölgeye dönük ilgisinin ise her gün arttığı bildiriliyor. Nitekim bizi İstanbul'dan Erbil'e getiren uçağın tıklım tıklım dolu olması da bunu gösteriyordu Türk şirketleri imar ediyor Molla Mustafa Barzani'nin Bağdat ile işbirliği sonucunda tarihte en az Kerkük kadar bir Türkmen kimliğine sahip olan Erbil, 1960'lardan sonra bu özelliğini kaybetmeye başlamış. Hâlâ önemli bir Türkmen varlığına sahip olmasına rağmen şehrin "Kürtleştiği" ortada. O kadar ki, Erbil sevdalısı olan ve şehirdeki Türkmen kültürünü yaşatma mücadelesine katkıda bulunmaya devam eden İhsan Doğramacı'nın bu konuda hüzünlü ama umutlu bir şiiri bile var. Doğramacı'nın hüzünlü şiiri Gidin dostlar gidin, doğduğum yere, Erbil Kalesi 'nde mor sümbül vardır. Kunyan'ın içinde akar bir dere Dere kenarında sarı gül vardır.Erbil mektebinde geçti günlerim, Orada yeşerdi milli hislerim, O demleri anıp şimdi inlerim, "İçimde oralı bir bülbül vardır."Şimdi kalan tek şey mezar taşları;Umutsuz ninelerin gözyaşları; Meyus dedelerin çatık kaşları; O yangın yerinde soğuk kül vardır.Umudunu kesme, gerek yok yasa; Sindirilmiş Erbil tekrar uyansa,Erbil dilinde mektepler açılsa Destek olacak bir gönül vardır.Hey İhsan kederin başından aşkın,"Bitip tükenmeyen elem-i aşkın,"Aynaya baktıkça olursun şaşkın,Karşında bir mahzun, bir melül vardır. Erbil Hasreti YARIN: Şii Türkmenlerin durumu