Kariyer ‘Türklerdeki iş ahlakı beni çok etkiliyor’

‘Türklerdeki iş ahlakı beni çok etkiliyor’

26.05.2008 - 19:52 | Son Güncellenme:

Boeing Türkiye Başkanı Greg Pepin, ikinci vatanı olarak kabul ettiği Türkiye’de, çalışanların iş ahlakından etkilenmiş. Pepin, “Türkler işin gereği gibi yapılması konusunda çok titiz” diyor

‘Türklerdeki iş ahlakı beni çok etkiliyor’

Ermenistan sınırının hemen kıyısındayım. Rüzgâr öylesine şiddetli ki bu tepede, yüzüme vuran kum taneleri ateş gibi yakıp geçiyor. Uçurumun kenarına kurulmuş kiliseden Arpaçay Nehri’nin koyu yeşil suyuna bakmaktan kendimi alamıyorum. Bu Ortaçağ şehrinden geriye kalanlar arasında büyülenip kaldım; gözlerimi kapatıp bir an, geçmişini canlandırıyorum... Sanki o da başka bir zamana sürüklüyor kendini; daha önce de gelmesine rağmen bu antik kentin onu yine sıcacık sarmaladığı şüphesiz: Boeing Türkiye Başkanı Greg Pepin’le, Kars’tan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Ani Ören Yeri’ndeyim...

Haberin Devamı

Tarihi seviyorsunuz sanırım..
Tarihi çok enteresan buluyorum. Türkiye’nin çok güçlü bir tarihi var. Bununla birlikte her zaman yeni şeyler görmek mümkün ve ben bunu yapmaktan çok keyif alıyorum.

Siz küçük yaşta ABD ordusuna girmişsiniz... Neden askerliği seçtiniz?
Benim büyüdüğüm dönemde Vietnam Savaşı vardı, Soğuk Savaş devam ediyordu. Bu tercihin ülkeme hizmet etme yolunda iyi bir seçim olacağını düşündüm; orduya girerek sadece ülkem için değil, diğer ülkelerin özgürlükleri için de katkıda bulunacağıma inandım. Orduya girdiğimde işten de çok keyif aldım, birlikte olduğum insanları da çok sevdim. 26 yıl orduda kaldım ve çok farklı görevlere atandım. 5 defa Türkiye’de görevlendirildim.

Başka bir meslek olmadı mı hiç aklınızda?
Hayır, başka bir kariyer düşünmedim. İşim zordu, güçtü ama aynı zamanda keyif vericiydi. Orduda birlikte olduğum arkadaşlarımdan da çok keyif aldım.

Haberin Devamı

Türkiye’yle yolunuz ilk kez 1975’te kesişmiş, son olarak da ABD Büyükelçiliği’nde askeri ateşe olarak görevliydiniz. Türkiye’ye yerleşme kararını nasıl aldınız?
Çok yakın bir Türk arkadaşımla konuşuyorduk; Türkiye’de emekli olmak istediğimi söyledim. O da emekli olduktan sonra ne yapacağımı sordu. “Ülkeme dönebilir ve postacı olabilirim (gülüyor) ya da Türkiye’de kalıp başka bir iş bulmayı deneyebilirim” dedim. Gerçekten o dönem ne yapmak istediğimi bilmiyordum. O da bana “Kendi ülkende kaç arkadaşın var?” diye sordu. Çok yoktu, çünkü memleketimden ayrılalı çok olmuştu. Sonra bana Türkiye’de kaç arkadaşım olduğunu sordu. “Türkiye’de çok arkadaşım var, çünkü Türkiye’de çok uzun süredir yaşıyorum” dedim. O da “Belki de arkadaşların neredeyse orada kalmalısın” dedi. Eşimle konuştuğumuzda bu öneriyi çok mantıklı bulduk. İnsanlar dostlarının bulunduğu yerde olmalı. Dostlarımız burada, bu yüzden burada kalmayı tercih ettik.

Boeing’le nasıl bir araya geldiniz?
Türkiye’de kalmaya karar verdikten sonra birkaç firma bana iş teklif etti. Yaptığım değerlendirme sonucunda Boeing’in benim için uygun olduğuna karar verdim. O dönem karar sürecimde Boeing’in Türkiye’de bir ofisinin olmaması da etkili oldu. Yani benim görevim sıfırdan başlamak olacaktı; ofisi kurmak, geliştirmek, strateji oluşturmak, planları yapmak: Bu bana çok cazip geldi, bir anlamda meydan okumaydı. Ayrıca Boeing çok güçlü bir firma, faaliyet gösterdiği alanlarda lider konumda.

Haberin Devamı

‘Türklerdeki iş ahlakı beni çok etkiliyor’
İlk zamanlar Türkiye’yle ilgili neler düşünüyordunuz? Sonra bu coğrafyayı neden sevdiniz?
İlk geldiğimde asteğmendim. O zamana kadar başka bir ülkede yaşamamıştım. Bu nedenle her şey benim için çok ilginçti. Türkiye’ye ilişkin ilginç bulduğum bir konu tarihiydi; tarihi çok zengin, güçlü bir geçmişi var. Ama yine de beni en çok etkileyen insanlar oldu. Türkiye’de karşılaştığım herkes son derece yardımseverdi, yakınlık gösteriyor, sorduğum sorulara heyecanla karşılık veriyorlardı. İyi, yakın komşu olarak da değerlendirebiliriz bu durumu.

Türkiye’deki ilk göreviniz neydi?
O dönemde Çorlu’da yaşıyordum. 5. Kolordu’nun içinde küçük bir Amerikan müfrezesi vardı, 40 kişi kadardık. Bu dönemde Türk ordusuyla birlikte çalıştık. Birçok alanda görev aldım, tercüme gibi... Ama ben topçuyum.

Haberin Devamı

Yabancı bir ülkedeydiniz, zorlandığınız zamanlar olmadı mı?
O zaman Türk-Amerikan ilişkileri açısından zor bir dönemdi; 1975’te Kıbrıs konusu gündemdeydi, Türk ve Amerikan hükümetlerinin konuya ilişkin farklı görüşleri vardı. Ambargo uygulanmıştı. Görevim nedeniyle karşılaştığım birçok insan “Niye hükümetiniz ambargo uyguluyor, neden böyle düşünüyor?” diye soruyordu. Benim için zor bir dönemdi ama yine de Türkler sıcakkanlı, yakın ve dosttu. Beni hükümetimin ne düşündüğünden ayrı olarak değerlendiriyorlardı.

Asker kökenli olmak Türkiye’deki iş hayatınızda avantaj mı, dezavantaj mı oldu?
Kesinlikle avantaj olduğunu söyleyebilirim. Çünkü ordu aile gibidir; birbirinize yakınsınızdır, yardım edersiniz ve asla birbirinizi unutmazsınız. Ülkene hizmet ediyorsun ama aynı zamanda çok güçlü bir kardeşlik bağı kuruyorsun. Emekli olsan bile bu bağ sürüyor. Türk ordusundan emekli olmuş, 20 küsur yıllık yakın arkadaşlarım var kardeşlik bağımızın devam ettiği. Dolayısıyla kesinlikle avantaj olduğunu düşünüyorum, çünkü başlayan güzel ilişkiler devam ediyor.

Haberin Devamı

Asker deyince ‘sert, çok disiplinli, fazla otoriter’ biri geliyor akla... Siz nasıl bir yöneticisiniz?
Eşim bana “Yaşlanıyorsun ama büyümüyorsun” diyor. Ciddi bir kariyer oldu; çünkü insan hayatıyla ilgili. Bundan dolayı insana saygı duymayı, güvenmeyi öğreniyorsunuz. Çünkü onlarla savaşabilirsin, onlar için savaşabilirsin. Benim hayatım onlara, onların hayatı da bana bağlı... Bu prensipleri iş hayatına ya da herhangi bir alana taşıyabilirsin. Bunların kişiyi insan yönetimde başarılı kıldığına inanıyorum. İnsanlarla çalışırken onları ortak hedefler doğrultusunda motive edebiliyorsun. Motive edebilmek için onlara saygı göstermelisin. Ama bu yolculukta aynı zamanda zevk alıp eğleniyorsun da.
Benim yaklaşımım şu; yaptığımız işte çok ciddi olmak, herkese saygıyla yaklaşmak ve aynı zamanda bu yolculuğunuzdan da zevk almak. Bu yüzden de büyümüyorum.

Eleştirdiğiniz yönleriniz var mı?
Hedefi ve amacı belirledikten sonra ben çok çabalıyorum ve çalışıyorum. Kendimi delege etme, paylaştırma konusunda geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. Çünkü aslında işleri delege etmek diğerlerini de geliştiriyor.

Yabancı bir yönetici olarak Türkiye’de iş hayatını, çalışanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türklerdeki iş ahlakı beni çok etkiliyor, çünkü işin gereği gibi yapılması konusunda çok titizler. Bunu her yerde bulamıyorsunuz. Başka ülkelerde daha geniş bir yaklaşım olabiliyor. Yani iş 10.00’da teslim edilecekse “Niye 11.00 olmasın?” ya da Salı günü teslim edilecekse “Neden Çarşamba ya da Perşembe olmasın?” denilebiliyor ama Türkiye’de bu yok. Bir şeyin teslim edilmesi gerektiği gün ve saatte teslim edileceği yüzde yüzdür. Bir de yeni teknolojiler, uygulamalar konusundaki yaklaşım da beni çok etkiliyor.
Problem olarak görmüyorum ama vurgulamak istediğim bir diğer konu ise bürokrasi. Türkiye’de hâlâ çok bürokrasi var. Bir işi tamamlayabilmek için çok fazla yere gitmeniz gerekiyor. Bunu azaltabilirsek iş dünyasına iyi etkileri olacağını düşünüyorum.

‘Samanpazarına gitmeyi çok seviyorum’

‘Türklerdeki iş ahlakı beni çok etkiliyor’
Boeing Türkiye’nin merkezi Ankara. İstanbul’da yaşamayı ister miydiniz?
İstanbul’u seviyorum. Benim için zannediyorum en heyecan verici, en ilginç şehir İstanbul. Orada yeni ile eskinin birleşimini, Doğu ve Batı’yı görmekten çok heyecan duyuyorum. Boğazda balık yemeyi çok seviyorum ama yine de Ankara’da yaşamayı tercih ederim; çünkü Ankara’da yaşamak da, iş hayatı da daha kolay.

İş dışında neler yapıyorsunuz?
Eşim diyor ki, sadece iş yapıyormuşum. Balık tutmayı, golf oynamayı, Ankara’da Samanpazarı’na gitmeyi çok seviyorum. Samanpazarı’nda gördüğümüz tarih bizi etkiliyor. Orada gerçek dünyaya ait insanlarla karşılaşabiliyorsunuz. Onlarla sohbet etmekten çok hoşlanıyorum. Türkiye’de yaptığımız seyahatlerde tanıştığımız insanlardan çok keyif alıyoruz ve bu bizi daha çok seyahat etmeye, daha çok insanla tanışmaya teşvik ediyor...

130 tane halınız var sanırım...
Evet, çok fazla var. Bunun en önemli nedeni tarihle olan bağlantısı; onun üzerindeki herhangi bir motif belki yüz yıllar öncesine ait... Ve her halı birbirinden farklı... Hepsinde başka şeyler, motifler, modeller görüyorsunuz, bir tablo gibi... O halıyı yaratan emek beni çok etkiliyor; hem faydalı hem sanatsal bir şey yaratıyorsunuz. Artistik konulara yeteneği olmayan biri olarak bu beni çok etkiliyor...

‘Amerika’ya döneceğiz’

Eşinizle birlikte yaşıyorsunuz. Anneniz ve babanız da Türkiye’ye sık sık geliyor galiba...
Eşim benden daha iyi Türkçe konuşuyor, sanırım alışverişten (gülüyor)... Annem ve babam da 16 kez Türkiye’yi ziyaret etti. Artık onların kendi arkadaşları var burada...

Amerika’ya dönmeyi düşünüyor musunuz?
Zannediyorum geri döneceğiz. Türkiye’yi ne kadar sevsem ve burada kendimi evimde, yuvamda hissetsem, Türkiye’yi ikinci vatanım olarak kabul etsem de Amerika hâlâ benim vatanım.

Gidiş tarihinizi belirlediniz mi?
Henüz planım yok. Boeing’e bir katkım olduğu sürece devam edeceğim. Bununla birlikte annem ve babam yaşlanıyor. Hâlâ zamanımız varken dönüp biraz onlarla da beraber olmalıyız. Amerika’ya döndüğümde, oradan uzun süre önce ayrıldığım için, eminim keşfedecek bir sürü şey olacak benim için ama Türkiye’ye gelip gitmeye devam edeceğim.