Gündem Kara filmlerin ikonasına veda

Kara filmlerin ikonasına veda

14.08.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dün evinde felç geçiren Lauren Bacall 89 yaşında hayatını kaybetti. Aktris, ‘femme fatale’ rollerle hafızalara kazınmıştı...

Kara filmlerin ikonasına veda

Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en karizmatik aktrislerinden, derinden gelen kalın sesiyle ünlü, kara filmlerin ikonası Lauren Bacall’ın dün 89 yaşında geçirdiği felçin ardından aramızdan ayrılmasıyla Hollywood stüdyolarının altın çağından bir yıldız daha kaydı...
19 yaşındayken sonradan eşi olacak Humphrey Bogart’la birlikte rol aldığı ‘Malik Olmak veya Olmamak’la (1944) ünlenen Bacall, ardından gelen kara film klasikleri ‘Birleşen Kalpler’ (1946), ‘Karanlık Geçit’ (1947) ve ‘Ölüm Gemisi’ (1948) ile türe damgasını vuran ve ‘femme fatale’ (baştan çıkaran kadın) karakterlerinde ilk akla gelen isimlerden birine dönüştü.
Komedide de başarılıydı
Soğuk yüz ifadesinin en çok yakıştığı aktrislerden biri olan Bacall, kara filmlerin yanı sıra komedi türünde de başarıları olan isimdi.
Marilyn Monroe ile birlikte rol aldığı ‘Milyoner Avcılar’ (1953) Bacall’ın komedi rollerinin en ünlüsüydü. Kariyerinin tek Oscar adaylığını getiren rol 1996’da Barbra Streisand’ın annesini canlandırdığı ‘The Mirror Has Two Faces’le oldu. 2009’da Onur Oscarı’na layık görüldü ve heykelciliğini “Sonunda bir erkek!” diyerek aldı.
1924’de New York’ta orta halli Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Bacall, 17 yaşında model olarak keşfedildi ve Harper’s Bazaar’ın kapağını süsledi. Kısa süre sonra oyunculuk dersleri almaya başladı.
‘Tatmin edici bir esinti’
Onu beyazperde yüzü olarak asıl keşfeden Harper’s Bazaar’ın kapağını gören, ünlü yönetmen Howard Hawks’ın eşi Nancy oldu. Nancy, Hawks’ı ‘Malik Olmak veya Olmamak’ın deneme çekimi için ikna etmekle kalmadı, ayrıca Bacall’ı kanatları altına aldı. Bacall, haftada 100 dolara Hawks’la anlaşma imzaladı. Erkeksi sesini ona kazandıran da bir yıl onu sinemaya hazırlayan Hawks’tı. Bu ses tonu için Hawks, ona saatlerce Shakespeare okuttu ve onun sesini sonradan ‘tatmin edici bir esinti’ olarak tanımladı. Yine bir deneme çekiminde titrediğini saklamak için çenesini göğsüne bastırarak gözlerini kaldırıp kameraya bakması, ona ünlü ‘bakış’ını kazandırdı.
Hayatının aşkı Humphrey Bogart’la ilişkisi de bu filmle başladı. Bogart’la rol aldığı kara filmler birbiri ardına gelip ününü artırırken, 1950’lerde bir duraklama dönemine girdi. Stüdyo sisteminin yarattığı bir yıldız olarak, stüdyo sisteminin önerdiği senaryoları beğenmeyip rolleri reddediyordu.
Bağımsız, güçlü, erkeklerin dünyasında her an terslemeye hazır kadın rolleriyle ünlense de ironik olarak kariyerinin duraklama dönemlerini Bogart ve Jason Robards Jr.’la olan evlilikleriyle açıklayacaktı: “İki evliliğimde de kariyerimi ikinci plana attım ve bunun cefasını çektim. Ama pişman değilim.”
‘Kariyer değil kazadır’
1974 tarihli Agatha Christie uyarlaması ‘Şark Ekspresinde Cinayet’te Ingrid Bergman, Albert Finney ve Sean Connery ile kamera karşısına geçti. 1980’de ‘Health’de Robert Altman’la çalıştı. 1996’da ‘The Mirror Has Two Faces’la aldığı Oscar adaylığından sonra 2000’lerde de filmlerde rol almayı sürdürdü. 2003’te Lars von Trier’in ‘Dogville’inde rol aldı. Yıldız olmakla ilgili “Bir kariyer değil, bir kazadır” diyen Bacall’ın yıldızlığı Hollywood’un altın çağının en güzel kazalarındandı.

Haberin Devamı

12 yıl evli kaldılar

1945 yılında evlenen ikili, Bogart’la ölümüne kadar 12 yıl evli kaldı, çiftin iki çocuğu oldu. Ama sadece bir çift olarak ünlenmediler, aynı zamanda sinema izleyicisinin de birlikte görmeyi en sevdiği ikililer arasına girdiler.