‘Hissettiğim acı benim kutsalım’

23 Aralık’ta İstanbul’da konser vermeye hazırlanan İsrailli şarkıcı Yasmin Levy, Türk yaylı çalgılarının tonlarıyla flamenkoyu ve viyolonsel, piyano gibi batı müziği enstrümanlarıyla doğunun ritimlerini harmanlıyor. Türkiye’de geniş ve tutkulu bir dinleyici kitlesine sahip olan şarkıcı, konser öncesinde soruları yanıtladı.

Müzik kariyeriniz ne zaman ve nasıl başladı?

Yaklaşık 16 yıl önce Almanya’da başladı ve bir kartopu
gibi gelişti. Menajerimle tanıştıktan sonra da bir daha hiç kopmadık. Daha sonra Londra’ya taşındık ve bu süreçte ailem bana hep destek oldu.

Seyircilerinizi aşka ve melankoliye davet ediyorsunuz. Bu yoğun duygularınızla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Bu hisler beni oluşturan şeyler. Beni ben yapan şeyler. Kalbimde melankoliyi taşıyorum. Mutlu bir insanım ama büyük bir acı hissediyorum ve bunun benim için kutsal olduğunu düşünüyorum. Çünkü benim yaratacağım sanata kaynak oluyor. Melankoliden, aşktan, üzüntü ve acıdan korkmuyorum. Konserime gelen insanların da benimle aynı acıyı paylaştıklarına inanıyorum. Ben de onların içlerindeki acıyı ortaya çıkarıyorum.

Genellikle hangi ruh halindeyken şarkılarınızı yazıyorsunuz? Ya da bunları yaratmak için seçtiğiniz özel bir yeriniz var mı?

Mutlu olmadığım zamanlarda yazabiliyorum. Mutluyken yazmakta çok zorlanıyorum. Kulağa komik geliyor ama mutluyken kendimi tamamlanmış hissetmiyorum. Bu nedenle hüzünlüyken yazıyorum ve özel bir yerim de yok.

Türk sanatçılar arasında kimleri seviyorsunuz?

Birçoğunu seviyorum. Orhan Gencebay, Zeki Müren, İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy ve dahası... Onlarla büyüdüm. Daha derin hüzünlü şarkılar söylüyorlar.

Bu nedenle benim favorilerim arasındalar.

Üzerinizde etki bırakan özel bir şarkı var mı?

Bu bana “Hangi çocuğunu daha çok seviyorsun?” sorusunu sormak gibi bir şey. Onlar benim hayatım ve kalbim. Hepsi benim eserim ve çocuğum gibi. Yüzlerce kez söylesem bile bana ilkmiş gibi geliyor. Birçoğunda ağlıyorum, hepsini derinden ve eşit olarak seviyorum.

Şarkı söylemediğiniz zamanda neler yapıyorsunuz?

Bir çeşit balonun içinde yaşıyor gibiyim. Yalnız olsam da kafam çok dolu oluyor. Burada sizinle konuşurken bile kafamda müzik ve melodiler oluyor. Bu nedenle yalnız olmayı seviyorum. Arkadaşlarımla çıkıp kahve içmek bana boşa zaman geçirmek gibi geliyor. Hayal kurma, şarkı söyleme ve yazmayı tercih ediyorum. Ayrıca ailemle olabildiğince zaman geçirmeye çalışıyorum ve yemek yapmayı seviyorum.

Konserleriniz için çok fazla yer geziyorsunuz? Özellikle görmek istediğiniz bir yer var mı?

İran’a gitmeyi gerçekten çok isterim. Orada gerçekten çok iyi insanlar olduğunu düşünüyorum. Ben dünyaya şarkılarımla ve kalbimle sevgi vermek için geldim, bu nedenle yöneticiler beni ilgilendirmiyor. Fakat bir şansım olsaydı İran’a gidebilmeyi çok isterdim.

‘İçimdeki çılgın kadını çıkarıyorum’

Türk sanatçıları izliyorum ve benim gibi onların da sahnede içindeki çılgın taraflarını ortaya çıkardıklarını görebiliyorum. Böylece kendimi daha özgür hissediyorum. Öte yandan Türk seyirci de içimdeki çılgın kadını çıkarmama imkan sağlıyor.