Cadde Urla-Alaçatı hattının mayıs hali

Urla-Alaçatı hattının mayıs hali

13.05.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Ot tasting derken Alaçatı’nın o festivalli ‘teaser’lı nisanı geride kaldı. Oteller ve mekanlar yaz sezonuna şöyle bir göz kırparken, Alaçatı’nın sakin sosyalliği ve Urla’nın rafine gelişimini gözlemlemek için, en iyi mevsim!

Urla-Alaçatı hattının mayıs hali

Entelektüel birikimlerini hayallerine yansıtan insanların hikayelerini araştırmak için bölgede yaşayan yemek yazarı İdil Çimrin’in peşine düştük.

İlk olarak Meryem-Musa Özen çiftinin, Gaia’sıyla tanıştık. Musa yazılım işinde deha; başta ABD olmak üzere birçok ülkede işler başarmış. Eşi Meryem’i büyüdüğü Zürih’in huzurundan dem vurarak, Alaçatı hayaline ortak etmiş. Dostları Mert Öktem’le detaycı kurgularla Gaia’yı kurmuşlar. O pozitif, huzurlu mottoları, mutfaklarından dekorasyona kadar yansımış.
Karşısındaki Kappa ise tam bir şef restoranı... Sedat Arslan’ın başında olduğu mutfak bana

15 yıl önce gastronomi dünyasında popüler olan molekülere yakın denemeleri hissettirdi. Lezzet olarak benlik olmasa da keçi peyniri dom ve enginar çorbası muazzam şef denemeleriydi. Fırında hazırladığı ahtapotsa, pişirme tekniği olarak
gastronomi okullarına ders olur.

Alaçatı’nın meşhur kahvaltı kültürünü pek bünyem benimsemese de Bumba’ya bayıldım. Sahibi Ersan Çakır usta surfçü! Mekanda salçalı peynirli yumurta sipariş üzerine sipariş alıyor. Bir diğer kahvaltı konsepti Noni’s, zaten klasik olmuş durumda... Samimi ortamı, enginar tarlalarıyla yeşillerin içerisinde kaybolduğunuz arazi, size Toskana havası veriyor!
Bu yıl Alaçatı sokaklarında enteresan bir lokmacı popülasyonu var! Gastronomi turları uzmanı İdil, “İzmir’de lokmaya para verilmez, hayır için dökülür” dedi. Ben pek katılmasam da İzmir dergiciliğinin Anna Wintour’u Beliz Baran da buna karşı...

Hiçliğin içinde her şey!
Yaz değil; ömür geçirmek için harika bir yer olma yolunda gidiyor Urla! Her geldiğimde beklentimin daha fazlasını veriyor bu harika ilçe... Yine insan hikayelerinin peşine düşerken, o meşhur Hiç Lokantası’nda yemeğe oturuyoruz. Enginarlı sardalye, bun ekmeğinde söğüş, ilik derken, tuzun serpiştirildiği adeta ‘umami’ hissi veren serin bir tatlı geliyor finalde! Silkelenip “Bunu yapan kafa kim?” dediğimde, ‘Hiç’ felsefesinin kurucusu Duygu Elektar’la tanışıyorum. Doğa gezgini outdoor kıyafetiyle atıyor bizi dört çekerine! Hiçliğin başladığı yere ‘Hiç Ormanı’na götürüyor. Lavantanın kuzeni karabaş otları, kekikler topluyoruz. Zeytinyağ markasını nasıl ürettiğini dinliyoruz. Koskoca ormanı devletten kiralayıp, Urla’nın akciğeri haline getirmiş!
Urla iskelede, üçüncü nesil kahvecilerin en iyi uygulamalarından biri Bone da aynı hikayeye sahip. Yazılım dehası Şafak Sarıahmetoğlu’nun, İstanbul’dan Urla’ya geliş hikayesi. Enginarla yorumladıkları kahveler çok farklı…