Cadde Karadeniz'in müzik açığı kapandı

Karadeniz'in müzik açığı kapandı

29.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Volkan Konak, 2012 yılında çıkardığı ‘Lifor’ albümünün ardından ‘Manolya’yla sevenlerinin karşısına çıktı.

Karadenizin müzik açığı kapandı

“Şarj olmak için ara verdim” diyen Konak’la Ataşehir’deki ofisinde buluştuk. Şarkıcı, yeni çalışmasından, karavan yaşantısına, Karadeniz müziğinden Kazım Koyuncu’yla dostluğuna kadar her şeyi anlattı.

Haberin Devamı

n Neden yeni albüm için üç yıl beklediniz?

Ne zaman şarj olursak, o zaman çıkarıyoruz. Ben biraz melankoli ve dinleti müziğini seviyorum. ‘Manolya’ da uzun yolda, yağmurlu günlerde dinleyebileceğiniz bir albüm.

n Hazırlık süreci nasıl geçti?

7 - 8 aylık bir çalışma ama stüdyo kısmı iki ay sürdü. Albümde yer alacak şarkıların 2 - 3 tanesini zaten sahnede pişiriyoruz. ‘Dertli Yoldaş’la, ‘Yalan Dünya’ da bedenime çok uydu. Klip şarkısı olarak Altan Çetin’in ‘Aleni Aleni’ bestesiyle yola çıktık. Kulüp havasında, bir yaz şarkısı. Diğerleri yine ‘Volkanca’ şarkılar.

n Bir önceki albümden farklı bir çalışmayla karşımıza çıktınız...

Her albümde yeni bir arayışa giriyorum. Bir önceki albümde nefesliler, metal sazlar ağırlıktaydı. Bazısında caz armonisi ağırlıkta oluyor, bazısı türkü formunda...

Haberin Devamı

Bu hepsinin karışımı.Sahnedeki performansı yansıttığımız bir çalışma oldu. 25 - 30 senedir bu işin içindeyiz. Bu fırından kötü ekmek çıkmaz! Çok da mütevazı olmayalım.

n Sizin için “Karadeniz’in yetiştirdiği en iyi müzisyenlerden biri” deniyor, bu ne hissettiriyor?

O bölgenin temsile ihtiyacı vardı. Bizler siyasette, futbolda, ticarette bir yere geldik ama sanatta zayıftık. Hep başka tatminler yaşadılar ama tıkandık... İşte o zaman ibre bize döndü. Ben kendi müziğimi yapıyorum ama her tarafımdan Karadeniz akıyor. İnsanlar da keşfetti, artık herkes müziklerimizi dinliyor.

‘İstanbul’da gurbetteyim’
n Neden karavanla yolculuk yapmayı tercih ediyorsunuz?
Karavanda yaşayan insan, dünyayı avucunda yaşar. Hayatın ona sunulmuş bir armağan olduğunu bilir. Bir de kent yaşantısı bana göre değil. Seyahat etmeyi seviyorum, araba sürdükçe kafam boşalıyor.
n İstanbul sizin için ne ifade ediyor?
1983’ten beri İstanbul’dayım ve alışamadım. Burada kendimi gurbette hissediyorum, ve gün gelecek gideceğim. O günleri bekliyorum.
‘Şiir ruhu terbiye eder’
n Nâzım Hikmet’in ‘Vatan Haini’ şiiri albüme nasıl dahil oldu?
O bizim geleneğimiz, her albümde bir şiir oluyor. Şiir dinleyen, yazan insan şiir kadar masumdur. Karısını
boğazlayan bir şair göremezsiniz. Çünkü şiir insanın ruhunu terbiye eder ve masumlaştırır. Yaşadığım sürece edebiyat hayatımda olacak. Çünkü o benim okyanusum.
n Başka nelerden besleniyorsunuz?
İyi müzisyenlerle çalışınca biz de yukarı kalkıyoruz. İnsan ilişkilerim çok iyidir, asla kökümü topraktan koparmadım. Harmanda, tarlada, bir TIR garajında hep insanlardan besleniyorum. O yüzden karavanla yolculuk yapıyorum. Amerika ve Kıbrıs hariç her yere karavanla
gidiyorum.
‘Kazım’ı kaybetmek beni çok yaktı’
“Kazım Koyuncu, karşılıklı alışverişimiz olan, sevgi seli yaşadığım bir dostumdu. Yöre müziği, özellikle tulum ve kemençeye çok
katkı yaptı. Her şeyden öte kalbi güzeldi. Son hastalık sürecinde yanındaydım. Babam dahil kanserden dokuz kişi gömdüm, onlardan biri de Kazım... Beni en çok yakanlardan biri oldu. Kazım, hem lüzumlu hem de lazımlı bir çocuktu.”