Eskişehir Kent belleği canlandırma toplantıları

Kent belleği canlandırma toplantıları

28.04.2016 - 15:30 | Son Güncellenme:

Tepebaşı Belediyesi’nin Kent Belleğini Canlandırma Toplantıları, Prof. Dr. İhsan Güneş ve Doç. Dr. Kemal Yakut’un konuşmacı olarak katıldığı “Bozkırın Ortasında Yükselen Kent” başlığı ile gerçekleşti.

Kent belleği canlandırma toplantıları

Tepebaşı Belediyesi’nin Kent Belleğini Canlandırma Toplantıları, Prof. Dr. İhsan Güneş ve Doç. Dr. Kemal Yakut’un konuşmacı olarak katıldığı “Bozkırın Ortasında Yükselen Kent” başlığı ile gerçekleşti.
Tepebaşı Belediyesi Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte, Prof. Dr. İhsan Güneş ve Doç. Dr. Kemal Yakut, Milli Mücadele Dönemi Eskişehir’in yıkım süreci ve sonrasında yıkımdan Cumhuriyet kentine dönüşüm sürecini tarihsel olaylar ve belgeler ışığında keyifli bir sohbet ile anlattı.
Prof. Dr. Güneş, 1’inci Dünya Savaşı ile başlayan süreçte Eskişehir’i “Kentimizin yakın dönemde geçmişini bilirsek kendimizi güvene alabilir ve doğru yolda hareket edebiliriz. 1’inci Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan askeri yaklaşım içerisinde Eskişehir oldukça stratejik bir yerdir. İzmir’in işgaline tepki olarak Eskişehir’de de bir miting yapıldığını görüyoruz o günün rakamıyla 10 bin kişiliktir. Eskişehir’de İzmir işgaline direniş olarak ilk silahlı direniş örgütlenmesi Seyitgazi’de başlıyor. Bu Eskişehir’de ilk Kuvayi Milliye hareketinin başladığı yerdir. Eskişehir stratejik yapısı dışında Milli Mücadelenin lider kadrosu açısından da önemli noktadadır. Anadolu Kadınlar Müdafai Hukuk Cemiyetinin bir şubesi de o dönemde Eskişehir’de açılmıştır. Eskişehirli kadınıyla erkeğiyle Milli Mücadele hareketinde yer almıştır. Eskişehirliler merkezde 209, Mihallıççık 69, Seyigazi 125, Sivrihisar 195 şehit vermiştir. İstiklal madalyası olarak merkez 158, Çiftlerde 126, İnönü 170 (13’ü kadın) Seyitgazi 73, Sivrihisar 360’dır. Milli Mücadelede Eskişehir büyük acılar yaşamış ama askerini sürekli desteklemiştir” diye tanımladı.
Doç. Dr. Kemal Yakut da, kentin sosyal, kültürel ve ekonomik sürecinin yıkım sonrasından modern bir kente dönüşümünü şöyle anlattı,
“19’uncu Yüzyılın ortalarında Eskişehir bakımsız ve küçük bir kasabadır. Eskişehir’in kaderi nasıl değişti? Bu kaderi değiştiren 3 temel olay söz konusu. Birincisi lületaşı ticaretidir. Viyana’ya o dönemde sandıklarla satılan lületaşı söz konusudur. Lületaşı ticareti sadece parasal olarak geri dönmüyor. Kente Viyana tipi evler inşa edilmeye başlanıyor. Bununla bağlantılı olarak kültürel etkileşim başlıyor. İkinci nokta göçler. Eskişehir’de ilk göç 1829-30 yılında Osmanlı - Rus Savaşı sonrası oluyor. Kırım’dan Anadolu’ya başlayan göçte ilk kafile Eskişehir’e gelerek Çiftelere yerleşiyor. 19’uncu yüzyıl boyunca on binlerce göçmen Eskişehir’e geliyor. Gelen göçmenler Eskişehir’e yerleştikten sonra kentin kaderi değişiyor. Yeni kültür ve değerler getiriyorlar. Buğday üretiminde artış geliyor ve karasabanın yerine demir pulluk kullanılmaya başlıyor. Göçlerin en önemli sonucu Eskişehir’de bir orta sınıf oluşuyor. Bir sermaye birikimine yol açılıyor. 3’üncü temel nokta demiryolunun Eskişehir’e gelmesidir. 1892’de ilk defa bir lokomotifin düdük sesi Eskişehir’de duyulur. Demiryolu Eskişehir ekonomisinin Avrupa kapitalizmi ile entegrasyonun sağlıyor. 20’nci Yüzyılın başında Eskişehir’e doğunun Paris’i denilmektedir. Bakımsız olan bir kent artık yavaş yavaş gelişmeye başlamıştır. Açılmaya başlayan fabrikalar işçi kültürünün gelişmesine yol açıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri bu kent Atatürkçü bir kent ve devrimlerine sürekli sahip çıkan bir kent olmuştur. 1940’lı yıllara doğru kent bozkırın ortasında modern bir kent haline gelmiştir”
Söyleşinin sonunda Eskişehir Vali Yardımcısı Ömer Faruk Günay ve Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, konuşmacılara çiçek vererek teşekkür etti.