Gündem Yargıtay Başkanı Cirit'ten son dakika Rahip Brunson açıklaması

Yargıtay Başkanı Cirit'ten son dakika Rahip Brunson açıklaması

03.09.2018 - 11:31 | Son Güncellenme:

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Bir yabancı devlet  vatandaşının tutuklanması ve yargılanmasına ilişkin kararları verecek tek ve  mutlak güç, yargı yetkisini Türk milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız  mahkemelerdir." dedi.

Yargıtay Başkanı Ciritten son dakika Rahip Brunson açıklaması

Cirit, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen adli yıl açılış töreninde konuştu.

Haberin Devamı

Konuşmasında kamu yönetiminde liyakatin önemini vurgulayan Cirit, liyakat kavramına öneminden dolayı hadislerde de yer verildiğini aktardı ve Hazreti Peygamber'in, "Kıyamet ne zaman kopacak?" sorusu üzerine "İş ehil olmayana verildi mi kıyameti bekle dur" buyurduğunu anlattı.

Bilginin yerini cehaletin alması ve cehaletin yaygınlaşması halinde gerçekler ters yüz olacağından toplumların felaketin eşiğine gelmesinin kaçınılmaz olacağına dikkati çeken Cirit, "Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının en büyük sebeplerinden birisi liyakat sisteminin bozulmasıdır. Liyakat sistemi işlemeyince adama göre iş, rüşvet ve iltimaslar artmıştır. Memurlar yetkilerini kötüye kullanarak, halka zulmetme noktasına kadar gelmiştir." diye konuştu.

Haberin Devamı

Başkan Cirit, ehliyet ve liyakate dikkat edildiğinde 21. yüzyılın Türk yüzyılı olacağını söyledi.

Bu kapsamda yargılama süreçlerinin büyük bir özen ve titizlikle yürütülmesi gerektiğini belirten Cirit, "Dikkatsizce ve kötü hazırlanan iddianameler, kararlar, dosyalar ya da çalışmalar, bir yandan yargılama sürecini geciktirmekte, tarafların zarar görmesine yol açmaktadır. Bu sebeple, hakim, cumhuriyet savcısı ve yargı personeli seçiminde, yükselmesinde ve nakillerinde objektif kriterler belirlenerek liyakat ilkesine uygun davranılması büyük önem taşımaktadır." diye konuştu.

"Ana tema adalet"

Liyakat ilkesi ve hesap verebilirlik arasında çok sıkı bir bağlantı bulunduğuna işaret eden Cirit, kamu görevlilerinin bir göreve atandıklarında o pozisyonun gerektirdiği iş ve görevleri en iyi şekilde yapıp yerine getirmeyi taahhüt etmiş sayılacaklarını ve üstlendikleri emanetin gereklerini yerine getirip getirmemekle ilgili hesap verme sorumluluğunun altına gireceklerini kaydetti.

Tarih boyunca, adil olmayı başarabilen ve güçlü adalet sistemi kuran devletlerin uzun ömürlü olması ve yüzyıllarca varlıklarını sürdürebilmelerinin tesadüf olmadığının altını çizen Cirit, bu sebeple Yargıtayın 150. kuruluş yıldönümü etkinliklerinin ana temasının "adalet" olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

Hukuk devleti, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin amacına uygun şekilde hayata geçirilebilmesi için erdemli hukukçulara ihtiyaç duyulduğunu anlatan Cirit, "Kötü kanun yoktur, kötü hakim vardır" sözünün, hakimlik mesleğinin adaletin sağlanmasında ne kadar önemli olduğunu vurguladığını ifade etti.

Cirit, "Adil, bağımsız, tarafsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçu nesiller yetiştirmemiz gerekir." dedi.

Yakın geçmişte yaşanan terör örgütü FETÖ/PDY gerçeğinin, yargının ve yüksek mahkemelerin, topluma karşı şeffaf ve hesap verebilir şekilde yapılandırılmasının ne kadar önemli olduğunu da gösterdiğini ifade eden Cirit, yargı etiği, şeffaflık ve topluma karşı hesap verebilirlik ilkelerinin hukuk devletinin ve demokrasinin temel ilkeleri olduğunu kaydetti.

Haberin Devamı

Yargıtayın yargı etiği ile yargı etiği ilkelerini yaygınlaştırma çalışmalarını da anlatan Cirit, yargıda şeffaflığın önemini vurguladı.

Halkın Yargıtaya duyduğu güvenin, Türkiye'deki adalet sistemine duyulan güvenden bağımsız algılanmadığına işaret eden Cirit, Yargıtayın ülkenin adalet politikasına kayıtsız kalmasının düşünülemeyeceğini söyledi.

Hukukun üstünlüğüne ulaşmak için insanlığın çok ağır bedeller ödediğini belirten Cirit, şöyle devam etti:

"Yaşama hakkı, özel yaşam ve aile hayatının korunması, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, mülkiyet gibi haklara yönelik ihlaller, klasik yöntemlerden farklı şekillerde gerçekleşebilmektedir. Bu noktada, hukuk sisteminin ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeleri daha yakın ve hızlı bir şekilde takip etmesi, özgürlükler üzerindeki baskıları ortadan kaldıracak formüller üreterek bireylerin hukuki güvenliklerini sağlaması, hürriyet alanlarını koruması gerekir.

Hukuk, kurallardan ibaret değildir. Hukuk, adalet ve erdem ilkelerine dayalı bir değerler sistemi olup bu değerler üzerine inşa edilmelidir."

Haberin Devamı

"Çok güçlü bir meşruiyete sahip"

Türkiye Cumhuriyeti'nin, demokratik, laik, insan haklarına saygılı ve millet egemenliğine dayalı bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Cirit, Anayasa'nın ilgili hükümlerinin demokratik, insan haklarına saygılı ve hukuk devleti ilkesine bağlı tüm çağdaş hukuk sistemlerinde yer aldığı gibi uluslararası hukuk bakımından da çok güçlü bir meşruiyete sahip olduğunu ifade etti.

Türk milleti adına kullanılan asli, hukuki ve mutlak egemenliğin, devletin içinde veya dışında herhangi bir kudrete ya da otoriteye bırakılmasının, egemenliğin sonu olacağını, Türk yargısının bunun bilincinde olduğunu belirten Cirit, şunları kaydetti:

"Yapılan açıklamalar çerçevesinde bir yabancı devlet vatandaşının tutuklanması ve yargılanmasına ilişkin kararları verecek tek ve mutlak güç, yargı yetkisini Türk milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ideallerini yaşatma ve yüceltme iddiasını taşıyan yabancı devletlerin de öncelikle uluslararası hukukça korunan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenliğine saygı duyması gerekir. Çağdaş demokrasilerin ve devletler hukukunun en temel ilkelerinden biri olan bu gerçeğin kaba güç kullanılarak ters yüz edilmeye çalışılması, insan haklarının güçlenmesine değil, zayıflamasına neden olur."

İSTANBUL ADALET SARAYI'NDA ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİ
ÇAĞLAYAN'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'nda yeni adli yılın açılış töreni yapıldı. Törende konuşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan,15 Temmuz darbe girişimine ilişkin 41 kamu davası açıldığı belirterek, "Açılan bu kamu davalarından 34'ü yetkili ağır ceza mahkemelerimiz tarafından karar bağlanmış, çoğunluğu üst rütbeli 789 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve diğer hürriyeti bağlayıcı cezalara çarptırılmışlardır" dedi. Adalet Sarayı'nın atrium alanında düzenlenen törene, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, İstanbul Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Ayhan Ayan, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın babası Hakkı Kiraz ile hakimler, savcılar ve adliye çalışanları katıldı.

VALİ ŞAHİN: GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMAMIZ GEREKEN KURUMLARIN EN BAŞINDA ADALET MEKANİZMASI VE MÜESSESESİ GELİYOR

Törenin açılış konuşmasını İstanbul Valisi Vasip Şahin yaptı. Adaletin klasik tanımıyla her şeyi yerli yerine koymak olduğunu söyleyen Vali Şahin, "Bir başka tanımda da herkese hak ettiğiyle muamele etmektir. Yani adalet eşit davranmak değildir. Adalet hak ettiği şekilde insanlara, muhataplara muamele etmektir ki; haklıya hakkını vermek haksıza da haksız olduğunu bildirmek, suçluya cezasını vermek, suçsuzun ya da mağdurun hakkını korumak, adaletin temel ilkelerinden, prensiplerindendir" dedi. İstanbul Valiliği olarak adliye ile çok yakın işbirliği içinde olduklarını söyleyen Vali Şahin, "Adaletin tahakkuku noktasında idarenin üzerine düşenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bir ülkede insanlar hakkettiği muameleyi göremediğinden şikayet etmeye başlamışsa burada sıkıntı, çözülme ve bozulma başlamıştır. Dolayısı ile gözümüz gibi bakmamız gereken kurumların en başında adalet mekanizması ve müessesesi geliyor" diye konuştu.

'789 SANIK AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET, MÜEBBET VE HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALARA ÇARPTIRILMIŞLARDIR'

Törende konuşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, "2018 - 2019 adli yılının ülkemize ve milletimize adalet ve toplumsal barışı getirmesi temennisiyle açıyorum" dedi. 15 Temmuz darbe girişimi ile Anayasal düzenin hedef alındığını söyleyen Başsavcı Fidan, "Türkiye Cumhuriyet devletinin Anayasal düzeninin, siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün hedef alındığı 15 Temmuz darbe girişimi ve işgal girişimi nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımız nezdinde terör yargılamaları ile yetkili ağır ceza mahkemelerinde 41 kamu davası açılmıştır. Açılan bu kamu davalarından 34'ü yetkili ağır ceza mahkemelerimiz tarafından karar bağlanmış, çoğunluğu üst rütbeli 789 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve diğer hürriyeti bağlayıcı cezalara çarptırılmışlardır. Darbe girişimine katıldığı tespit edilen SAT Komutanlığı, İl Jandarma Komutanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Havacılık ve Hava Harp Okulu mensubu sanıklar ile Atatürk Havaalanı işgali girişimine katılan sanıklar hakkında açılan kamu davalarının yargılamaları yetkili ağır ceza mahkemelerinde devam etmektedir. Bununla birlikte Cumhuriyet Başsavcılığımız nezdinde kurulu Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görevli Cumhuriyet Savcılarımız tarafından çok sayıda şüpheli hakkında soruşturma ayrıca devam ettirilmektedir" dedi. Başsavcı Fidan konuşmasını şöyle bitirdi: "Millet olarak son dönemde yaşadığımız acı tecrübeler ve zorlu süreçler açıkça göstermiştir ki, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Anayasası'na ve yasalarına yetki ve sorumluluğu kanunlar tarafından belirlenmiş resmi hiyerarşisine bağlılık her türlü bağlılığın ve sadakatin üstündedir. Hakim ve Cumhuriyet Savcıları yargısal anlamda hiçbir hiyerarşi ilişkisi içerisinde değildir ve olmamalıdır. Karar sürecinde yasaların yanında kendilerini bağlayan asli hür ve tertemiz vicdanlarıdır." Yüksel KOÇ / İstanbul (DHA)