Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İşsiz olanlarla birlikte yüz binlerce öğretmenimiz, doktoralı hocamız, doçentimiz, profesörümüz var. Ama ne hikmetse, yanlışsız bir sınav yapamıyoruz.
Liselere giriş sınavı TEOG’da dün iki soru daha iptal edildi.
Komik yanı, itiraz edilen ya da en çok tartışılan sorular değil, iptal olasılığı en düşük olan sorular iptal edildi.
Yanlış ve komiklik yarışında bu kadarla kalınsa iyi ama MEB bu konuda sınır tanımıyor!
Önce yanlış soruları yani iptal edilen soruları, tüm öğrenciler doğru yapmış gibi kabul etti, sonra da başta karne ve giriş puanları olmak üzere, tüm puanları değiştirdi.
Bu arada, yargı süreci devam ediyor.
Her an yeni iptaller gelebilir ve puanlar sil baştan bir kez daha yeniden hesaplanabilir.
Ama en komiği ne biliyor musunuz?
Yanlış sorular doğru kabul edilip herkese puan veriliyor ve ardından da bakın gördünüz mü, başarı çıtamız yükseldi, geçen yıl ortalama şuydu, şimdi buna çıkıldı diye hava atılıyor ya, işte o anda kopup gidiyorum.
Sabah akşam dizi, şov, gelin kaynana programları izleterek dünyadan bihaber toplum yarattık ama bu kadar da değil.
Yanlışları doğru sayıp, sonra da eğitimde kalite yükseldi diye hava atmanın literatürde adı ne, bilmiyorum ama bunu hak etmiyoruz!..
Koca koca kurumların, üstelik gençlerin ve ülkemizin geleceğine yön veren kurumların, işlerini biraz daha ciddiye alma zamanı geldi de geçiyor.
Onların yaptıkları hatanın onda birini öğrenci yaptığında, hayatları altüst oluyor ama nedense yıllardır doğru bir soru dahi hazırlayamayanların sürekli daha üst makamlara tırmanmalarını anlamak mümkün değil!..
MEB’in soru iptalini ve ona bağlı tüm gelişmeleri yargının üzerine yıkmasının mantığını çözene de aşk olsun...
Umarız, bugün ve yarın yapılacak LYS’lerde, yeni yanlış sorularla karşılaşmayız.
Bu kadar eziyet ve aşağılanma yeter!..
Güney Kore farkı!
Bir haftalığına Güney Kore’ye uçuyorum.
Eminim ki oralarda görüp, öğreneceğimiz çok ilginç tespitler olacak.
Güney Kore deyince, ülkemizin neresine giderseniz gidin, akla hemen acıları hatırlatan ama saygı dolu bir ülke gelir.
Kore gazilerimiz vardı. Hâlâ hayatta olan var mı bilmiyorum. Onların anlattıklarından aklımda kalan, ölmeye değecek kadar dost bir ülke olduğuydu...
O günler artık çok gerilerde kaldı. Şimdi Kore yani Güney Kore denildiğinde akla ilk gelen, daha önce Japonlar için de duyulan teknolojik üstünlük, çalışkanlık, saygı ve en önemlisi de başarı kavramları...
Dünyaya damgasını vuran o kadar çok başarı hikâyeleri var ki, bunları yerinde görmek, benim için memnuniyet verici olacak, yeni ufuklar açacak.
Güney Kore’deki eğitim, AR-GE ve motivasyon üzerine o kadar çok şeyler duyduk ve okuduk ki ne, ne kadar doğru, ne, ne kadar abartılı ya da eksik yerinde göreceğiz.
Eğitimde müthiş bir yarışın olduğu söyleniyor. Özel sektörde yıllık izin 6 gün diyen var. Başarı onlar için her şey diyenler de çok.
Gördüklerimi, duyduklarımı mı, hemen her gün sizlerle paylaşacağım...
Sizlerin de Güney Kore hakkında paylaşmak ya da öğrenmek istedikleriniz varsa, yazarsanız sevinirim.
Özetin özeti: Eğitimde onlar ne yaptı, biz ne yapamadık ya da olaylara biz nereden bakıyoruz, onlar nereden bakıyor sorularına da bir ölçüde cevaplar bulmaya çalışacağım bir gezi olacak...