Siyaset Kılıçdaroğlu'ndan Afyonkarahisar'da referandum mesajı

Kılıçdaroğlu'ndan Afyonkarahisar'da referandum mesajı

23.03.2017 - 11:38 | Son Güncellenme:

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar'da referandum mesajlarını verdi.

Kılıçdaroğlundan Afyonkarahisarda referandum mesajı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi biz bir rejim değişikliğinin içine giriyoruz. Rejimi değiştireceğiz. Birinci soru şu; hangi gerekçeyle rejim değişir? Bir Allah'ın kulu çıkıp makul ve mantıklı gerekçe açıklaması lazım. Demesi gerekir ki; 'Şu gerekçeyle biz demokratik parlementer sistemden vazgeçiyoruz, tek adam rejimine geçiyoruz.' Deniyor ki; 'Devlette çift başlılık bitecek.' Tam tersine devlet yönetiminde çift başlılık olacak." dedi.

Haberin Devamı

Bir dizi programa katılmak üzere Afyonkarahisar'a gelen Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar Ticaret Borsasında muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.

Kılıçdaroğlu, Milli Kurtuluş Savaşı'nın yürütüldüğü topraklarda olduklarını, bu toprakların şehit kanlarıyla sulandığını bildirdi.

Düşmana karşı mücadele eden kahraman askerlerin Cumhuriyeti kurduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Neresinden bakarsak bakalım, birlikte yaşama arzumuz. her dönem hepimizin gündeminde olabilir. Ayrılık, gayrılık yapmadık. Farklı düşünebiliriz, farklı kimliklerimiz olabilir. Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşayabiliriz ama bir arada, huzur içinde yaşamak istiyoruz. Herkesin karnının doyduğu, herkesin işinin, aşının olduğu bir Türkiye'de huzur içinde yaşamak istiyoruz." diye konuştu.

Haberin Devamı

"Bu tercih bir demokrasi tercihidir"

Kılıçdaroğlu, komşu ülkelerle de huzur içinde yaşamak istediklerini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İsteriz ki hem dünyada barış olsun, hem Türkiye'de barış olsun. Bu sözü söyleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaş meydanlarından gelen bir kişidir. Barışın ve huzurun değerini en iyi o biliyor. Savaşın bir toplum içinde nelere mal olduğunu en iyi bilen kişidir. Cumhuriyetimizi kurduk, demokrasimizi geliştirdik. 16 Nisan'da sandığa gideceğiz ve bir tercihte bulunacağız. Demokrasiyi mi istiyoruz, tek adam yönetimini mi istiyoruz? Bu tercihte bulunacağız. Bu tercihin sağı solu yok. Bu tercihin A partisi B partisi yok. Bu tercihin sosyal demokratlar, mütedeyyinler, milliyetçiler, ülkücüler, Saadet'çiler, bunlarla da ilgisi yok. Bu tercih bir demokrasi tercihidir. Siyasi görüşleriniz, kimliklerimiz, yaşadığımız bölgeler farklı olabilir ama bir arada demokrasi istiyoruz. "

Demokrasiyi herkesin istemek zorunda olduğunu, barışın ve huzurun demokrasiden geçtiğini anlatan Kılıçdaroğlu, demokrasinin düşünce özgürlüğü olduğuna, demokraside herkesin can ve mal güveniliğinin garanti altında olduğuna dikkati çekti.

"Hangi gerekçeyle rejim değişir?

Kılıçdaroğlu, 1923'te Cumhuriyet kurulduğunda, Meclis açıldığında "tek adam" yönetimi olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e başkomutanlık yetkisi TBMM tarafından sınırlı olarak verilmiştir. Yine 1924 Anayasası görüşülürken Gazi Mustafa Kemal'e Meclisin fesih yetkisi verilmemiştir. Gerekçe olarak; 'bizi buraya millet gönderdi, Gazi Paşayı severiz ama bizi buraya o getirmedi. Milletin iradesini herkeste aramak zorundadır' demişlerdi. Şimdi biz bir rejim değişikliğinin içine giriyoruz. Rejimi değiştireceğiz. Birinci soru şu; hangi gerekçeyle rejim değişir? Bir Allah'ın kulu çıkıp makul ve mantıklı gerekçe açıklaması lazım. Demesi gerekir ki; 'Şu gerekçeyle biz demokratik parlementer sistemden vazgeçiyoruz, tek adam rejimine geçiyoruz.' Deniyor ki; 'Devlette çift başlılık bitecek.' Tam tersine devlet yönetiminde çift başlılık olacak."

"Devletin tepesinde çift başlılık olacak"

Anayasa değişikliği halk oylamasında "evet" çıkması halinde 'çift başlılık durumu ortadan kalkacak' söyleminin doğru olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

Haberin Devamı

"Nasıl en tepedeki kişi hem başkan olacak hem de siyasi partinin genel başkanı olacak. Yani iki ayrı şapkası olacak. Çift başlılık söylemi asla doğru değil. Tam tersine bu anayasa değişikliği geçerse devletin tepesinde çift başlılık olacak. Belki bazı vatandaşlarım diyebilir; 'Olsun ne olacak. Kişi hem partisini hem de Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etsin.' O zaman soru şu; bu kişi nasıl tarafsız olacak? Tarafsızlık niteliği ne olacak? Meclise gelip 'ben tarafsız davranacağım' diye nasıl yemin edecek? Ben tarafsız olamam. Neden? Ben bir partinin genel başkanıyım. Binali Bey tarasız olamaz. O da başka bir partinin genel başkanı. Devlet Bey tarafsız olamaz. O da başka bir partinin genel başkanı. Biz Mecliste yemin ederken zaten tarafsızlık üzerine yemin etmeyiz. Öyle bir kural yok. Tarafsızlık üzerine yemin sadece cumhurbaşkanının. O da partinin genel başkanı olunca ne olacak? Cumhurbaşkanını illerde kim temsil edecek? İl başkanı mı, vali mi? İkisi de temsil edecek. Yani çift başlılık hem tepe de var hem altta var. Bunların tamamını düşünmemiz lazım. Tamamını düşünüp sandığa gitmemiz lazım. Bunların siyasi partilerle ilgisi yoktur. Mesele bir siyasi parti meselesi değildir, mesele bir kişi meselesi değildir. Mesele memleket meselesidir, cumhuriyet, vatan, bayrak, demokrasi meselesidir. O kadar fazla yetkiler veriyoruz ki; bir kişiye bu kişi hata yaptığı zaman hatayı 80 milyon çekecek."

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, sorunların çözülmesi için demokratik sisteme ihtiyaç olduğunu bildirdi.

Dünyada gelişmiş ülkelerde sağlam bir demokratik parlamenter sistemi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede demokrasi askıdaysa, o ülkenin büyüme şansı sıfırdır. Dünyada örneği yoktur. Bana dünyada demokrasisi olmayan gelişmiş bir ülke gösteremezsiniz." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği ile Meclis'in yetkisinin alınarak bir kişiye teslim edildiğini ileri sürerek, bu yetkilerle bir kişinin tek başına Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edebildiğini kaydetti.

Yeni sistemde başkanın Afyon, Kütahya ve Eskişehir'i birleştirerek, bölge valisi atama yetkisi bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, 'Tek adam rejiminin' Orta Doğu'da hangi felaketlere yol açtığını herkesin bildiğini ifade etti.

Bugün, Irak, Libya ve Suriye gibi Orta Doğu ülkelerinin tek adam rejimininden dolayı parçalandığını vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bir kişiyi kandırdığınızda, ikna ettiğinizde, devleti 24 saat içinde ele geçiriyorsunuz. Çünkü bir kişiye o kadar yetki veriyorsunuz ki, tek başına en geç 24 saat içinde devletin bütün komutanlarını, müsteşarlarını, emniyet müdürlerini, büyük elçilerinin tamamını görevden alabilirsiniz" değerlendirmesinde bulundu.

"Millet Meclisi'ndeki 550 milletvekiline mi güvenelim, bir kişiye mi güvenelim?"

"Ne diyorlar, Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor. Peki söylesinler ben hangi yanlış cümleyi kurdum" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kendi ifadeleri. 'Evet' diyorlar, başkan olacak, başkan yardımcıları da olacak ama sayı belirtmiyorlar. Bakanın istediği kadar. Peki bugünkü modelde kaç bakan olacağına kim karar veriyor? Bu modelde kaç bakan olacağına, hangi bakanlıkların kurulacağına TBMM karar veriyor. Meclis'ten bu yetkiyi alıyorsunuz. Doğru mudur, yanlış mıdır? Bunun siyasi partilerle bir ilgisi var mıdır? Millet Meclisi'ndeki 550 milletvekiline mi güvenelim, bir kişiye mi güvenelim? 550 kişinin aklı mı daha iyidir, yoksa bir kişinin aklımı? Buna karar vereceğiz. Annelere soruyorum. Freni olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz? Hiç kimse bindirmez. Freni olmayan bir otobüse ben evladımı niye bindireyim. Freni olmayan bir sistem yaratıyoruz. Çünkü üstünlerin hukukunu kuruyoruz, hukukun üstünlüğünü değil. Neden üstünlerin hukuku? Çünkü yetki verdiğimiz kişilerin hiçbirisi hesap vermeyecek."

"Tek çareleri beni kötülemek"

Kemal Kılıçdaroğlu, yeni düzende hiç kimsenin hesap vermediğini, Meclis'ten güvenoyu bile istenmediğini, milletvekillerinin sözlü soru önergesi bile verme hakkı olmadığını savunarak, "Hükümet neden 'Evet' denileceğini halka anlatamıyor. Tek çareleri beni kötülemek. İstediğiniz kadar beni kötüleyin, ben doğruları söylemeye devam edeceğim. Cesaretleri varsa gelirler konuşuruz. Yeter ki millet yan yana oturduğumuzda kimin doğru, kimin yanlış söylediğini öğrensin." değerlendirmesinde bulundu.

Hükümet'e terörün bitirilmesi için her türlü desteği Meclis'te verdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, Hükümet'in istediği kanunu çıkardığını, istedikleri kararları aldığını ancak sorunun yetki meselesi değil, sorunun kötü yönetim olduğunu ileri sürdü.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ABD dışında, dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinde parlamenter sistem olduğuna işaret ederek, "Dünyanın en fakir 10 ülkesine bakın tamamında başkanlık sistemi var. Başkan çok varlıklı, halk sefalet içinde. Biz birinci ligde olmayı mı arzu ediyoruz, 3. ligde olmayı mı arzu ediyoruz? Birinci ligde olacaksak, güçlü demokratik parlamenter bir sistem olması lazım." dedi.

"Üstünlerin hukukunu yapıyorlar"

Kılıçdaroğlu, demokrasinin herkes için geçerli olduğunu belirterek, "Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü geçerlidir. Üstünlerin hukukunu yapıyorlar. Nasıl? Tek adama her türlü yetki, hiç hesap vermeme... Sadece kendisi için değil yardımcıları ve bakanlar için de ömür boyu dokunulmazlık. İnkar etsinler bakalım, ömür boyu dokunulmazlık getiriyorlar mı getirmiyorlar mı? Sadece kendi görev alanı ile ilgili değil, bütün alanlarda ömür boyu dokunulmazlık..." ifadesini kullandı.

Kendisinde sadece milletvekilliği dokunulmazlığının bulunduğunu ve milletvekilliği sona erdiğinde dokunulmazlığının da kalkacağını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Yeni modelde başkan, başkan yardımcıları ve bakanlar ömür boyu dokunulmaz olacaklar. Dokunmak için ne gerekiyor? 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. 400 milletvekilini nereden bulacaksınız? Yani ömür boyu kimse bunlara dokunmayacak. İster yolsuzluk yapar, ister yolda giderken silahı çeker birini vurur, hiç fark etmiyor. Bu düzen adil bir düzen deniyorsa 'Evet' oyu kullanın. Hayır bu düzen olmaz arkadaşlar. 'Böyle olmaz bize demokrasi gerekli' diyorsanız herkes gidip huzur içinde 'Hayır' oyunu kullanabilir, demokrasiden yana tercihini kullanabilir. Hep 'hayır çıkarsa kaos olur' diyorlar. Hiçbir şey olmaz. Niye kaos çıksın? Sayın Cumhurbaşkanı yerinde kalacak, başbakan yerinde kalacak. Meclis zaten yerinde, bir şey değişmeyecek ki ama 'Evet' çıkarsa sonu belirsiz bir maceraya koskoca Türkiye Cumhuriyeti sürüklenmiş olacak. Onun vebali ağırdır."

"Yeri, zamanı gelir bu millet haksızlıklara 'dur' demsini bilir. İşte dur demenin tarihi 16 Nisan'dır"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin sonu belirsiz bir maceraya sürüklenmemesi gerektiğine işaret ederek, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Akıl var, aklımızı kullanacağız. Yüce Rabbimiz ne diyor? 'Aklınızı kullanmıyor musunuz' diyor. Kur'an-ı Kerim'de birden fazla yerde bunu diyor. Akıl kullanacağınız yerde aklınızı bir kişiye emanet etmek ne kadar doğrudur? Karı koca bile karar alırken, bir araya gelir, oturur konuşurlar. 80 milyonluk Türkiye'de 80 milyon vatandaş yeni doğmuş çocuktan başlayarak, vergi ödeyecek ve denetimi yok. Hesabını kimse soramayacak ama kendisi denetleyecek. Birisi bir şey yaptı mı cumhurbaşkanlığı denetleme kurulunu gönderecek ve her türlü denetimi yaptıracak. Üstünlerin hukukunun olduğu bir ülkede bir mazlumlar vardır, bir de egemenler vardır. Malumlar, egemenler tarafından sürekli baskı altında tutulurlar ve bizim yüce dinimiz der ki, 'haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır'. Egemenden yana, zalimden yana tavır almak, bizim inancımızda da kültürümüzde de yoktur. Yeri, zamanı gelir bu millet haksızlıklara 'dur' demesini bilir. İşte dur demenin tarihi 16 Nisan'dır."

Kemal Kılıçdaroğlu, buradaki programın ardından şehit polis memuru Mehmet Dama ve şehit Uzman Çavuş Gökhan Şengül’ün kent merkezindeki ailelerini ziyaret etti.

Basına kapalı gerçekleşen ziyaretin ardından Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar'a bağlı Susuz beldesine gitti. Kılıçdaroğlu, beldedeki köy odasında vatandaşlarla yemek yedikten sonra bir çay bahçesinde vatandaşlarla bir araya gelerek, sohbet etti.