Gündem Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal'ın ifadeleri ortaya çıktı

Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal'ın ifadeleri ortaya çıktı

27.07.2016 - 18:46 | Son Güncellenme:

Hava Kuvvetleri komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın 15 temmuz gecesine ilişkin savcılık ifadeleri ortaya çıktı! 15 Temmuz darbesi girişiminin engellenmesinde, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın Ankara'daki harekat merkezini Eskişehir'e almasının etkili olduğu belirlendi.

Hava Kuvvetleri Komutanı Ünalın ifadeleri ortaya çıktı

Ünal, ifadesinde, "Ankara'daki Hava Kuvvetleri Harekat merkezi yasadışı kişilerin elindedir. Buradan verilen emir hiçbir şekilde yerine getirilmeyecektir. Bütün emirler Eskişehir hava harekat merkezinden benim adına yayımlanacaktır. Ben emir vermediğim sürece hiçbir uçakta uçmayacaktır şeklinde emir verdim. Bu mesaj bütün birliklere hemen yayınlandı. Böylece Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi yetkilerinin Eskişehir Hava Harekat Merkezi'nde olduğunu ilettim. Tüm bu olaylarda Eskişehir'de aldığımız tedbirin ne kadar etkili olduğunu öğrendim" dedi.

Haberin Devamı

Ünal, ifadesinde, 15 Temmuz günü Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in kızıyla emekli Hava Tuğgeneral'in oğlunun nikah töreni için İstanbul Deniz Kulubü'nde olduğunu söyledi. Düğünde 22 civarında havacı general de olduğunu kaydeden Ünal, 21.30 sıralarında eşinden telefon aldığını, Genelkurmay'da görevli Hava Korgeneral Fikret Erbilgin'in gözaltına alındığını söylediğini anlattı. Ankara'da yerine vekil bıraktığı Tümgeneral Cevat Yazgılı'yı aradığını, Yazgılı'nın "Ben de bilmiyorum ancak şu anda Ankara üzerinde jetler geziyor" dediğini belirten Ünal, "Harekat merkezine giderek duruma hemen el koymasını istedim" dedi.

Görevi ben verdim, mecburdum dedi

Haberin Devamı

Akıncı üs komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim'e telefon açtığını belirten Ünal, "Görevi ben verdim, mecburdum dedi. Bende 'böyle bir mecburiyet yok, havaya uçak kalkmayacağına dair emir size verildi' dedim. Bana 'durum bildiğiniz gibi değil, benimde canım tehlikede sizinde canınız tehlike' dedi. Bu konuşmadan önce darbeciler tehdit etmiştir diye düşünmüştüm ancak daha sonra bu işin içerisinde kendisinin de olduğunu anladım. Bana 'yanımdakiler konuşmamızın sonlandırılmasını istiyorlar' dedi ve telefonu kapattı" dedi.

Akın Öztürk bana dönüş yapmadı

Evrim'e bir daha ulaşamadığını, Ankara'da torunlarının yanında olan Akın Öztürk'ü aradığını ancak ona da uzun süre ulaşamadığını anlatan Ünal, Korgeneral Şanver'den Öztürk'e ulaşmasını istediğini söyledi. Şanver'in ulaştığı Öztürk'ü telefona verdiğini belirten Ünal, "Ankara'da uçak uçuruyorlar, ne oluyor oralarda, senin emirlerin hilafına darbe mi yapıyorlar diye sordum. Bana 'ben sadece gece uçuşu olduğunu zannediyorum, ben bir araştırayım' dedi. Bende kendisine gece uçuşu değil Ankara'da alçak uçuşlar olduğunu söyledim. Bundan sonra Akın öztürk bana hiçbir şekilde dönüş yapmadı" dedi.

Emrime rağmen Diyarbakır'dan uçaklar kalktı

Düğündeki üs komutanlarıyla toplantı yaparak, herkesin kendi üssünü arayarak hiçbir uçuş olmadığını ve olmaması gerektiğini teyit etmesi için emir verdiğini anlatan Ünal, 6 adet uçağın Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanlığında uçuşa hazır beklediğini, bu üssün kurmay albayına emir verilmesine karşın uçakların emri dinlemeyerek kalktığı bilgisinin geldiğini söyledi. Diyarbakır kulesinin çağrılarına pilotların cevap vermediğini kaydeden Ünal, bunun üzerine Eskişehir Hava Harekat Merkezi Nöbetçi Tuğgeneral Recep Ünal'a ulaşarak, tüm radarlar üzerinden çağrılar yaparak, tanker uçakların ve jetlerin kendi üslerine geri dönmesi emrini verdiğini söyledi. Ünal, ancak kulenin bu çağrılarına da yanıt verilmediğini kaydetti.

Haberin Devamı

Harekat merkezinin kapısı kilitlenmiş

Ankara harekat merkezinin de çağrılarına cevap vermediğini belirten Ünal, duruma el koyması için gönderdiği Cevat Yazgılı'nın cep telefonuna el konulduğunu, harekat merkezinin kapılarının içeriden kilitlendiğini, içerideki Tuğgeneral Sami Özatak, Tuğgeneral Kemal Mutlum ve Kurmay Albay Devrim Orhan'ın emirler yağdırarak darbeyi destekleyici emirler verdiğini tespit ettiğini anlattı. Harekat merkezinin en kısa sürede ele geçirilmesi emrini verdiğini belirten Ünal, Yazgılı'nın derdest edilerek, eline kelepçe taktıklarını öğrendiğini söyledi. Ünal, "Bu bilgilerin hepsini bana Cevat Yazgılı aktardı" dedi. Hava Kuvvetleri MEBS Başkanlığı'ndan harekat merkezini köreltmeleri, elektrik, bilgisayar sistemi, telefonların kesilmesi talimatını verdiğini anlatan Ünal, "Bu emrimi yerine getirdiler, içeridekilerle hiçbir şekilde temas kuramadıklarını söylediler" dedi.

Haberin Devamı

Harekat merkezini Eskişehir'e aldım

Ünal, Eskişehir'deki Hava Harekat Merkezine telefonla bütün birliklere yayımlanmak üzere, "Ankara'daki Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi yasadışı kişilerin elindedir, buradan verilen emir yerine hiçbir şeklide yerine getirilmeyecektir, bütün, emirler Eskişehir Hava Harekat Merkezinden benim adıma yayınlanacaktır, ben emir vermediğim sürece hiçbir uçakta uçmayacaktır şeklinde emir verdim. Bu mesaj bütün birliklere hemen yayınlandı. Böylece Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi yetkilerinin Eskişehir Hava Harekat Merkezinde olduğunu ilettim" dedi.

Haberin Devamı

Duvara, cama ateş ettiler

Düğünde bulunan 17 generalle durum değerlendirmesi yaparken, 23.30 sıralarında eli silahlı, tam kamuflajlı Ankara'da bıraktığı korumalarının kapıya gelerek "Sizin güvenliğinizi sağlamaya geldik komutanım" dediklerini belirten Ünal, şöyle dedi:

"Size böyle bir emir vermedim, kimden emir alıyorsunuz diye sordum. Bilmiyoruz komutanım dediler. Bizi rahat bırakın, uzak durun dedim. Tümgeneral İsmail Güneykaya eşini görmek için dışarıya çıkmaya teşebbüs edince engel olmak istediler. Israr edince duvara cama doğru ateş ettiler. Yere ateş etmediler. Tekrar sakin olmaları emrini verdim, duruldular. Ancak yeni heyetin gelmesini beklediklerini anladım. Saat 24.00'e yaklaşırken yaklaşık 10 kişi civarında tam teçhizatlı bir grup bağırarak ve tavana ateş ederek antreye geldiler. Hepsinin ellerinde plastik kelepçeler vardı. Ben herkese sakin olmalarını tembihledim. Beni ilk gelen gruba teslim ettiler ve helikoptere gitmemizi istediler. Dönüp baktığımda diğer arkadaşlarımın kelepçelenmekte olduğunu ve hatta iki tümgeneralin yere yatılarak kelepçelendiğini gördüm. Bana kelepçe takmadılar. Helikoptere gittik. Helikopter Sabiha Gökçen Havaalanına indi. Bu helikoptere sadece beni bindirdiler ve orada hazır bir CN235 CASA uçağının beklediğim gördüm ve uçağa beni silahlı darbeciler bindirdiler ve buradan direk Ankara Akıncı Üssü'ne saat 02.00 sıralarında indik. İninceye kadar helikopterden Eskişehir'deki arkadaşlarla temasa devam ettim. Eskişehir'den bana uçuşların halen devam etmekte olduğunu ve Ankara'ya hakiki mühimmat atıldığım ifade ettiler."

Senin ayarın bozulmuş

Akıncı'da 16 uçağın bombaları yüklü halde beklediğini, 30'a yakın pilotun isimlikleri sökülmüş halde beklediğini gördüğünü söyleyen Ünal, "Beni Akıncı 4. Ana Jet Üssü Harekat Komutanı Kurmay Albay Ahmet Özçetin karşıladı. Bana hoşgeldiniz komutanım dedi, ben kendisine hoşbulmadık dedim. Bana 'bozulmuş ayarları düzeltmeye çalışıyoruz' dedi. Ben de 'senin ayarın bozulmuş' dedim. Tüm konuşmamız bundan ibaret oldu" dedi. Kendisini önceden hazırlanmış içinde sadece bir tek sandalye bulunan bir odaya aldıklarını, iki kişiyi kapıya diktiklerini anlatan Ünal, Özçetin'e, "Size Allah akıl fikir versin. Allah sizi ıslah etsin. Başkada bir şey demiyorum. Seni de bir daha görmek istemiyorum" dediğini söyledi.

Akın Öztürk'ün neden derdest edilmediğini bilmiyorum

Sabaha kadar odada kaldığını belirten Ünal, 16 Temmuz günü saat 12.00 sıralarında YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk'ün odaya gelerek, Genelkurmay 2. Başkanı'nın da Akıncı'da olduğunu, kendisiyle görüştüğünü, artık olayın sonuçlanmak üzere olduğunu, darbecilerin teslim olmayı planladıklarını söylediğini anlattı. Öztürk'ün saat 15.30 sıralarında tekrar gelerek, 2. Başkan ile beraber olduğunu ve çıkabileceğini söylediğini aktaran Ünal, Öztürk'ün damadı Yarbay Hakan Karakuş'a konuşup konuşmadığını bilmediğini, ayrıca darbeyi yapanlara yaptıklarının yanlış olduğunu iletmesine karşın darbecilerin Öztürk'ü neden derdest etmediğini bilmediğini söyledi.

Yuvam 2 adlı misafirhanede kurbanlık koyun gibi bekliyorlardı

2. Başkan ile görüştükten sonra İstanbul'da beraber olduğu generallerin de Akıncı'ya getirildiğini duyduğunu belirten Ünal, "Onları bulmadan ayrılmayalım dedim. Elinde telsiz bulunan sivil bir kıyafetli bir askerden generallerin Yuvam 2 adlı eski bir misafirhanede tutulduğunu öğrendim. Odalara girdiğimizde her bir odada bir general, eli ve ayağı bağlı, gözü kapalı, neredeyse kurbanlık koyun gibi beklemekte olduğunu gördük. Kısa sürede makas ve bıçaklarla kelepçeleri ve bağları çözdük. Akın Öztürk'te kelepçeler çözülürken yanımızda bulunuyordu. Hakan Karakuş'u bu arada hiç görmedim, kendisiyle de hiç görüşmedim" dedi.

Öztürk arkamızdan Güler'le birlikte karargaha geldi

Akıncı'dan karargaha geldikten sonra arkasından Akın Öztürk ile diğer derdest edilmiş Korgeneral Haşan Küçükakyüz, Korgeneral Mehmet Şanver, Korgeneral Fikret Erbilgin, Korgeneral Atilla Gülan, Tümgeneral Mehmet Özlü, Tuğgeneral Bahri Biber, Tuğgeneral Ahmet Biçer, Tümgeneral Haluk Şahar, Tümgeneral Fethi Alpay'ın geldiğini anlatan Ünal, "Yani Akın öztürk bizim arkamızdan Hava Kuvvetleri Karargah Merkezine geldi. Akın Öztürk Akıncı üssünden firar eden diğer darbecilerle birlikte araziye doğru kaçmadı. Bizim hemen arkamızdan Hava Kuvvetleri Karargah Merkezine tahminime göre Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in arabasıyla geldi. Akşam saat 20.00 sıralarında karargahtan birlikte ayrıldık" dedi.

Eskişehir'de aldığımız tedbirin önemli olduğunu öğrendim

Ünal şunları söyledi:

"Tüm bu olaylarda Eskişehir'de aldığımız tedbirin ne kadar etkili olduğunu öğrendim. Zira sayın Başbakan ile sayın Milli Savunma Bakanının Eskişehir'deki Harekat Merkezi ile direk temas halinde Akıncı Üssündeki faaliyetlerin bastırılması konusunda plan geliştirdiklerini ve Eskişehir l. Ana Jet Üs F4 uçaklarıyla Akıncı 4. Ana Jet Üs pistlerini kapatmak için her bir pistte 3 noktadan kesecek şekilde bombaladılar ve Akıncı Üssünden uçuş faaliyetlerini kestiler. Ayrıca meydanın 3 ayrı noktasına psikolojik baskı amacıyla da bombalama yaptılar. Bunları yaparken herhangi bir personelin zaiyat olmamasına gayret gösterdiler. Daha sonra Eskişehir'deki faaliyetin ne kadar önemli olduğunu sayın Başbaşkan ve sayın Milli Savunma Bakanı orada bulunan generallerin adını vererek bahsettiler. Bu eylemleri yapan herkesten davacı ve şikayetçiyim."