Trabzonspor, artık bir Şenol Güneş takımı değil... Ama belli ki Güneş’in transfer metodolojisi, kulüpte ciddi bir iz bırakmış. Güneş, Trabzon’da çalıştığı dönemde transfer marketten yüksek potansiyelli genç isimleri bulur, kendi tedrisatından geçirir ve onları büyük takım oyuncularına dönüştürürdü. Bu yıl Trabzon’a gelen Anıl, Deniz, Serdar, hatta Salih’in bile Güneş’in elinde olsalar ciddi biçimde gelişeceklerine eminim. Ama tabii Halilhodzic bu oyuncuların kapasitelerini biliyor mu, kısa hazırlık döneminde onları yeterince tanıyabilecek mi, zaman gösterecek. Sanırım bu isimler içinde en şanssızı Ordu’dan Trabzon’a gelen Anıl... Lokomotiv Taşkent’le oynanan hazırlık maçından sonra Trabzon yerel basınında gözlemlediğim kadarıyla en çok eleştirilen isimlerden biri. Ama bana sorarsanız, gereken şans verilirse en fazla parlama şansı olan da o. Taşkent ekibi önünde topu hücuma çabuk taşıdığı zaten gözlemlendi, ama Anıl takıma uyum sağlarsa doğru final paslarını da atabilecek yetenekte bir isim. Trabzon’da mı olur, yoksa bir başka Anadolu takımında mı yeni bir şans bulur bilemiyorum. Ama Anıl’ı bu yıl Süper Lig’de doya doya izlemek isteriz doğrusu. Trabzon’un bir başka şanssızı. Zira önünde Onur gibi bir milli yıldız var. Oysa Fransa doğumlu eldiven, hem yaşı hem de kapasitesi itibariyle birinci kaleci olmaya hazır. Tolga’yı, Onur’u, Fatih’i, Zeki Ayvaz’ı yan yana koyunca Trabzon’un son yıllarda kaleci üretimi bakımından kıtanın sayılı kulüplerinden biri olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Trabzon’un kaleci antrenörü Alper Boğuşlu’nun milli takıma gitmesi tesadüf değil kesinlikle. Beşiktaş yana yakıla 10 numara arıyor ve bu durum beni iki açıdan endişelendiriyor: Birincisi, yüksek maliyetli bir oyun kurucu transfer edilirse Oğuzhan’ın direkt oynayamama ihtimali. İkincisi de, Sezer’in hâlâ son bir şansı hak ettiğine inanmam. Daha önce de değinmiştim: G.Saray, yumruklu morarmalı Melo-Riera kavgasını çözüp iki oyuncudan şampiyonluk verimi alırken, Beşiktaş’ın kimsenin hakkında bir şey bilmediği Toraman-Sezer olayını bu kadar sürdürmesi, tam bir yönetim zafiyeti. Galatasaray’ın kamp kadrosu kalabalık. İstanbul’da bıraktıkları bile kalabalık. Bu kalabalıkta karakter olarak çekinik gözüken Umut’un kaybolma ihtimali ciddi. Galatasaray’da ya da kiralanabileceği bir başka Süper Lig takımında bu sezon bolca dikine oynamasını umuyorum Umut’un. Bir başka resesif karakter de o. Melo-Selçuk-Sneijder gibi 3 yıldızın varlığı, Umut-Furkan gibi son derece yetenekli gençlerin önünü tıkıyor tabii. Oysa geçen sene Karabük’te hem özgüveni yükselmiş, hem de ayakları yere daha sağlam basmıştı. Keşke Karabük onun transferini erkenden halledip bugün Rosenborg karşısına çıkarabilseydi... Bu satırları kaleme aldığım sırada ismi Samsunspor’la anılıyordu. Daha önce de Denizli söylentisi vardı. Recep’in de Salih gibi bir an önce kendisine Yanal’dan daha fazla güvenecek bir teknik adam bulup sıkça dakika alması gerek. Geçen yıl Elazığ’ın en etkileyici oyuncularından biriydi ve bu performansı onu Karabük’e taşıdı. Almanya doğumlu oyuncu Elazığ’da daha çok çizgide şans buldu, ama bu yıl merkeze kayabilirse bence şut özelliğiyle çok daha fazla ön plana çıkacaktır. Adı Fenerbahçe ve Galatasaray’la anılıyor ama dileğim Antep’te kalması. Sadece 22 yaşında ve henüz kariyerinde üst üste ilk 11’de oynadığı 10 maç yok. İstanbul’a giderse Burak’lar, Emenike’ler arasından yine kafa gösteremeyecek. Hazır Cenk İstanbul’a gitmişken, Antep’te bu sezon 30 maç oynamaya bakması gerek. Çünkü Muhammet’teki A Milli Takım potansiyelinin oynamadan ortaya çıkması mümkün değil. Ankaragücü’nün küme düştüğü sezon sol ayağıyla attığı etkili pasları, sert şutları hâlâ hatırlıyorum. Eskişehir’de kalabalık bir pozisyonun kurbanı oldu ve şans bulamadı. Eğer oynayabileceği bir takıma gidebilirse bence hâlâ çıkış şansı var. Geçen sezon Konya’da da Rize’de de çok olumlu futbol oynatmıştı. Antrenörlük için olgunluk çağı sayılabilecek 50 yaşında oyunun dışında kalması bence Türk futbolunun kaybı olur. Ülkede maalesef başka kulüp başkanlarını arayıp taktikler verenler, Telegollerde gözükenler medyada daha fazla yer buluyor. Memlekette her alanda gündelik şöhretin değil, dünyaya bir söz, bir eser bırakma derdinde olan insanların etkin görevlerde olması dileğiyle. Mutlu haftalar.