25.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
ATILAY KANDEMİR
Türkiye’nin en köklü ailelerinden Eczacıbaşıların üçüncü kuşak üyelerinden Pınar Eczacıbaşı, iş hayatında soyadını kullanmayanlardan. Babası Vedat Eczacıbaşı’nı küçük yaşta kaybeden ve aile şirketi yerine kendisine ait finansal yönetim ve danışmanlık firmasında çalışan Eczacıbaşı, dur durak bilmeyen enerjisiyle dikkat çekiyor. Güçlü, zarif ve doğrularından taviz vermeyen Eczacıbaşı’yla The Bosphorus Four Seasons Otel’de buluştuk.
Ferdi olduğunuz Eczacıbaşı ailesinde büyümek çocukken ne anlam ifade ediyordu?
Aile içi yaşam kuralcı ve disiplinliydi. Aile fertlerinin birbirleriyle ilişkileri mesafeliydi. Dedem Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın gerçekten otoriter bir kişiliği vardı. Çocuklarını da o doğrultuda yetiştirmeye çalışmıştı. Bizler de derslerimizde çok başarılı olmazsak göze giremezdik. Nitekim ben çok çalışkan bir öğrenciydim. Soyadımın sorumluluğunun bilincindeydim.
Eğitiminizi Amerika’da tamamladınız...
Lise yıllarında hem fen hem de edebiyat dallarında başarılıydım. Işık Lisesi’nden mezun olduğum sene, aile büyüklerini örnek alarak kimya ve o zaman çok popüler olan işletme dallarında eğitim görmek hususunda kararsızdım. Boğaziçi Üniversitesi’nde işletme bölümünü kazanmış olmama rağmen yurt dışında eğitim almam üzerine karar kılınınca, Amerika’da hem kimya hem ekonomi dalında lisans eğitimini sürdürdüm. Dönüşte, Boğaziçi Üniversitesi’nde finans dalında yüksek ihtisas yaptım. Master sonrası mücadeleci yapımla, kendi kanatlarımla uçmak ve kendi yolumu çizmek istedim.
‘İşe almak istemediler’
İlk işinizi anlatır mısınız?
Okul sonrası aile şirketlerinin dışında çalışma kararı aldım. İlk başta bu tepkiye neden oldu ancak daha sonra anlayış gösterildi. Babam hayatta olsaydı belki farklı düşünebilirdim ve çalışabilirdim. Ama değildi... Tamamen kendi gayretimle işimi buldum ve dört elle sarıldım. Çalıştığım ilk yabancı bankada bir Türk, bir Amerikalı üst düzey müdürümüz vardı. Türk müdürümüz benim işe alınmam konusunda çekinceli davranmıştı. “Nasıl olsa Eczacıbaşı Grubu’na döner, başkasını işe alalım” demişti. Amerikalı müdür ise öyle düşünmedi. Yıllar içerisinde kendi ayaklarımın üzerinde durarak finans sektöründe, grup dışında çalıştım. Şimdi kendi finansal yönetim ve danışmanlık şirketim var.
‘Sözünüzde durmalısınız’
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği’nde üç kez başkanlığının yanı sıra çeşitli sanayi ve iş kollarında çalışmış biri olarak gençlere ne tavsiyede bulunursunuz?
Öncelikle gönül verdikleri işi yapsınlar. İsteyerek yapılan iş çok önemli. Maymun iştahlı olmamak lazım. Kendinizi her daim eğitmek gerek. Lise ve üniversite, eğitimin sadece bir parçası. Yeniliklere, gelişmelere hep açık olmak lazım. Çok okumak lazım. Sosyal olmak, insanlarla birlikte olmak, yeni çevrelere girmek, düşünceleri açık yüreklilikle paylaşmak lazım. Ve tabii hiçbir zaman yılmamak lazım. Eğitiminiz, duruşunuz ve şahsiyetiniz sizi her zaman desteklemeli. Söylediğiniz sözün arkasında olmalısınız. Güvenirlilik en önemli konu. Bir kere yitirdiniz mi kazanması çok güç, hatta imkansız.
İş dünyasında erkekleri kıskandıracak başarılara imza atıyorsunuz. Ne düşünüyorsunuz?
Finans sektörü, Türkiye’de kadın çalışanın yoğun olduğu bir sektör. Buna rağmen tepe noktaya ulaşabilmiş kadın sayısı çok az. Bu yurt dışında da böyle. Birçok üst düzey toplantıya tek kadın olarak katılmışlığım oldu. Tabii bir noktadan sonra cinsiyet değil, iş yapabilme kabiliyetinizle oradasınız.
‘Kitap yazmak istiyorum’