KKTC ekonomisi: Yatırımcı dostu olmak!

Milliyet Kıbrıs yazarımız Hasan Erçakıca'nın yazısı...

Bu ülkede ağlamadan, ağlatılmadan, güle oynaya yatırım yapmış olan yerli veya yabancı bir iş insanı tanıyan var mı?
Peki, herhangi bir yatırımcıyı karşısına alıp da, “Bak arkadaş, biz yatırım istemiyoruz. Bu nedenle sana olmadık zorluklar çıkaracağız. Bu yatırıma başlayacaksan bunu bilerek başla” diyen siyasetçi olduğunu düşünebilir misiniz?
Yoktur! İkisinden de yoktur.
Ağlamadan, pişmanlık duymadan yatırımını tamamlamış herhangi bir iş insanı yoktur ve yakın bir gelecekte de olmayacaktır. Ama bütün siyasetçiler de kendilerini “yatırımcı dostu” olarak görmektedir.

Sonuca bakmak lazım
Ama bizim sonuca bakmamız lazım. Uzunca bir süreden beri, siyasi görevleri en fazla 30 kişi arasında bölüşüp durmaktayız. Bu 30 kadar kişi, gerçekten yatırımcı dostu olsalardı, ülkedeki üretim kapasitesi hayal ettiğimiz noktalara çoktan varmış olurdu.
Siyasi kadrolar, kendilerini yatırımcı dostu olarak gördükleri ve makamlarına onlarca yatırımcı başvurduğu halde, neden tek bir sorunsuz yatırım bile gerçekleşebilmiş değildir?
Onlarca yıldır imar ile ilgili mevzuatın tamamlanmamış olduğundan söz ettiğimiz halde bu mevzuat tamamlanmamışsa... Tamamlansa bile yatırımcı dostu değilse, yatırım olmaz!
Devlet, kendi yaptığı sözleşmeleri ihlal ediyorsa; bugüne kadar kendisine karşı açılan bütün davaları kaybettiği halde, doğru-dürüst sözleşme yapmayı öğrenememişse, yatırım olmaz!
Ürettiğiniz iş gücü, ekonominin ihtiyaçlarını karşılamıyorsa, yıllardan beri eğitimi üretime uygun hale getirmekten söz ettiğiniz halde hiç bir değişiklik yapmıyorsanız, işyerlerinde çalışacak yerli işgücü bulamaz, yabancı işçiye yönelirsiniz. Yerli veya yabancı diye ayırmadan, işletmelerin iş gücü teminine kolaylık sağlamadığınız sürece, yatırım olmaz.
Eğer siyasilerin bir kısmı kendilerinden yardım isteyen iş insanlarından rüşvet almak peşindeyse, diğer bir kısmı da rakiplerini rüşvet almakla suçlamayı siyaset yapabilmenin yegana yolu olarak benimsemişse, bu yatırım iklimi asla değişmez, düzelmez.
Aslında siyasilerimiz yatırımcı dostudur! Ama yatırımcıları kendilerine “dost olmak” zorunda bırakacak tuzaklar kurma konusunda uzmanlaşmayı, yatırımcıların kimseye muhtaç olmadan çalışacakları, verimli ve başarılı işletmeler yaratacakları bir ortam yaratmaya tercih etmişlerdir.

Ekonomik büyüme
Times gazetesi, “Theresa May, İngiltere’nin Avrupa’dan çıkmasına önderlik gibi güç bir görevi yerine getirme sözü veriyor. Ancak başarmayı umduğu hiçbir şey, refah ve büyüme olmaksızın mümkün değil” diye yazmış. İngiltere’nin Avrupa’dan rahat bir şekilde çıkabilmesi için bile ekonomik büyümeyi devam ettirmesi ve ekonomik büyüme umudunu canlı tutmayı başarabilmesi gerekiyor.
Kuzey Kıbrıs’ta Türkiyeli-Kıbrıslı çatışmasını sona erdirme; kamu-özel kavgasını sona erdirme; Türkiye ile iyi ilişkiler kurma; Kıbrıs Rum tarafı ile barışma; gençleri geleceğe hazırlama; yolsuzlukları ortadan kaldırma; kadınlara sığınma evi, kimsesiz çocuklara bakım evi açma gibi sözler vermeye kalkışan siyasilere sakın olan inanmayın... Asla yapamazlar! Ekonomik büyümeyi ve refah artışını sağlamadan bunları yapabilmeleri mümkün değildir. Ekonomik büyüme ve refah artışı ise, bu yatırım ortasında sadece ve sadece bir hayaldir.