Gündem Yağlı beslenenin kanser riski var

Yağlı beslenenin kanser riski var

28.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bağırsak kanserine yönelik çalışmalarıyla büyük yankı yaratan Doç. Dr. Ömer Yılmaz, ‘Yağlı beslenirseniz, şişmanlayarak çoğalttığınız kök hücreler mutasyona uğruyor ve kansere yakalanma ihtimalini tetikliyor’ dedi

Yağlı beslenenin kanser riski var

‘Dünyayı Değiştirecek 37 Bilim Adamı’ arasında gösterilen ve aslen Diyarbakır Çermikli olan Doç. Dr. Ömer Yılmaz, Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar gibi Türkiye’nin adını yurt dışında başarıyla duyuran bilim insanlarından biri...

Haberin Devamı

Öyle ki, ABD’nin Boston kentinde Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) adını taşıyan bir laboratuvarı dahi var. MIT’te ‘Yılmaz Laboratuvarı’nı kuran Doç. Dr. Ömer Yılmaz, insandaki bağırsak kanserini ilk defa farelerin bağırsaklarına aşılayarak bağırsak kanserinin tedavisine katkı sağlayacak bir araştırmaya imza attı.

Bağırsak kanseriyle beslenme arasındaki kök hücre ilişkisini inceleyen ve “Kanserde beslenmenin etkisi büyük” diyen Yılmaz, sorularımızı yanıtladı.

‘Genetik kadar etkili’

Bağırsak kanseri Türkiye’de neden bu kadar yaygın?

Bağırsak kanseri hem erkek hem kadınlar için en ciddi ve riskli 3. kanser çeşidi. Sadece Türkiye’de değil son 70 yıl içinde dünyada bağırsak kanseri çok arttı. Örneğin 1950’lerde Japonya’da bağırsak kanseri çok düşüktü. Oradan ABD’ye göç edenler beslenme kültündeki değişikliğin etkisiyle bugün ABD’liler kadar bağırsak kanserine yakalanıyor. Buradan anlıyoruz ki çevrenin ve beslenmenin bağırsak kanserinin yaygınlaşmasında genetik kadar etkisi var. Kontrol edemediğimiz genlere karşılık; yönetebildiğimiz bir beslenme kültürü kanseri önleme için bize imkân tanıyor.

Haberin Devamı

‘Yolu açılacak’

Fare deneylerinde elde ettiğiniz son veriler neler?

Fare ve insan tabii çok farklı ama DNA’larımızın yüzde 95’i aynı. Deney hayvanlarını hem temel keşiflerde hem de insan bağırsak kanserini modellemede kullanıyoruz. Örneğin hastanın tümörünü fare bağırsağına yerleştiriyoruz. Yayılma mekanizmasını görmemiz sağlıyor. Aynı insandaki gibi hem bağırsakta büyüyor hem de karaciğere yayılıyor. Yayılma mekanizmasını öğrenmemiz dağılan kanseri yakalama açısından önemli. Çünkü insanlar yakalandıkları ilk kanser çeşidinden ölmüyor. Çünkü hemen müdahale ediliyor ancak zamanla mutasyona uğrayan ve vücudun başka bir yerine sıçrayarak yayılan kanser öldürücü oluyor. Bu durumda yayılan kanseri erken öğrenmek ona da müdahale etmeyi ve kurtulmayı sağlıyor. Mekanizma daha da önemlisi kanserin yayılmasını önlemek için geliştirilen ilaçların test edilmesine olanak sağlarken yakın zamanda tedavi edici ilaçların bulunmasının yolu açılacak. Hastaya ilaç vermeden önce bu ilaçların farede denene bilme imkânı doğdu. Böylece ilacın doğru olup olmadığını anlayarak hastayı ilaçların yan etkisinden korum şansımız var.

Haberin Devamı

‘Sağlıklı beslenmek çok önemli’

Kanserin çaresi sizce gerçekten bulunacak mı?

Yüzlerce çeşit kanser var. Hepsine kesin çözüm bulmak kolay değil. Ancak bazı çeşitleri zaten kesin çözüme ulaşmış durumda. Örneğin çocuk lösemisinde hastaların yüzde 90 civarı komple kurtuluyor. Ayrıca kanseri önlemek için biz de elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü kanserin yaklaşık yüzde 50’sinin nedeni genetik, yüzde 50’si ise yaşamdan çevreden etkili. Bunun için sağlıklı beslenmek ve düzenli yaşam çok önemli. Şişmanlık birçok kanser çeşidine yakalanma ihtimalini artırıyor. Örneğin; bağırsakta birçok dokuda bulunan kök hücre zaten kansere dönüşen hücre çeşididir. Şayet siz yağlı beslenirseniz, şişmanlayarak çoğalttığınız kök hücreler mutasyona uğruyor ve kansere yakalanma ihtimalini tetikliyor.

Haberin Devamı

‘Kişiye özgü tedavi lazım’

Hastaya özgü tedaviler nasıl uygulanmalı?

Bunun temelinde moleküler patoloji ve onkoloji yatıyor. Şu an birçok tedavi, kanser çeşidine göre yürütülüyor. Örneğin kişi bağırsak kanseriyse tek bir tedavi tarzı var, hastaya o veriliyor. Ancak tüm karaciğer kanser hastalarında aynı mutasyon gelişmiyor. Bu nedenle bu tedavi bazı hastalarda işe yararken bazılarında yaramıyor. Bu durumda DNA sekanslama yöntemi önem arz ediyor. Şayet kansere yol açan mutasyonlar, yeni nesil DNA sekanslama yöntemleri ile öğrenilirse, mutasyonun çeşidine göre ilaç veriliyor. Bu nedenle kişiye özgü tedavi yapmak gerek. DNA sekanslama ucuz değil. Bizim yöntemle, yan etkileri bulunan ilaçları vermekten de kaçınabileceğiz. Kanserde kişiye özgü doğru tedavi verilmesine de olanak sağlanacak.

‘Umudu kaybetmemeli’

Yılmaz’ın Türkiye’de kanser tedavisi gören hastalara önerisi şöyle: “Hekim ile güven ilişkisi çok önemli. Teşhisi koyacak iyi bir patoloğa sahip olmalı. Çünkü teşhis yanlış olursa tedavi de yanlış olacak. Daha sonrasında hem kendisi, hem ailesi ile ilişkide olacağı onkoloğuna inanmalı. Umudunu kaybetmeden, psikolojisini sağlam tutarak moralle bu süreci atlatmalı. Ayrıca unutulmamalı, bilimsel olarak açıklayamadığımız bazı haller oluyor bizim de mucize dediğimiz. Bu umudu kaybetmemek lazım.”