Kültür Sanat Kahraman satranççı makineye karşı

Kahraman satranççı makineye karşı

12.12.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Şebnem Şenyener’in dördüncü romanı “Karakter Taciri”nde şampiyon satranç ustası Raffael, gelişmiş bir bilgisayar olan Garip’e yenildikten sonra hızlı bir değişime uğrayarak her şeye yabancılaşıyor.

Kahraman satranççı makineye karşı

Polisiye roman denince akla ilk gelen gizemli ev sahipleri, şehvetli âşıklar, entrikacı kuzenlerle 32 kısım tekmili birden Agatha Christie romanları hafızalarımızdaki yerini korurken, ‘katil uşak’ klişesine hiç yakalanmadan, okuru şaşırtmayı başaran bir modern zaman polisiyesi okumak isteyenlere Şebnem Şenyener, bir New York aksiyonuyla yeniden merhaba diyor.
Uzun zamandır Amerika’da yaşayan Şenyener’in dördüncü romanı “Karakter Taciri”nde, yazarın “Dansözün Ölümü” ve “Bir Türk Casusunun Anıları” kitaplarından aşina olduğumuz, gerçek bir olgu ya da nesneden yola çıkarak kurgulanmış fantastik bir metinle karşılıyoruz.

63 cinayetin faili seri katil
Birbiriyle ilgisiz gibi görünen birkaç polisiye olayı çözmekle görevlendirilen dedektifler, edebiyat meraklısı Poe ve kelebek koleksiyoncusu Joe, heyecan dozu yüksek bir maceranın başında olduklarının henüz farkında değillerdir.
63 cinayetin faili, seri katil Mat’ın çekinmeden ilan ettiği bir sonraki cinayetinin kurbanı, Poe’nun çocukluk arkadaşı, satranç şampiyonu Rafael Şahzabel olacaktır.
İki dedektif kafadar, bir yandan da amirleriyle yaşadıkları sorunlarla uğraşmaktadır. Tüm bu olan bitenin içinde şampiyon satranç ustası Raffael’in ilk kez, gelişmiş bir bilgisayar olan Garip ile karşılaşma yapacağı duyurulur.
Bu makineyi tasarlayan şirketin ilham aldığı, 18. yüzyılda yapılmış efsane satranç makinesi Türk de o sırada aynı yerde sergilenecektir.
Katili kontrol altına almaya çalışan dedektifler, Raffael ve sevgilisi Caissa’nın tehditler karşısındaki soğukkanlılığına şaşıradursun, şampiyonun teknoloji harikası Garip’e ikinci karşılaşmada yenilmesiyle olaylar bambaşka bir boyuta taşınır.
Gelişmiş bir bilgisayar olan Garip’e yenilen Raffael Şahzabel, o günden sonra hızlı bir değişime uğrayarak, zeki, metanetli, gururlu bir kahramandan zavallı, zayıf ve eylemsiz bir antikahramana dönüşür; hızla her şeye yabancılaşır.

Vaftiz edilen makineler
Modern çağ insanının makineleşme ve endüstrileşmeyle birlikte geçen yüzyılın ikinci yarısından bu yana sistemli bir şekilde yalnızlaştırılmasının bilinçaltında yarattığı çözülmeleri, Raffael karakterinin üzerinden rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.
New York’ta teknoloji karşıtı Tudd grubu yanlılarının zaman zaman polisin başına bela olması da, romanın ortaya koyduğu karşıtlıkların yan hikayelerle nasıl mükemmel bir biçimde desteklendiğini gösteriyor.
Garip adlı bilgisayarın karşılaşmayı galip olarak bitirmesi hiç kuşkusuz kafalarda soru işaretleri yaratsa da, hem onun hem de prototipi kabul edilen Türk adlı satranç makinesinin sakladığı sırları burada ifşa edip de okuyucuları hayal kırıklığına uğratmak niyetinde değilim.
Ancak Garip ve Türk’ün yapay zekanın kutsanması adına kilisede vaftiz edilmeleri, gerçekten kurgusal da olsa uç bir düşünce. Bundan yazarın, insan zekasının yüceltilmesi konusunda Tudd yandaşları ile işbirliği yaptığı sonucu çıkarılabilir belki de.
Raffael’in yaşadıkları, bir yandan da yeni dünya düzeninde makineleşmenin birey ve toplum üzerindeki yoğun baskısının mikro örneği.
Onun, insan zekasının onurunu korumak adına bu karşılaşmadan mağlup ayrılmasıyla beraber ruhunda yaşadığı depremlerden sonra, kendi çabasıyla çıkıp küllerinden yeniden doğması; “Karakter Taciri”ne insanın kendini yenileme, yeniden var etme gücüne bir güzelleme niteliği kazandırıyor.