Kariyer Kalecik'te bir başarı öyküsü!

Kalecik'te bir başarı öyküsü!

21.12.2015 - 11:07 | Son Güncellenme:

Uzun yıllar, önemli bir üzüm yetiştiriciliği ve şarap üretim bölgesi olan Ankara'nın Kızılırmak'a bakan ilçesi Kalecik, bilgi, emek ve sevgiyle beslenerek başarıya ulaşan bir hikâyenin de tanığı aynı zamanda... Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünden (emekli) Prof Dr.Yusuf Sabit Ağaoğlu ile ODTÜ'den mezun olduktan sonra Nükleer Teknolojiler alanında önemli çalışmalar yapan Gülcihan Ağaoğlu'nun hikayesinden söz etmek istiyoruz...

Kalecikte bir başarı öyküsü

Ankara'nın bağlarıyla ünlü ilçesi Kalecik, 1960 yılından itibaren filoksera (asma biti) nedeniyle bağlarını kaybetmeye başlamıştır. Bu böceğin yapmış olduğu zararı gidermek ve Kalecik Karası üzüm çeşidini tekrar Türkiye’nin önemli üzüm çeşitleri arasına katmak için çalışmalar yapılır. Kalecik Karası üzümü üzerine çalışma yapanlardan biri de, o yıllarda doktora öğrencisi olan Y. Sabit Ağaoğlu'dur.

Haberin Devamı

1971 yılında Almanya’daki çalışmaları esnasında üniversite kürsüsüne yaptığı teklifle, kürsünün tüm elemanları yıllar süren bir "Kalecik Karası üzümünü kurtarma" projesine başlar.

1980’li yıllarda tükenmeye yüz tutmuş Kalecik Karası üzümü, klon seleksiyonu çalışmalarıyla birkaç kuru daldan yeniden doğar. Kalecik, kendine has üzümüne yeniden kavuşur.

Prof.Dr. Y.Sabit Ağaoğlu, Almanya'da bu çalışmaları yürütürken, bir nehir kenarında gördüğü bağevinden çok etkilenir. 45 yıl sonra Kalecik'te gerçekleştirdiği hâyâl, işte o nehrin kıyısında kurulmuştur.

20’li yaşlarının sonunda hayatını Gülcihan Hanımla birleştiren Prof.Dr. Y.Sabit Ağaoğlu, yıllar sonra Kalecik terroir’ını (bölge özelliklerini) tam olarak temsil eden 10 dönümlük arazisinde tesis ettiği bağa, kızı Tomurcuk’un adını verir.

Haberin Devamı

40 yıl önce kurulan bir bağevi hayali, hem de içinden nehir geçen bir köyde, vadilerle, tepelerle, bağlarla çevrilmiş bir coğrafyada, üzümün doğduğu tam da o yerde, Kalecik’te gerçek olur. Tomurcukbağ böyle doğar...

Kalecik hem kaybolamaya yüz tutan üzümünü geri kazanır, hem de butik şarapçılık adına özgün bir üretim tesisine sahip olur.

Bilimsel çalışmalarını burada da sürdüren Prof.Dr. Ağaoğlu, üretim aşamasında oldukça riskli olmasına rağmen "doğal mayalanma" yöntemiyle sonuca ulaşmayı başarır. Gülcihan Hanım eşinin bu çabasını "Gerçekten azim isteyen riskli bir iş. 10 - 15 gün sürekli ölçüm yaparak gece gündüz nöbetleşe kazanın başında beklediğini söyleyebilirim" sözleriyle ifade ediyor.

2013 yılında çıkarılan alkollü ürünlerin tanıtım ve satışını düzenleyen yasa özellikle butik şarap üreticileri için darbe olur. Büyüme hedefini unuttuklarını söyleyen Prof.Dr. Y.Sabit Ağaoğlu, pazarlama ve tanıtım alanında yaşadıkları sıkıntılarla ancak ayakta kalma mücadelesi verebildiklerinin altını çiziyor.

Kalecik’te sertifikalı aşılı fidanlarla kurulan yeni bağlar, 2007 yılı itibariyle 5000 dekarı aşarken, yasanın ardından bölgede bazı üreticilerin şarapçılığı terk ederek, pekmez ya da kuru üzüm üretimine yönelmesi dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

Bugün, kızının adını verdiği bağda yetişen Kalecik Karası üzümleriyle butik şarapçılık yapan, sınırlı pazarlama imkanlarıyla piyasada tutunmaya çalışan Prof.Dr. Y. Sabit Ağaoğlu, yıllarca süren Kalecik Karası üzerine yaptığı çalışmayı şu sözlerle özetliyor:

"Amacımız; Kalecik’in, Kızılırmak Nehri’nin oluşturduğu mikro klimatik iklim, en uygun toprak ve bölge özelliklerine (terroir) sahip alanlarında yetiştirdiğimiz Kalecik Karası üzümlerini ve üzümün özgün özelliklerini koruyan şato (butik) şarapçılığını tanıtmak"


Kalecikte bir başarı öyküsü