İngilizce eğlenerek öğrenilir

NGİLİZCE öğrenmek, bazı insanlar için çok sıkıcı ve zor. Ama ben İngilizceyi okulumda oyunlar oynayarak, eğlenerek öğreniyorum. Örneğin son derste “Word Hunters: Kelime Avcıları” oyunu oynadık. İngilizce öğretmenimizin sakladığı kelimeleri arayıp, bulduk. Hem çok eğlendik hem de yeni kelimeler öğrendik. İngilizce Eğitiminde Teknoloji Kullanımı Öğretmeni Esra Erdemli, bize İngilizceyi nasıl bu kadar keyifli hale getirerek öğrettiklerini anlattı.

İngilizce öğretirken nelere dikkat ediyorsunuz?

Farklı yaşta farklı eğitim metotlarıyla gerçekleştirilen bir öğretim modelimiz var. “World Academy” programımızla İngilizce dil becerisini akademik anlamda ileri düzeye ulaştırıyoruz. Programda uluslararası ölçekte karşılığı olan Edexcel Uluslararası ilkokul müfredatını kullanılıyoruz. İlkokulda İngilizce eğitimlerimiz “Key Level“ yani anahtar seviye olarak yapılandırıldı. Bu seviyelendirme kapsamında ‘5 Yeti Bazlı’ İngilizce eğitimi veriyoruz.

Beş yeti bazlı eğitim ne demek?

Yabancı dilde iletişim kurabilmek için 5 dil yetisini eş zamanlı geliştirmek demek. Bu kapsamda sunduğumuz eğitimde yazma, okuduğunu anlama, duyduğunu anlama, sözlü anlatım ve karşılıklı konuşma şeklinde ana başlıklarımız var. Eğitim sistemimiz de bu ana başlıklar altında şekilleniyor. Öğrencilere İngilizce yazma kabiliyetlerini geliştiren haftalık performans ödevleri veriyoruz. Bu ödevleri sınıfta arkadaşlarına sunarak iletişim, sözlü anlatım ve karşılıklı konuşma yetilerinin gelişmesini sağlıyoruz. Yine sunum ya da kısa film tarzında videolar çektirerek okuduğunu anlama, aktarma yeteneklerini keşfetmelerini sağlıyoruz.

Uluslararası standartlarda eğitim için neler yapılıyor?

Oxford University Press ile “eğitimde mükemmellik” anlaşması yaptık. Oxford Quality Programında İngilizce eğitimi programı kapsamında yalnızca EGP - English for General English olarak tanımlanan akademik İngilizceye değil, sosyal yaşama ve uzmanlık alanına yönelik İngilizce programları yer alıyor. Bu kapsamda hazırlanan Oxford Street konsept saati, öğrencilerimizin hem mesleki yaşamlarında hem de sosyal yaşamlarında ihtiyaç duyacakları İngilizceyi tecrübe etmelerine olanak sağlıyor.

Sınavlara yönelik çalışmalarınız var mı?

Öğrencilerimiz ikinci sınıftan itibaren uluslararası sertifikasyonu olan bir sınava girerler. Bu sınav doğrultusunda da biz onların İngilizce dil becerilerini bizim ölçmediğimiz ve başkasının ölçüp değerlendirdiği ve sertifikalandırdığı bir süreci yaşarız. Doğa Koleji aynı zamanda Cambridge İngilizce sınavının bir değerlendirme merkezi.

Öğrencilere hangi kitapları sunuyorsunuz?

Her yıl Cambridge ve Pearson’ın yazar ve editörleri bizimle iletişime geçerler. Bir sonraki yılın İngilizce kitaplarının içerikleriyle ilgili ortak bir süreç yaşarız.

Düzenlediğiniz başka etkinlikler bulunuyor mu?

Çocukların İngilizceyi tüm hayatlarına katmalarına çok önem veriyoruz. Bireyselliğe yönelecek, kişiye özel içerik yönetimlerini ya da öğrenciye özel sınıf yönetimini kullanıyoruz. Sunum projeleri, video projeleri, oyun oynayarak öğrenme süreçlerimiz var. Bunun yanı sıra Oxford Street programımız var. Kafe formatında hazırlanan sınıflarımızda çocuklar sanki Oxford’da bir kafede oturuyor gibi sosyal yaşama adapte edilerek İngilizce öğreniyorlar.
Tüm bunların yanı sıra öğrencilerin yurtdışındaki çocuklarla iletişimi birebir iletişim kurmasını sağlayan uluslararası organizasyonlar düzenliyoruz. Yurtdışından yüzlerce öğrenci davet ediyoruz.
Öğrencilerimiz, arkadaşlarını bir hafta boyunca evlerinde misafir ediyorlar. Böylece öğrendiklerini pratiğe döküyorlar.

ABD’den eğitimde mükemmeliyet ödülü aldık

ABD’de 2 binden fazla şarkıcı ve grubun sahne aldığı uluslararası müzik festivali South by Southwest (SXSW) kapsamında gerçekleştirilen SXSWedu Konferansı’nda “Eğitimde Mükemmeliyet” ödülünü aldık.
Eğitimde yenilikçi yaklaşımları teşvik etmek amacıyla düzenlenen konferansa dünyanın önde gelen eğitim kurumları ve öğrencileri davet edildi. t-MBA öğrencileri olarak katıldığımız SXSWedu Konferansı’nda eğitim dünyasındaki son teknolojik gelişmeler, uygulamalar ve daha iyi eğitim modellerine nasıl geçilebileceği konularını tartıştık. Konferanslarda t-MBA modelimizi de okul yöneticilerine anlattık.
Yaptığımız sunum sonrasında t-MBA eğitim modelimiz konferansta “Eğitimde Mükemmeliyet” ödülüne layık görüldü. İlk kez bu ödülü alan eğitim kurumu olduk.
Tarihe geçtik
t-MBA Öğrenci Meclisleri Uluslararası İlişkiler Başkanı olarak ödülümüzü, SXSWedu program koordinatörü Sean Brown’dan aldım. Türkiye’nin başarısı nedeniyle bizleri kutlayan Sean Brown, “Ulusal ve uluslararası olarak eğitimde en büyüğünü, en iyisini ve en parlak şeyleri yapanları kutluyoruz. Bugün t-MBA programlarıyla mükemmel işler çıkaran Doğa Koleji’nden çok özel bir sistemi, grubu ve genç kızı takdir ediyoruz” dedi. Ödül töreninin ardından okulumuzun standında dünyanın önde gelen eğitimcileri, öğrenciler ve festival katılımcılarına t-MBA hakkında özel bir sunum yaptık.

Sessizliğin sesi oluyoruz!

Topluma ve ülkesine yararlı bir birey olmak için yalnızca akademik alanda değil, sosyal alanda da duyarlı olmamız gerektiğini biliyoruz. Bu anlamda çok sayıda sosyal sorumluluk projesine imza atıyoruz.
Ortaokul Öğrenci Meclislerimiz, bu dönem içerisinde işitme engeliyle ilgili farkındalık kazandırmak ve ihtiyaç sahibi kardeşlerimize cihaz temin edebilmek için “Sessizliğime Kulak Ver” isimli proje başlattı.
Proje kapsamında okullarımızda verilen seminerlerde işaret dili eğitimi alarak, kardeşlerimizle daha iyi iletişim kurma imkanını elde ediyoruz. Projemize Siemens markası da işitme cihazlarını ve bir yıllık pil ihtiyaçlarını alarak destek veriyor. Projenin detaylarını Ortaokul Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanımız Merve Kuruhasanoğlu’ndan aldık.

Projeyi anlatır mısınız?

Proje, ortaokul öğrenci meclislerinin işitme engelli kardeşleri için hazırladıkları, farkındalık yaratmayı da hedefleyen bir sosyal sorumluluk projesi. Tüm Türkiye’deki Doğa Koleji kampüslerinde yürütülüyor.

İhtiyaç sahipleri nasıl belirleniyor?

Üniversite hastanelerine başvuran çocuk hastaları, bu bölümlerin profesörleriyle birlikte belirliyoruz ve cihaz bağışını yapıyoruz.

Proje ne zaman kadar devam edecek?

Projeye mart ayı itibariyle tüm kampüslerimizde başladık, haziran ayına kadar devam edecek.

Ünlü isimlerden destek

İşitme engelliler için yürüttüğümüz projemize ünlü isimlerden de destek geldi. Proje kapsamında İstanbul’da gerçekleştirilen etkinliğimize sunucu İrfan Değirmenci katıldı.
Samsun’da gerçekleştirilen seminerimizde ise stand up gösteri yapan Atalay Demirci yer aldı. Her iki isim de etkinlikte gerçekleştirdikleri söyleşiyle projemizin dikkat çekmesine katkıda bulundu.

Pamuk: Yazmaktan başka çarem yoktu!

Yazarlıkta ilham diye bir şey olmadığını söyleyen Orhan Pamuk, roman yazmanın disiplin ve çok çalışma gerektirdiğini belirtiyor

Okulumuzun Türkçe dersi kapsamında gerçekleştirdiğimiz “Ünlülerle Röportaj” projemizde Orhan Pamuk ile görüştüm. Yazmanın kendisi için nefes almak gibi olduğunu söyleyen Orhan Pamuk ile çok keyifli bir söyleşi yaptık.

Yazar olmaya nasıl karar verdiniz?

Ben ofislerde başkalarına emir vererek, başkalarından emir alarak ya da ticaret yaparak yaşamak istemiyordum. Yalnızca sanatla uğraşmak istiyordum. 7 yaşımdan 22 yaşıma kadar ailemin de teşvikiyle ressamlıkla uğraştım. Üç yıl mimarlık eğitimi de aldım. Ancak ressam ve mimar olmayacağımı anlayarak, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümüne girdim ve roman yazmaya başladım. Başaracağıma asla inancım yoktu ama başka bir çarem de yoktu, öyle hissediyordum. Sadece roman okuyordum ve ‘ben de bunlar gibi yapabilirim’ diye düşünüyordum.

Romanlarınızı nasıl yazarsınız?

Her sabah 7’de yazıhaneme geliyorum. Terbiye edilmiş bir makine gibi yazının başına geçerim. Kendimi kurallarla terbiye ederek yazar yapmışımdır. Ancak böyle yazar olunur. Yazarlık çok disiplinli bir iştir.

Yazarken hiç ilhamınızı kaybettiğiniz oluyor mu?

Yazarlıkta ilham diye bir şey yoktur. Yazarlık disiplin ve çok çalışma gerektiren bir iştir. Küçük bir odada hayal gücünüzü işleterek yaşamayı göze alabiliyorsanız bu serüvene girişebilirsiniz. Yazarken bazen takılabiliyorum, o zaman da önceki gün yazdıklarımı okuyorum. Bu beni romanımın havasına sokar, iyi mi kötü mü olduğuna hemen karar veririm. Elimi korkak alıştırmamışımdır, yırtmak en büyük eleştiridir. Yazarlığın temel sırlarından biri yırtıp atmak, biraz daha iyi bir sayfaysa silip değiştirmektir.

Yeni nesil kitap okumaya nasıl alıştırılır?

Evde annemiz babamız kitap okuyorsa biz de onlardan öğreniriz ve okuruz. Kitap okumak gibi şeyler içimizden gelmeli, bu şeyleri sevmeliyiz.

Yazar olmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?

“Dersi dinleyemiyorum, söylenen lafları palavra buluyorum” diyorsanız, etrafınızla uyuşmuyorsanız ve sıradan hayatın sıkıcılığına isyan edip hayallerinizin peşinden gidiyorsanız, bu iyi bir şeydir. Yazarlık, kafanızdan geçen şeylere sadık kalmaktır. İnsan kafasında inandırıcı kahramanlar yaratma sanatı olan romancılık, herkesin bildiği şeyi, herkesin bilmediği şekilde anlatmak demektir.