Konut İnşaat Malzemesinde İhracatımız Arttı!

İnşaat Malzemesinde İhracatımız Arttı!

11.07.2012 - 11:12 | Son Güncellenme:

İMSAD: “İnşaat malzemesi ihracatı ilk çeyrekte geçen yıla göre %13,8 arttı”

İnşaat Malzemesinde İhracatımız Arttı

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (İMSAD) düzenlediği yılın ikinci Ekonomi Toplantısı'nda ‘İnşaat Sanayisinde İhracat ve Hedefler’ ve ‘Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) Getirdikleri’ konuları ele alındı. Son ekonomik veriler çerçevesinde inşaat sanayisindeki ihracat rakamlarının değerlendirildiği toplantıda, gelecek yıllar için hedefler de tartışıldı. Toplantıda ayrıca yeni TTK da masaya yatırıldı.

Açılışı İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç tarafından yapılan toplantıya Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. A. Bumin Doğrusöz ve İMSAD Ekonomi Danışmanı Kerem Alkin konuşmacı olarak katıldılar.

İhracatla ilgili görüşlerini paylaşmadan önce geçtiğimiz ay AB’nin kalbi Brüksel’de İMSAD’ın sürdürülebilir enerji haftası kapsamında düzenlediği toplantılardan söz eden Bilmaç, EUbuild projesinin AB’ye ihraç ettiğimiz bir proje olduğunu belirterek, inşaat sektörünün ihracat rakamları hakkında şu bilgileri verdi: “Bu yılın ilk çeyreğinde ülkemizin gelişme hızı %3.2 iken inşaat sektörümüz %2.8 gelişim hızı ile genel büyümenin altında bir büyüme sergiledi. Bunun nedenleri çeşitli ancak yılın ilk yarısında sektörde kamu inşaat yatırımlarının hiç artış göstermediğini, özel sektör harcamalarındaki yatırım artışının ise %3.1’de kaldığını görüyoruz. Bu olumlu olmayan tabloya karşın inşaat sektörü ihracatında geçen yılın aynı dönemine göre 2012 yılı ilk çeyrek dönemi sonunda %13.8’lik bir artış kaydedilmiştir. Aynı dönemde ithalatta ise %8.5 bir gerileme söz konusudur.” Hüseyin Bilmaç, inşaat malzemesi ihracatında Mayıs 2012’de, Mart 2012’den sonra son 17 aylık dönemde 2. yüksek performansı 1.71 milyar USD ile yakalamış durumda olduklarını da belirterek, ihracatın ithalata oranınise yine aynı ayda %230 seviyesinde gerçekleştiğini sözlerine ekledi. Bilmaç hedefler konusunda da şu bilgileri paylaştı: “2012’nin ardından, gelecek üç çeyreğe dair beklentilerimizi de geçen yılın referansıyla tekrar etmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Sektör olarak 2011 yılını %11.2 büyüme oranı ile 2.sırada tamamladık. Sektörümüzde çimentoda, seramik sağlık gereçlerinde Avrupa’da 1. , demir-çelik ve gaz betonda 2., seramik, plastik profil, hazır betonda 3. sıradayız. Artık ülkemiz inşaat malzemesinde dünyada rekabet edebilir bir kaliteye, güce ulaşmış durumda ve çeşitlilik, kalite, kapasitede de bölgemizdeki en güçlü oyuncuyuz. İnşaat sektörümüz, hükümetimizin hedeflediği %4 ekonomik büyüme ortamında 2012 yılında %7 ila %8 oranında büyüme öngörüyor.”

Bilmaç toplantıda Arap Baharı’nın inşaat sanayicileri için aslında sonbahar olduğunu da belirtti. Türk müteahhitlerinin paralarını tahsil etmekte zorlandıklarını, malzeme üreticilerinin de 300 milyon dolar zarar ettiğini sözlerine ekledi. Bilmaç “O yüzden siyasal olayları da iyi takip etmemiz gerektiğinin üstünde önemle duruyorum. Bundan sonra dış ticaretimizde fiyatlandırmayı ülkelere göre yaparak tedbirimizi önceden almamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Toplantının özel konuğu TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de ihracattaki son rakamları değerlendirerek şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi son dönemde son derece başarılı bir süreçten geçiyor. Tüm dünyada yaşanan ekonomik kriz ortamına rağmen Türkiye, büyüyor, istihdam üretiyor, ihracatını yeni rekorlara taşıyor. 55 bin dinamik ihracatçımız, Türkiye’nin geleceğini daha parlak yarınlara taşımak için çalışıyor.” Büyükekşi 2023 ihracat stratejisinde hedef alınan 500 milyar dolar ihracata ulaşmak için üretimi artıracaklarını belirterek “Bunun için yatırım yapacağız. Yeni yatırım teşvikleri sayesinde 2023 yılı ihracat hedefine tüm sektörlerimizin desteğiyle birlikte ulaşacağız. İnşaat sektörü, gerek yurtiçi üretim, gerekse de ortaya koyduğu ihracat hacmi açısından Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıyor. 2023 ihracat hedefine doğru ilerlediğimiz bu yolda, inşaat sektörümüzün de gerekli katkıyı vereceğine inanıyorum” dedi.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin ardından söz alan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. A. Bumin Doğrusöz, konuşmasında yeni Türk Ticaret Kanunu’nun şirketler dünyasına getirdikleri ve sunduğu olanakları açıkladıktan sonra yeni Türk Ticaret Kanunu’nda geçtiğimiz günlerde 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişikliklere de değindi. Bu değişikliklerin bazı konularda maksadını aştığını, iş dünyasının taleplerinin de ötesinde değişiklikler getirdiğini ve bunların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Örneğin denetim, borçlanma, web sayfası gibi konularda eski kanunun da gerisine düşülebilecek yollara geçit verildiğini söyledi. Yeni Türk Ticaret Kanununda şirket içi ihtilaflara yol açacak nitelikte boşluklar bulunduğuna dikkat çeken Doğrusöz, alt mevzuatın hazır olmamasının, Bakanlıkların bu konuda inisiyatifi ele alamamalarının ve gerekli yönlendirme yapamamış olmasının sakıncalarına da değindi. Doğrusöz, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun pek çok konuyu bizzat düzenlemeyerek siyasi ve/veya idari otoritelerin düzenlemelerine ve takdirine bırakmasının da doğru olmadığını düşündüğünü belirtti.

Toplantıda söz alan Prof. Dr. Kerem Alkin de genel değerlendirmesinde yılın ilk çeyreği için şu değerlendirmeleri yaptı: “Türk ekonomisinin 2012 yılının ilk çeyreğinde yüzde 3 ve altında kalması beklenen büyüme beklentisinin aksine, yüzde 3,2 büyümesi ve beklenenden iyi gelen mayıs ayı sanayi üretim verisi, Türk ekonomisi için yıl başında dillendirilen büyüme beklentilerinin yukarı doğru revizyonu ihtimalini gündeme getirebilir. Küresel resesyon riskine bağlı olarak, uluslararası emtia fiyatları kısmen yumuşamışken ve enflasyon riski azalmışken, Merkez bankalarının bu durumu büyüme lehine kullanmaya çalıştıkları gözleniyor” dedi. Prof. Dr. Kerem Alkin Türk ekonomisinin, enflasyon ve cari açığı kontrol altına alırken, yine de büyümeyi sürdürmesinin Türkiye’ye not artırımı ve bir ‘pozitif ayrışma’ olarak döndüğünü de vurgalayarak sözlerine şöyle devam etti: “Bununla birlikte, Türk ekonomi yönetimi ‘yumuşak iniş’ süreci tamamlanırken ve Türkiye uçağının tekerlekleri piste değmiş olmasına rağmen, ‘henüz kemerleri çözmeyin’ uyarısını da esirgemiyor. 2012 yılının ikinci yarısı Avrupa Birliği ve Euro Bölgesi açısından bir toparlanma ve yaraları sarma süreci olarak geçse de, esas kasım ayındaki başkanlık seçim süreci sonrasında, ABD’nin, özellikle 2013’ün bir numaralı gündem maddesi olacağı beklenmekte. Türk Ekonomi Yönetimi, tüm bu belirsizlikler ve ‘kur savaşları’nın ortasında, süreci dinamik yönetmeye ve ekonomi politikalarını mümkün mertebe esnek tutmaya çalışıyor.”