Ege İşte gerçek Göztepe!

İşte gerçek Göztepe!

30.08.2018 - 01:35 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe’yi evinde Halil Akbunar’ın enfes golüyle 1-0 mağlup eden sarı kırmızılılar verdiği mücadeleyle göz doldurdu. Usta kalemler, her şeyin daha yeni başladığını, Göztepe’nin geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Süper Lig’e damga vuracağını belirtti

İşte gerçek Göztepe

Bülent Buda: Halil üzerine destan yazılır ve o destan bile eksik kalır. Golden sonra hücumcuları farkı yakalayacak, rahatlayacak pozisyonları ürettiler. İkinci yada üçüncü gole olanak vermeyen sadece etkili final vuruşlarıydı. Eğer Halil’in golü sonrası ilerleyen dakikalarda Fenerbahçe olası eşitlik golüne ulaşsaydı coşmuş, 90 dakikanın tek saniyesinde takımın arkasından çekilmeyen o muhteşem taraftara ve o sıcak havada futbolcuların akıttıkları tere yazık olurdu. Bu aşamada Bayram Hoca’ya yakınmam olacak. Poko hamlesi tamam ancak neden 65’de, ikinci yarının başı değil? İkinci hamle için futbolcuların yürüyemeyecek yorgunluğa ulaşmaları mı bekleniyordu? Sanıyorum, oyunun yükselen temposuna takılıp hamleler bir biçimde ıskalanıyor. Beto ile önündeki savunma maçın bütününde neredeyse hatasız oynadı. Gassama ile Traore harika iki bek. Borges’in değerli bir kazanım olduğunu bir kez daha gözledik. Poko’nun katılımıyla takım pas akışını yakaladı basmaya başladı, tempo yavaştı. Deniz Kadah’ın merkez santrfor olmadığı kesin. Ama 90 dakika süresince hırsını, çabalarını gözardı edemeyiz. Alparslan çıkıncaya kadar bölgesinde dik durdu, direndi, savaştı. Tayfur çok çalışıyor. Göztepe ya içinden ya da dışından bir transferle bir golcü bulmalı. Takım bütün halinde alanda doğru koşular yapıyor. Bu koşularda ilerleyen haftalarda da güzel işler üretecekleri kesin.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Kişisel yapımız gereği sevinçlerimizde de, hayal kırıklıklarımızda da abartıyı seviyoruz. Her işin en uç noktasındayız. Göztepe ligin ilk maçında evinde oynadığı Yeni Malatyaspor karşısında 9 kişi kalmasına rağmen yakaladığı pozisyonları ve etkili oyununu gördük. Ardından Galatasaray deplasmanına gitti. Kalesinde gördüğü tek pozisyonda golü yedi. Mağlup oldu. İki hafta puansız kapattı ya, futbolu bildiğini zanneden filozoflar başladılar korkularını abartarak dile getirmeye. Çarşamba günleri yaptığımız 90+3 köşemizde ‘Güzel Günler Göreceğiz’ ifadesini Göztepe adına kullanınca birçok kimse gerekçelerimize ‘Pembe Tablo’ çiziyorsunuz ifadesini kullandılar. Cumartesi gecesi Göztepe’yi ve oynadığı oyunu en önemlisi müthiş seyircisinin tribünde oyuncularının sahada yaptıklarını hep birlikte gördük. Göztepe, Fenerbahçe karşısında kontrollü oyunu hiç bırakmadı. İlk yarıda Fenerbahçe 3 pozisyon yakaladı. Daha etkili görüntü verdi. Dakikalar ilerledikçe defans merkezinin ne kadar sağlam, iki bekin ne kadar etkili, orta alanda başta Borges’in oyunu iyi okuması ve kilit paslardaki başarısı. Kendisine eşlik eden Alparslan ve Poko’nun gayretleri. Yasin, Deniz ve Tayfun’un bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri. Halil’in iyi oyununu jeneriklik bir golle süslemesi ve Fenerbahçe’den 3 puan alması güzel günlerin habercisiydi. Geçen haftaki yazımızın sonunda söylediğimiz gibi Göztepe’ye sabır ve koşulsuz destek ifadesini tekrarlıyorum. Güvenenleri, yanıltmayacaktır. İnanabilirsiniz.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Göztepe’nin çocuğu Halil Akbunar attığı muhteşem golle Fenerbahçe maçına damgasını vurdu. Hem takımının ilk iki haftalık puan kaybını sonlandırdı hem de ‘İşte gerçek Göztepe budur’ dedirtti. Göztepe, taraftarının büyük desteği ve kazanma hırsı ile maça daha çok kenetlendi. Karşılaşmanın ilk yarısında oyunda dengeyi kurarak Halil, Yasin ve Borges üçlüsüyle tehlikeli ataklar üretmeye başladı. İlk yarının sonlarına yaklaşırken Fenerbahçe'nin direkten dönen topu haricinde bir pozisyonu yoktu. İkinci yarının başında Göztepe, Tayfur ve Deniz Kadah ikilisi ile ileride baskı kurmaya çalışsa da istediği oyunu ortaya koyamadı. Sahneye çıkan Göztepe’nin çocuğu Halil uzaktan vurduğu nefis şutla hem Göztepe'yi öne geçirdi hem de taraftarı coşturdu. Geçtiğimiz haftada belirtmiştim daha ligin başı ve Göztepe adına güzel günler yakın. Bunu Fenerbahçe karşısında gördük. Karşılaşmada etkili olan ve daha iyi mücadele eden taraf Göztepe’ydi. Herkesin gözlemlediği en büyük eksikliğin forvet olduğu kesin. Başkan Mehmet Sepil her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen bir insan. Akıllı ve doğru politikaları sayesinde Göztepe bugünlere kadar geldi. Onun için benim içim rahat. Golcü sorunu çözülecektir. Gassama ve Traore’nin birbirlerini tamamladıkları da ortada. Borges’in maç boyunca gösterdiği enerji zamanla çok daha başarılı olacağının ispatı. Uzun lafın kısası bu hafta Alanya deplasmanı sonrası milli ara. Göztepe bu arayı çok iyi değerlendirecektir.

Haberin Devamı

AKHİSAR’A SABIR GEREK

Bülent Buda: Seleznyov’un tükürük faturasının ilk taksidini Başakşehir tahsil etti. Saffet Hoca cezalı ve sakatlar nedeniyle sorun yaşanan süreçte, oyun alanı dizilişinde gerçekçi duygusal seçimlerini sürdürüyor. Bu duygusal dizilişinde oyun planına katkısı sınırlı oluyor. Ülkemizde pas oyununu, geçişleri, akıcı futbolu, final pasları ile bitirici vuruşları en gelişmiş haliyle sergileyen bir takıma karşı; geriye yaslansanız kaç yersiniz, atak oynarsanız kaç yersiniz. Oyun başladı, takım geriye yaslandı ve gol yedi. Atağa yöneldi eşitlik geldi. Manu’nun golün oluşumundaki eylemleri harikaydı. Sonrası Manu paydos etti. Eşitlik golü sonrası takım tam da ritmini yakalamışken, şu geriye yaslanma korkusu nedir ki? İkinci gol rötarlı hamleler. İronik çelişkili bir ruh hali. Nihayetin de “Ben bu maça kazanmak için çıktım” diyen taraf kazandı. Kazanan taraf kararlıydı. Kaybeden sorunlu.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Akhisarspor’u deplasmanda Başakşehir karşısında büyük bir hayal kırıklığı içerisinde seyrettim. Akhisar’ın o bildiğimiz coşkusu, heyecanı ve eski enerjisi maalesef yoktu. Başakşehir’in hücum oyuncularının Akhisar defansına yaptığı baskı sonrası daima uzun toplarla çıkmak zorunda kaldı. Akhisar topla beraberken sahayı genişletmek, top rakibindeyken alanı daraltmak gibi Total futbolun gereklerini yapamadı. Başakşehir ise sabırla pas yaptı. Akhisar’ı yordu. Süper Lig takımına yakışmayacak goller yedi. Daha sezon başı uyum sorunu gibi klasik lafları biliyoruz. Ancak transfer ayı bitmeden Akhisarspor’a en az iki takviyenin yapılmasının şart olduğuna inanıyorum. Bu yıl lig çok zor geçecek aman dikkat!

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Geçtiğimiz sezon ve bu sezonun başında aldığı kupalarla adını altın harflere yazdıran Akhisarspor sezona kötü bir başlangıç yaptı. Geçen hafta evinde oynadığı Rize maçında kaçırdığı gollerle 1-1 berabere kalmışken bu hafta bu ligin en iyi kadrolarından birine sahip, en iyi futbolu oynayan takımlarından Başakşehir maçında tamamen bir hüsran yaşattı. Takımda Seleznyov’un yokluğu Akhisarspor’a pahalıya mal oldu. Elvis Manu golünü attı ancak ondan bir ikinci Seleznyov yaratılması hayalcilik olur. Akhisarspor’un sorunsuz bölgesi kalesi ve önündeki şahane defansı her zaman ki gibi gücünü gösterdi. Her şeye rağmen Akhisar’ın mücadelesinden dolayı tebrik ediyor, yönetiminde gerekli tedbirleri alacağını düşünüyorum.

BÜYÜK ALTAY BÜYÜK FUTBOL

Bülent Buda: Doksan dakika kusursuz. İlk 45 dakika ise daha da kusursuz. Tam bir takım oyunu. Çağdaş futboldan esintiler. Büyük skor, büyük sevinç kaynağı. Üstüne bir de benim sevincim var. Geçtiğimiz hafta saç modeline takıldığım Kappel, İstanbulspor karşısında gerçek kimliğine dönüş yaptı. Mükemmel bir oyun planı. Alper Avcı ile arkadaşlarını kutlarım. Marko’nun 3 golüde birinci sınıf. Kappel’in golü başlangıcı, bitişi, estetiği ile mest eder izleyeni. Aganovic tabelayı beşlerken gösteri modundaydı. Deplasman formaları çocuklara bayağı yakışmış. İstanbulspor’un ilk 45’de tek pozisyonu yok. Emre ile önündeki savunma müthiş bir dayanışma, özgüven örneği sergiliyor. Ferhat orta alanın savaşan topçusu kimliğinde. Top çalıyor, servis yapıyor, işine bakıyor. Metin o bilge, sakin duruşuyla, alçakgönüllü haliyle değerli bir sportmen. Çok mu fazla oldu? Altay’ın başarısını abarttım mı? Kesinlikle, fazlası var eksiği yok. Onlar iyi bir takım. Varlıkları birinci ligin rengine, havasına, coşku, heyecan katıyor.

Fatih Tanfer: Gazetemizin perşembe günleri yayımlanan Spor Müdürümüz Mehmet Demirtaş kardeşimizin düzenlediği 90+3 köşemizde her hafta İzmir ve Ege takımlarımızın değerlendirmelerinde bulunuyoruz.Sezon başı TSYD kupası sonrası Bülent abim ve Mehmet kardeşimle maçları izledikten sonra yapılan transferlerin ve oluşan takımın ne kadar doğru olduğunu tespit etmiştik. İlk iki maçta alınan 4 puan ve çıkılan güçlü İstanbulspor deplasmanı ile 5-0’lık galibiyet. Altay takım olarak doğru oynuyor. Tecrübe+sistem ve yetenekli oyuncuların varlığı bu mutlu sonucu getirdi. Santrfor Marco, müthiş oynuyor. İki stoperi adeta sırtında taşıyor. Bu maçta da hattrick yaptı. 10 numara Aganovic oyunu iyi okuyor. Tam bir lider. Bu hafta yaptığı asistlere ilave attığı gol ile bu güzel oyununu taçlandırdı. Defans dikkatli ve doğru oynuyor. Kaleci Emre, sezon başından itibaren formunun zirvesinde. Takım olarak top rakipteyken müthiş pres uyguluyor. Rakip oyuncuların bütün özelliklerini maç önceleri iyi analiz ettiklerini maç içinde net bir biçimde görüyoruz. Alper Avcı’ya Konya Selçuklu’dayken oradaki dostlarım çalışma azmi ve yeteneğini aktarmışlardı. Nazar değmesin saha kenarındaki duruşu da ayrıca bir güvence veriyor. Altay doğru yolda gidiyor. Ancak lig uzun bir maraton. Bu hafta Adanaspor maçıyla birlikte cefakar seyircisiyle buluşuyor. Ligde asla kolay maç yoktur. Altay’a güveniyorum.

Mehmet Demirtaş: Altay, bu sezon Spor Toto 1. Lig’e damga vuracağını daha sezon öncesi hazırlık maçı niteliğinde olan TSYD Ege Kupası maçlarında göstermişti. Nitekim öyle de oldu. İlk 3 hafta 7 puan. Bu hafta evinde muhteşem taraftarıyla buluşuyor. Hasret sona eriyor. Lig uzun maraton Büyük Altay’ında güçlü taraftarlarına ihtiyacı var. Onun için takımını yalnız bırakmamak adına tribünlerde taşkınlıktan ve kötü tezahüratlardan uzak durmaları faydalarına olur.

CÖMERT ALTINORDU!

Bülent Buda: Altınordu üç puanı hak etmemiş, maçın hakkı beraberlikmiş! Maçın yorumcusu böyle diyor. Maçın anlatıcısı Karabük’lü futbolcuların yerde sık ve uzun süre yatmalarını, süre çalmalarını, doğal bunlar futbolun içinde var diyor. Evet arkadaşlar, 25 dakikada beş yapacağın oyunda, ürettiğin net pozisyonları hovardalara özgü bozuk para gibi harcayıp direklerle dans ediyorsan, bu beyefendiler de böyle konuşur. Takıma bakıyorum sekiz yeni futbolcu süre almış. Otomobil üretmiyorsunuz, duygusuz bir olgu değil futbol. İnişleri çıkışları, gel gitleri var. Hüseyin Eroğlu ile arkadaşları yedinci yılda en zor süreci yaşıyorlar bence. Tersi olmalıydı değil mi? Hayır başka bir dünya orası. Salt futbolun değil, aldığınız her soluğun yorumlandığı.

Fatih Tanfer: Altınordu büyük ekonomik sorunlarla uğraşan transfer ettiği oyuncuların lisanslarını bile çıkaramayan Karabükspor’un tamamen genç oyuncularından kurulu rakibi karşısında bir an önce gol bulmayı amaçlayarak maça başladı. Oyuna da ağırlığını koydu. İlk 15 dakikada iki şutu direkten döndü. Elbette Altınordu adına büyük şanssızlıktı. Karabükspor’un gençleri öncelikle takım halinde amaçları Altınordu’nun oyununu bozmayı hedefledi. Sürekli mücadele etti ve koştular. 30. dakikadan sonra Karabük alanından çıkmaya başladı. 34. dakikada golü buldu ve öne geçti. Bu gol sonrası direnci arttı, Altınordu ise büyük bir şaşkınlık yaşadı. Atak bile yapamadı. İkinci yarının başında Altınordu Enes’in ayağından golü buldu. Çok doğru zamanda gelen doğru gol elbette galibiyette gelir düşüncesini oluşturdu. Ancak gerçekleşmedi. Futbolda güzel bir tabir vardır. ‘Futbol basit oyundur. Zor olan futbolu basit oynamak’ derdi. Johan Cruyff. Altınordu birbirinden kopuk, final paslarında yanlış kararlar ve futbolculardaki performans düşüklüğü istenilen galibiyeti getirmedi. Yine de Sinan’ın 90+5’deki kafa şutu gol olsa 3 puan gelecekti, olmadı.

Mehmet Demirtaş: Kısa ve net söylemek gerekirse Altınordu, Karabük’de büyük fırsat tepti. Böyle Karabük’ü bir daha zor bulur Altınordu. 3 hafta 7 kayıp puan. Bir an evvel toparlanma zamanı.

DENİZLİ EVDE YOK!

Bülent Buda: Bitirici pas ile bitirici vuruş, skor tabelasını biçimlendiren biri ötekini besleyen yaşamsal ikili. Peki bu kavramlar yok muydu alanda? Var ama her defasında bir ayağı eksik, öyle bir süreç ki sanki iki doksan oynansa Denizli’de gol sesi işitilmeyecek. Geçtiğimiz hafta Adana’da kazanılmış çok değerli 3 puanın 2 puanı bu hafta bozuk para gibi harcandı. 3 puanda Gazişehir kaybını eklediğimizde ediyor 5. çok tatsız, sıkıntılı bir süreç. Denizlispor’un oyuncu kadrosuna baktığımızda en azından kendi alanında rakiplerini zorlayan, o zorlamayla hatalardan yararlanan daha etkileyici rakibe basan bir tempo takımı bekliyoruz haliyle. Tersine Denizli’de oynayan konuk takımlar net pozisyon üretiminde neredeyse öndeler. Böylesine çarpık bir dışa vurum ve de eylemlerle Denizlispor ufak ufak tribünlere gelmeye başlayan coşku üretme sevdasındaki seyircisini pek mutlu edeceğe benzemiyor.

Fatih Tanfer: Geçen hafta Adana Demirspor deplasmanında büyük bir güç sarfederek evinde yeniyorsun. Seyirci müthiş. Son yılların en büyük desteğini veriyor. Umudu ve en önemlisi sevgisi de artmış. Hatayspor’u yenip evinde de galibiyetle tanışmak istiyor. Ancak olmadı. Mücadele Hatay kalecisi Akın ile Denizli forvetleri arasında geçti diyebiliriz. Denizlispor kalecisi Adam’ın kurtarışlarını unutmamak gerek. Hatayspor’da etkili bir takım kurmuş. Zaten bu ligde kolay takım da yok. Kadroya bakıyorsun çok iyi oyuncular var. Ancak yine istenilen üretkenlikte olmayan bir Denizlispor izledik. Denizli’de herkes hedefe kilitlenmiş. Ama bu mutluluğun devam etmesi için başta evinde puan kaybına asla tahammülün olmaması lazım. Gelinen noktada evindeki iki maçta kaybedilen 4 puan. Sezon başı uyum süreci diyelim.

KAHIR MEKTUBU BALIKESİRSPOR

Bülent Buda: Oğuz’un anlaşılmaz penaltısı. Balıkesir geriye düşüyor. Takım üretkenlikten uzak, kötü oynuyor. Giray Hoca oyun alanını bırakıp, dördüncü hakeme söyleniyor. Sevgili hocam ilk 45 tükendi. Osmanlı oyunu çekip çeviriyor. Siz hakemlerle uğraşıyorsunuz. Oyun bitti, Balıkesirspor’un bu da kaçmaz diyebileceğimiz pozisyonu yok. Balıkesir tabelada 3 farklı yenik. Çelişkili bir durum. Bu kadarı bile Balıkesir’in oyun alanı planlamasında ne denli yalpaladığını gösteriyor.

Fatih Tanfer: Seyirci 65. dakika civarı ‘Söyle bize Giray Hoca bu takım niye oynamıyor’ diye bağırıyor. Bende aynı görüşteyim. Bu kadar yetenekli, bu kadar kapasiteli oyunculardan kurulu bir takımın hiç puanı olmayan Osmanlıspor’dan 3 gol yemesi elbette herkesi mutsuz ediyor. Futbolcuların başta ekonomik olmak üzere birçok sorunu olabilir. Siz profesyonelsiniz, sorunları sahaya çıkarken unutun, kısacası gücünüzün farkına varın. Bir an evvel kendinizi toparlayın. Önce kendiniz için sonra da Balıkesirspor için oynayın. Bilmem anlatabildim mi?