‘Yağ genetiği testi’ ile obezite tedavisi

Türkiye’de obezite ve istemsiz kilo artışı problemine yönelik, “yağ genetiği” dönemi başladı. Türkiye’de ilk kez Ankara’da uygulanan genetik testle insanda kilo almaya sebep olan 25 genetik varyasyon tespit edildi. Buna göre genetik değişimlerin bazılarının metabolizmayı yavaşlatırken, bazılarının yağ dokusu içinde yağın parçalanmasını engellediği, bazılarının ise gen bölgesinde enzimlerin yapılmasını engelleyerek yağlanmaya yol açtığı belirlendi.

Yöntemi ilk kez uygulayan İmmünoloji Uzmanı Dr. Buğra Buyrukçu, “(Ben diyet yapıyorum ama yine de kilo veremiyorum, su içsem yarıyor) diyenler üzerinde yapılan araştırmalar sonrası gördük ki bazı genetik değişimler, mutasyonlar bu durumda rol oynuyor. Bu genetik değişimler, biz yaşarken ortaya çıktığı gibi aileden de aktarılabiliyor. Bu değişimler sonucunda mesela hiç kalorisi olmadığı halde salatanın bile bazı kişilerde çok ciddi bir kilo artırıcı etki yaptığını artık tespit edebiliyoruz. Böylece hedefe yönelik tedavi planıyla hem kişinin kilo almasının önüne geçiyoruz hem de obeziteyi tedavi edebiliyoruz” dedi.

Farklı nedenleri var

Buyrukçu, “Yapılan bilimsel çalışmalar gösterdi ki, 25’e yakın genetik varyasyon, kişinin kilo almasında birebir etkili. Bu genetik değişimlerin bazıları metabolik hızı yavaşlatabiliyor, bazıları yağ dokusunun içindeki yağın parçalanmasını engelleyebiliyor, bazıları ise bir enzimin veya bir vitaminin yapılmasını engelleyebiliyor ve yağlanmaya yol açıyor. Genetik değişikliklerin bir çok nedeni var. Radyasyon, kimyasal ajanlar bunda etkili; bazen de kendi kendine hücreler bölünme sırasında değişikliğe uğrayabiliyor. Bu nedenle kolay kilo alıyoruz, aldığımızı çabucak veremiyoruz ve bazı besinlere karşı daha dirençli olabiliyoruz” diye konuştu. Yağ genetiği testinin özellikle ailede kilo geçmişi olan, diyete rağmen kilo veremeyen kişilerde yapıldığını söyleyen Buyrukçu, şunları kaydetti:

Kan testi ile tarama

“Kan testi ile tarama yapıyoruz; daha sonra yurtdışında özel merkezlere gönderiyoruz. 25 ayrı genetik testini değerlendiriyoruz. Aslında 41 ayrı panel bakılıyor ama bilimsel olarak ispatlanmış 25 ayrı genetik değişim söz konusu. Genetik değişikliklere müdahale etmemiz, genleri tedavi etmemiz şu anda mümkün değil, o zaman bu genetik değişikliğin yarattığı sorunu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Sonuçlara göre değerlendirme yapıyoruz, nerede sorun var? Örneğin bu kişinin metabolizmasını yavaşlatacak bir genetik değişiklik söz konusu ise metabolizmayı canlandırmaya çalışıyoruz. Veya yağ metabolizma enzimi mutasyona uğramışsa kişinin yağ metabolizmasını hızlandıracak bitkisel ajanlar veriyoruz. Veya kişide gelen her besin kilo yapmaya endekslenmişse o zaman biz bu kişinin aldığı besini düzenliyoruz. Bir besine karşı intolerans gelişmişse, vücut besinin içindeki omegayı, yağ enzimlerini kullanamıyor ise buna yönelik olarak beslenme stratejisi belirliyoruz ve kişinin kilo vermesini sağlayabiliyoruz.”

Artık kimse ‘40 yaşından sonra kilo aldım’ demeyecek

Orta yaş üzerindeki kişilerin, “artık kilo vermelerinin” zor hale geldiği yönündeki algının da bu yeni yöntemle yıkıldığını söyleyen Buyrukçu, “Belirli bir yaştan sonra niye kilo alıyoruz? Çünkü genetik değişimlerle karşılaşıyoruz. ‘40 yaşından sonra çok kilo aldım’ deniyor ya, işte biz bunun nedenini buluyoruz. Bunu sadece yaşam tarzını değiştirerek değil, beslenmesini değiştirerek, bazı fitoterapik ürünler kullanarak bir yaşam modeli ortaya çıkarıyoruz” ifadesini kullandı. Buyrukçu, yıllardır kilo problemi yaşayan ebeveynlerin, çocuklarının da kendileri gibi kilolu olmaması için, çocuklarına 9-11 yaşlarında bu testi yaptırmalarının obezitenin önüne geçmek için ideal bir yöntem olduğunu da bildirdi.