Kocaeli Kktc 3. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun:

Kktc 3. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun:

27.10.2017 - 13:20 | Son Güncellenme:

.

Kktc 3. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun:

KKTC 3. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, “Allah’tan insanımız buna karşı koydu. Bir de fırsat bilip Rumların Türklere saldırmasının önünü açacaktı. Belki de bunun hazırlığını yapmışlardı. Belki de bunda başarılı olsalardı o yönde ilerleyerek Yunanistan’dan alacakları takviyeyle de Kuzey Kıbrıs’a saldıracaklardı” dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kartepe Zirvesi’nde moderatörlüğünü TBMM eski Başkanı Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in yaptığı "Demokrasi, Parlamento ve Darbeler" başlıklı özel oturuma Bosna Hersek Federasyonu Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Edin Music, Hollanda Türkevi Araştırma Merkezi Başkanı Veyis Güngör, KKTC 3. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun ve Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Beril Dedeoğlu katıldı.
Bosna Hersek Federasyonu Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Music, 21. yüzyılda önemli olaylar yaşandığını söyledi. Bu olayların dünyadaki ilişkileri etkilediğini ifade eden Music, darbede asıl amacın hükümeti ele geçirmek olduğunu kaydetti. 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde Türk halkının darbeyi engellediğini anlatan Music, "Bosna Hersek dost millet, bunu kaygıyla takip ediyordu, fakat Türk halkının gücünün bu kötülüğü yeneceğini düşünüyorduk. Çünkü iyilik her zaman kötülüğü yenecektir. 15 Temmuz’u yaşayan insanların devlete sevgisinin ne kadar güçlü olduğunu gördük. İnsanların devlete bağlılığı darbe girişimini engellemiştir Hak ve hukuk için savaşan insanları hiç kimse yenemez. Bir kez daha bunu görmüş olduk. Siyasi, ekonomik, turizm ve insan hakları anlamında birçok açıdan bunu değerlendirmek zorundayız. Demokrasi ve ülkeyi korumak bizim en önceliğimiz olmalıdır. İki halkın arasındaki bu koparılmaz bağlar hem tarih boyunca hem de şimdi çok nettir" ifadesini kullandı.
Oturumun moderatörlüğünü üstlenen TBMM eski Başkanı Şahin de, bilim ve teknolojinin hızla geliştiği dünyada demokrasi kültürünün buna paralel olarak gelişmediğini belirterek, “1950’den yani 2. Dünya Savaşı’nda bu güne 2017’ye kadar dünyada 494 darbe ve darbe girişimi gerçekleşmiş. Bunun 8 tanesi de Türkiye’de. 494 darbe dünyanın hangi bölgelerinde meydana gelmiş diye baktığınızda, yüzde 43’ünün Afrika ülkelerinde gerçekleştiğini görüyoruz. Yüzde 30’unun da Latin Amerika’da yani ikisini toplarsanız yüzde 73 ediyor. En düşük oranda darbe gerçekleşen bölge de Avrupa, yüzde 3 oranında. Bu analiz edilirken oradan bir takım sonuçlar çıkarmak gerekir” diye konuştu.
Galatasaray Üniversitesi’nden Dedeoğlu ise normalde demokrasi ve parlamento kelimelerinin darbeyle yan yana gelemeyeceğini aktararak, Türkiye’de demokrasinin darbenin gerçekleşmesine engel olduğunu söyledi. Darbeler tarihi açısından 15 Temmuz’un dönüm noktası olabileceğini ifade eden Dedeoğlu, darbelerin ortaya çıkış sürecini ve gelişimini katılımcılara anlattı. Dedeoğlu, darbe tarihlerinde darbeci grupların yaptıklarının makbul bir şey olduğuna toplumun inanmasını sağlamaya çalıştığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Bu bazı darbelerin yaşandığı toplumlarda tutmuş bir senaryodur ancak Türkiye’deki darbeler tarihine baktığımızda bunun tutmadığını söylemekte yarar var. Zira hemen her darbe ve darbe girişimi sonrasında darbeyi yapanların işaret ettiği hiçbir siyasi parti iktidara gelmemiş. Toplum gidip tam tersine destekleye geldiği eğilimleri iktidara taşımıştır. Demek ki bu senaryo Türkiye’de hiçbir zaman tutmamış. Toplumsal tabanın yönlendirilmesine dair girişimler Türkiye’de her zaman karşılıksız kalmış. 15 Temmuz zaten bu toplumsal tabanın ne tür tepki gösterebileceğini açıkça ortaya koyan bir sürece karşılık gelmiştir."
Prof. Dr. Atun da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci ve bu süreçte adada yaşananları anlattı. Türkiye’de 15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin ertesi günü Rum gazetelerinde çıkan bir yazıdan bahseden Atun, "ELAM’ın Rum tarafında belki adını duydunuz, Yunanistan’daki altın şafağın devamı, ELAM’ın başkanı tamamen sağın da sağında bir parti. ’En iyi Türk ölü Türk’ diyen partinin başkanı der ki; ’Çok büyük bir fırsat kaçırdık. Türkiye’de askerle halk çarpışırken biz burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne saldırmalıydık. Adayı ele geçirmenin fırsatını kaçırdık.’ O gün Türkiye’deki hain darbenin yurtdışındaki etkilerine bakın. Bırakın Türkiye’nin içindeki olumsuz etkisini, yarattığı sıkıntıları ki; Allah’tan insanımız buna karşı koydu. Bir de fırsat bilip Rumların Türklere saldırmasının önünü açacaktı. Belki de bunun hazırlığını yapmışlardı. Belki de bunda başarılı olsalardı o yönde ilerleyerek Yunanistan’dan alacakları takviyeyle de Kuzey Kıbrıs’a saldıracaklardı. Bu şekilde bir etki yarattı bize. Ben anavatana müteşekkirim. 1970-1973 arasında mücahitliğimi Mağusa’da yaptım. Barış Harekatı’na mücahit olarak katıldım. Ben Türkiye nedir? Türk askeri nedir? Çok iyi biliyorum. Allah razı olsun. Şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Hollanda Türkevi Araştırma Merkezi Başkanı Güngör ise Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarla ilgili yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Avrupa medyası ve siyasilerinin darbenin başından beri buna inanmayan tavır sergilediğini aktaran Güngör, bunun aylarca sürdüğünü dile getirdi. Güngör, bu konuda ciddi bir kamuoyunu yanıltma ve algı operasyonunun söz konusu olduğunu dile getirerek, "15 Temmuz’un diğer yansıması, orada yaşayan, sayıları 3-5 milyon olan diaspora deyince 5-6 milyonu bulan çünkü sadece Türk vatandaşları Türkiye’ye aidiyet hissetmiyorlar. Oradaki ezilmiş Müslüman gruplar da Erdoğan’la birlikte Türkiye’ye aidiyet hissediyorlar. Dolayısıyla Türk diasporasının sayısı Avrupa’da milyonları aşıyor" açıklamasını yaptı.