Kariyer ‘Fotoğraflarımda küresel rekabette kültürlerini koruyabilenleri göstermek istedim’

‘Fotoğraflarımda küresel rekabette kültürlerini koruyabilenleri göstermek istedim’

14.04.2008 - 19:29 | Son Güncellenme:

İş dünyasının sıradışı girişimcisi, fotoğrafçı, koleksiyoner Mehmet Günyeli, Antalya’da 500 dönümlük arazide meyve yetiştiriciliğine başlıyor

‘Fotoğraflarımda küresel rekabette kültürlerini koruyabilenleri göstermek istedim’

Alarko Holding’in ortağı İshak Alaton’un damadı Mehmet Günyeli, hem yaratıcı girişimleri hem de fotoğrafçı kimliğiyle sıradışı işadamlarından biri. Üniversite yıllarında diplomat olmak isterken kendini aile mesleği ticaretin içinde bulmuş. Lise yıllarında merak saldığı fotoğrafçılığı da iş hayatının yoğun temposu içinde sürdürmeyi başarabilmiş.
“Herkes fotoğrafçı ve işadamı Mehmet Günyeli’yi iki ayrı insan sanıyor” diyen Günyeli, fotoğraftaki yaratıcılığını iş dünyasına aktardığını söylüyor. Sudak balığı yetiştiriciliği ve şifalı bitkiler ihracatı gibi ilklere imza atan Günyeli, son olarak Antalya’da 500 dönümlük arazide meyve yetiştiriciliği yapmaya hazırlanıyor.

Haberin Devamı

Üniversitede siyasal bilgiler okudunuz, ticaret hayatına atıldınız, daha sonra fotoğrafçılığa başladınız. Birbirinden farklı üç meslek dalı. Bu durumdan bir arayış içinde olduğunuz sonucunu çıkarabilir miyiz?

Kadıköy Saint Joseph Lisesi’nde okudum. Fotoğraf çekmeye lise yıllarında başladım. O zaman “Ben fotoğrafçı olacağım” demek çok zordu. Çünkü belli bir eğitim almışsınız, ne olacağınız konusunda aile baskısı var. Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne devam ettim; diplomat olmak istiyordum. Ama mezun olduğum yıl -1980 darbesi öncesi- Türkiye, yaşanan siyasi çalkantılarla zor bir dönem geçiriyordu. O yıl Dışişleri Bakanlığı diplomatlık sınavı açmadı. Aileden gelen bir ticaret geleneği vardı. Ben de en azından Türkiye’deki durumlar düzelene kadar ticaret yapmaya karar verdim. Kendi dış ticaret şirketimi kurdum, iç çamaşırı ve tişört ihracatı yapıyordum.
Yıllar boyunca uluslararası ticaret yapmaya devam ettim. Bu iş de bir anlamda diplomatlık aslında, çünkü ben de duruşumla, giyimimle Türkiye’yi temsil ediyorum dünyada.

Haberin Devamı

‘Fotoğraflarımda küresel rekabette kültürlerini koruyabilenleri göstermek istedim’
Sudak balığı yetiştiriciliği ve şifalı bitki ihracatı yapmak pek çok kişinin aklına gelmezdi sanırım...

Ben iş hayatında yenilikleri, yaratıcı fikirleri uygulamayı seven biriyim. İş hayatına getirdiğim birçok yeni fikir oldu. Fotoğraf sanatının  yaratıcılığını iş dünyasında uyguluyorum. Bir bakıma Türkiye’nin doğal bitki haritasını çıkarıp var olan bitkilerinin kozmetikten sağlığa kadar birçok sektörde kullanıldığını gördüm ve ihracatını yapmaya karar verdim. Şimdi şirketler bu alanda ihracat yapmaya başladı, biz onlara öncülük ettik. Daha sonra sudak balığı ihracatı yapmaya başladım. Ama Eğridir ve Beyşehir Gölü’ndeki kirlenme nedeniyle sudak balığı üretimi azaldı. Ben de Güneydoğu’daki yapay su havzalarında sudak balığı tohumlaması yaparak ekonomik değeri yüksek olan bu balığı yetiştirmek için faaliyete geçtim ama bu proje bürokrasinin engeline takıldı.

Şimdi var mı bu tarz girişimleriniz?

Nar hapı projemiz var ama bilimsel araştırmalarımız devam ediyor. Meyve yetiştiriciliği konusunda bir girişimimiz var; Antalya’da 500 dönümlük bir arazi aldık, meyve bahçeleri kuracağız. Kapasitelerini artırabilmek için tarımda yeni teknolojilerin kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Biz de bu projede son teknolojileri kullanacağız.

Haberin Devamı

Venüs Dış Ticaret şirketinizle de bir taraftan ihracat yapmaya devam ediyorsunuz. Neler ihraç ediyorsunuz?

Gübreden tohuma kadar birçok tarımsal ürün ihraç ediyoruz. Bu alanda bazı yabancı şirketlerin mümessilliğini yapıyoruz. İnşaat sektöründe de bir takım projelerimiz var.

Fotoğrafçılık mı, işadamlığı mı daha ağır basıyor?

Çevremdeki işadamlarından farklı bir yapıya sahibim. İki tane Mehmet Günyeli var; biri işadamı, diğeri fotoğrafçı. Herkes iki ayrı Mehmet Günyeli var sanıyor. Fotoğraf benim varoluş biçimim, özgürlük alanım. Fotoğraf çekerken kendimi daha iyi anlattığımı düşünüyorum. Aslında ikisi de birbirine benziyor; ikisi de analitik düşünme, disiplin gerektiriyor. İşadamı ve fotoğrafçı kimliğimi birbirinden ayırmayı becerebiliyorum sanırım, birbirlerine paralel gidiyorlar. İş dünyasında da fotoğrafçılıkta da hep daha iyisini yapmak için uğraşıyorsunuz. İkisi birbirini tetikliyor, besliyor. Belki iki işi de yaptığım için mutluyum ben.

Haberin Devamı

Ne tür fotoğraflar çekiyorsunuz?

Ben yanında fotoğraf makinesiyle dolaşan, güneşin batışını çeken biri değilim. Kendi fikir ve düşüncelerimi ifade edebileceğim fotoğraflar çekmekten yanayım.
Anlatmak istediğim bir derdim yoksa neden fotoğraf çekeyim? Mesela, Küba ve Hindistan’da çekimler yaptım. Fotoğraflarımda küresel rekabette kendi öz kültürlerini koruyabilen dünyadaki insanların yaşamlarını göstermek istedim. Şimdi de Fas’ta bir çekim yapmak istiyorum.

Koleksiyoner bir tarafınız da var...

Osmanlı posta tarihi koleksiyonu yapıyorum yıllardır. Aileden gelen bir gelenek bu aslında... Osmanlı döneminde postanelerden zarflar, kaşeler, pullarla beraber yaklaşık 2 bin 500 tane posta dokümanı olan bu koleksiyon dünyada birçok ödül aldı. Türkiye’de Uluslararası Filetali Federasyonu’nun başkanlığını yaptım.
Şu anda ise Avrupa Filetari Federasyonu’nun tek Türk üyesiyim. Geçen sene Monaco Sarayı’na davet edildik. Bunlar beni dinlendiriyor. Ayrıca fotoğraf koleksiyonu yapıyorum. 1850 ile 1900’lerin başına kadar İstanbul fotoğrafhanelerindeki fotoğrafları toparladım, Lale Festivali kapsamında sergilenecek. 

Haberin Devamı

‘Fotoğraflarımda küresel rekabette kültürlerini koruyabilenleri göstermek istedim’
‘ALARKO HOLDİNG'LE İLGİLİ HİÇBİR ŞEYE KARIŞMAM’

 İshak Alaton’un damadı olarak da biliniyorsunuz. Bir röportajınızda “Alarko marka değerini kullanamıyor” diye bir açıklama yaptınız. Alarko marka değerini artırmak için neler yapmalı?

Biz bir aile şirketiyiz. Eşim Alarko Holding’de çalışıyor. Ben kendi şirketlerimi yönetiyorum. Bu konuda konuşmam doğru değildi. Çünkü Alarko Holding’in faaliyetlerine hiç karışmam.

Eşiniz Leyla Alaton Alarko Holding’in yönetim kurulu üyesi. İş hayatında verdiğiniz kararlarda eşinize danışır mısınız?

Eşimin iş hayatına karışmadığım gibi o da benim işlerime karışmaz, sadece yaptığım işleri ana hatlarıyla bilir; başından beri bu böyle oldu. Bir aradayken iş konuşmayız biz... Ben Alarko’yla ilgili hiçbir şeye karışmam, onların da benimle hiçbir işi yoktur; böyle bir prensip edindim kendime.

Eşiniz size göre nasıl bir iş kadını?

Eşim çok başarılı bir insan. Çok yaratıcı, becerikli, vizyonu geniş, yetenekli bir iş kadını. Sadece iş kadını olarak değil, anne olarak da çok başarılı.

‘BİR SİNEMA FİLMİ ÇEKEBİLİRİM’

En beğendiğiniz fotoğrafçı?

Ara Güler fotoğraf sanatında çok önemli bir isim.

En sevdiğiniz film?

Klasikleri izlemeyi severim. Casablanca filmini tekrar tekrar izleyebilirim. Sinema ilgi duyduğum bir alan. İleride belki bir film çekebilirim.

Sizde iz bırakan bir kitap var mı?

Şiir kitaplarını daha çok tercih ediyorum. Mehmet Müfit’in İstanbul’un Ağır Sultanları kitabını çok severim. Ece Ayhan ve Edip Cansever şiirlerini de çok beğenirim.