Siyaset KHK Düzenlemesinin dayanağı TCK’da var

KHK Düzenlemesinin dayanağı TCK’da var

28.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

KHK ile darbe girişimi ve terör olaylarına müdahale eden vatandaşlara yargı zırhı getirilmesi kamuoyunda tartışma yaratırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Avukat Fethi Yıldız’dan hukuki değerlendirme geldi.

KHK Düzenlemesinin  dayanağı TCK’da var

Düzenlemenin dayanağının Türk Ceza Kanunu’nda bulunduğunu belirten Yıldız, Türkiye Cumhuriyeti’nin korumanın tüm hukuki normların üzerinde olduğunu kaydetti. OHAL durumuna dikkati çeken Yıldız, şunları kaydetti:
‘AYM’ye dava açılamaz’
“KHK, Anayasa’nın 121. maddesine dayanılarak ve olağanüstü halin geçerli olduğu dönem içerisinde yurdun tamamında geçerli olmak üzere çıkarılmıştır. Anayasa’nın 148. maddesinin 1. fıkrasının 3. cümlesinde yer alan ‘olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz. Yargısal denetim yapılamaz. 8 Kasım 2016 tarihli 6755 sayılı Olağanüstü Hal kapsamında alınması gereken tedbirler ile bazı kurum ve kuruluşlara iç düzenleme yapılması hakkında kanun metninde kararnamenin değiştirilen kanunda yer alan 37. maddenin 1. fıkrası şöyledir: ‘15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar ve tedbirleri icra eden her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişilere görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari mali ve cezai sorumluluk doğmaz’. 696 sayılı KHK 121. maddesindeki düzenleme son derece açıktır. 6755 sayılı Kanun’un 37. maddesinin 1. fıkrasına ek yapılarak darbenin bastırılmasında mukavemet gösteren sivil vatandaşların bu fiillerinden dolayı idari, cezai sorumluluk doğmaz. Bu düzenlemeden 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz’da darbecilere karşı meşru müdafaa hakkını ve direnme hakkını kullanan, darbeye püskürten Türk vatandaşlarının yargılanma muafiyetini düzenlemektedir. TCK’nın 25. 26. maddeleri düzenlemenin hukuki dayanağıdır. TCK’nın 26. maddesi görevin ifası sırasında (darbenin bastırılması sırasında) yapılan fiillerin hukuka uygunluğunu düzenler. TCK’nın 25. maddesindeki düzenleme meşru savunma hakkıdır, hukuka uygunluk nedenidir. Anayasa’nın 17. maddesinde (07.05.2004 tarihli değişik) aynı doğrultudadır.”
‘Hukuki normun üstünde’
Yıldız, açıklamasında ayrıca “Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek görevini aziz Atatürk hepimize vasiyet etmiştir. Türk milliyetçileri için bu vasiyet tüm hukuki normların üzerindedir” değerlendirmesinde bulundu.

BBP lideri MUSTAFA DESTİCİ:

Yeniden net yazılmalıdır

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 696 sayılı KHK’nın 121. maddesiyle getirilen düzenlemeye ilişkin dün basın toplantısı düzenledi. Düzenlemede yer alan “bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında” ifadesinin kafalarda soru işaretleri ürettiğini aktaran Destici, ilk sorunun, gelecekteki eylemlerin 15 Temmuz darbe girişiminin devamı niteliğinde terör eylemleri olduğuna kimin karar vereceği olduğuna değindi. Destici, bu maddenin tekrar ele alınmasını tavsiye ederek, “Ya ilgili madde m‘devamı niteliğindeki’ ifade çıkarılmalı ya da bu maddede, cezai muafiyet elde eden sivillerin dokunulmazlıklarının 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahıyla sınırlı olduğu, yoruma bırakılmayacak şekilde net yazılmalıdır” dedi.

HDP’Lİ FİLİZ KERESTECİOĞLU:

Korku iklimi maddesidir

HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, 696 sayılı KHK’la ilişkin görüşlerini açıkladı. 30 civarında KHK’nın çıktığını ama bunların sadece beşinin Meclis’e getirildiğini vurgulayan Kerestecioğlu, KHK’ler ile yapılan düzenlemelerin de OHAL ile alakasının olmadığını söyledi. Kerestecioğlu şunları söyledi: “Bir korku iklimi yaratma maddesidir. İleriye, geriye, yana, arkaya nereye yürütürlerse yürütsünler bugünkü hukuk düzenimiz kimsenin yargıdan muaf olmasına izin veren bir hukuk düzeni değildir. Bu nedenle kimse korkuya kapılmasın ve herkes ayağını ona göre denk alsın. Uluslararası sözleşmeler, anayasa hükmündedir. Kimse yargıdan muaf değildir.”

SP LİDERİ KARAMOLLAOĞLU:

Ucu açık bir ifadedir

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu 15 Temmuz’dan bu yana 30 ayrı KHK yayınlandığını, KHK ile yönetilen bir Türkiye’nin ortaya çıktığını iddia etti. Karamollaoğlu, kanunun yerini kararnamelerin aldığını savunarak “Bu çok yanlış, nereye çekilebileceği belli olmayan ucu açık bir ifadedir. Bu konuyu tüm siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri tenkit etti” dedi. Karamollaoğlu, bu tür kararnamelerin beklenmeyen ve istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini vurgulayarak, “Bu ülke geçmişte kendisini devlet yerine koyan, devlet adına iş yapmaya kalkanlardan çok çekmiştir. Acaba faili meçhuller dönemine yeniden mi giriyoruz gibi bir hava oluşuyor” diye konuştu.

İYİ PARTİ MİLLETVEKİLİ ÖZDAĞ:

Kişisel rejim için araçtır

İyi Parti Milletvekili Ümit Özdağ, dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 696 sayılı KHK’nın, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz FETÖ darbesini, otoriter, kişisel rejimini kurmak için bir araç olarak kullandığını bir kez daha gösterdiğini” öne sürdü. Özdağ, şöyle devam etti:
“Bu düzenlemenin sakın 15-16 Temmuz ile sınırlı olduğunu söylemeyin. Buna ne çocuklar inanır ne de başka kimse? Bu, doğru değil. Sizin parlamenter demokratik sistemi savunanları ‘darbeci, terörist’ olarak nitelendirdiniz. Verilere göre toplumda silahlanma anormal düzeyde. Böyle bir ortamda nasıl böyle KHK çıkartırsınız, nasıl bunun arkasında durmaya devam edersiniz?”

TBB BAŞKANI METİN FEYZİOĞLU:

Derhal geri çekilmelidir

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, baro başkanlarıyla yaptığı basın toplatısında “OHAL derhal kaldırılmalıdır. 696 sayılı KHK derhal geri çekilmelidir” dedi. Söz konusu KHK’nin insanların yaşamlarını tehlikeye atan bir, “sorumsuzluk maddesi” içerdiğini de söyleyen Feyzioğlu, şöyle devam etti: “696 sayılı KHK, geleceğe yönelik olarak sivillerin kendi takdirlerine göre 15 Temmuz darbe girişiminin devamı niteliğinde olarak yorumladıkları eylemleri güç kullanarak bastırabileceklerine dair bir sorumsuzluk hükmü içermektedir. Böyle bir düzenleme kanunla dahi yapılamaz. Kendine ‘devlet’ diyen devlet asla böyle bir düzenlemeyi kabul edemez, böyle bir düzenlemenin varlığı devlet olarak devama engeldir. OHAL derhal kaldırılmalıdır. 696 sayılı KHK derhal geri çekmelidir. Ancak bir ilk adım olarak derhal bahsettiğimiz maddenin metninde bir değişiklik yapılmalıdır. Tatilde olan Meclis derhal toplanmalıdır. OHAL ile ilgili hiçbir hüküm içermeyen KHK incelemelidir.”

Haberin Devamı