Acid Trippin: Cazda farklı bir açılım

       ACID Trippin'in aylardır beklenen ilk albümü yayınlandı. Grup; çok boyutlu, deneyci bir caz tavrını rafine bir biçimde hayata geçiren ilk topluluklardan biri. Tarzlarını Acid - jazz ya da Elektronik Müzik kavramları içinde düşünmek mümkün. Afro - Amerikan duyarlılığı müziklerinde merkez yaparken; cazı caz yapan birçok ana unsurun da sınırlarını genişletme çabasındalar.
       Acid Trippin, farklı deneyimlerinden gelen önemli caz müzisyenlerimizin buluşmasıyla 1995 yılında kurulmuştu. Grubun yaratıcısı durumundaki Ali Perret, Türkiye'nin en önemli caz piyanistlerinden biri. Kendine özgü bir üslubu ve tekniği olan nadir sanatçılardan biri olan Perret, Acid Trippin sound'unun da ana mimarı. Modern cazın çeşitli kulvarlarında besteci ve yorumcu kimliğiyle dikkatleri devamlı üstünde toplayan Perret, oluşturduğu bu son projeyle, kendi serüveninde de önemli bir sıçrama yaptı. Albümde, ikisi "remix" olmak üzere toplam on bir bestesi yer alıyor. Grup, bir proje olarak tasarlandığı için, birçok önemli müzisyenden oluşan ana kadronun yanında, birçok dikkat çekici konuk müzisyeni de parçaların çoğunda bulmak mümkün.
       Acid - jazz önceleri ticari bir kavram olarak ortaya çıktı. Özellikle son on yıl içinde, ayrıcalıklı bir caz türü olduğunu tüm dünyaya kanıtladı. Her nitelikli Acid - jazz grubu dünya müziklerinden - özellikle de Siyah Müzik'in farklı renklerinden kıyasıya etkilendi. Acid - Trippin'de böyle bir müzikal tavrı hayata geçirdi. Cazın özü anlamına gelen doğaçlamayı müziğinin bir parçası yaptı. Grup, yaklaşık üç yıldır, cafe ve barların adından en çok söz edilen grubuyken, özellikle 1997 yılında, Türkiye'nin önemli birçok festivaline de konuk oldu. Stüdyo kayıtlarını geçen yılın yaz günlerinde yapan grup, nihayet yeni albümü yoluyla daha geniş bir cazsever kesimin karşısına çıkma olanağı buluyor. "Trippin" yüzyılın başlarında, siyahların dünyasında caza ilk verilen isim. Afro - Amerikalılar, cazın yerine hala bu kavramı kullanıyor. Acid Trippin, böyle bir müzik algısına bağlılıklarını gösterirken, çağımızın teknik olanaklarından kıyasıya yararlanmayı da seçmişler. Silik de olsa, farklı folklorlardan müziklerine tatlar katmışlar. "New Music"den esinlenmişler. Dünya Müziği'nin günümüzdeki nabzını gözardı etmemişler. Çoğu parçadaki avant - garde boyutlar, grubun alışılmış caz kalıplarını zorlama çabalarını simgeliyor.
       Albümün adı "Midnite Rebels". Albümlerinin adı bile, onların deneyci arayışlarının bir göstergesi. Acid Trippin'in ana kadrosunda, Ali Perret'in yanında Asiaminor grubundan tanıdığımız başarılı saksofoncu Yahya Dai de yer alıyor. Caz gitarın parıltılı isimlerinden Sarp Maden'in performansındaki ayrıcalığı albüm boyunca yakalamak mümkün. Ritim seksiyonunu temsil eden basçı Raci Pişmişoğlu, davulcu Erdinç Şenol ve perküsyoncu Murat Özbey ise kendi enstrümanlarının Türkiye'deki en iyilerinden. Projeye katkıda bulunan diğer önemli sanatçılar arasında Erkan Oğur, Ercüment Ateş ve Mısırlı Ahmet'in özellikle adını anmak gerekiyor.
       Albüme adını veren "Midnite Rebels", cazın karşı ruhunu en iyi yansıtan parça. Bu parçada Oğur'un perdesiz gitar solosunu özellikle anımsamak gerekiyor. Albümde beni büyüleyen bir başka parça, "Transmarginal Inhibition". Grup duygusunun doruğa yükseldiği bir örnek bu. Bir "remix" olan "Gökova Seabird"deyse, grubun müziğindeki çok boyutluluğu tüm açıklığıyla keşfetmek mümkün. Modern bir swing parçasının özelliklerini bile aşan, başarılı "Swingthing" adlı parçadaysa, genç gitarcı Sarp Maden'in enstrümanında vardığı doruğu keşfetmek mümkün.
       Bu güzel albümün tek kusuru, kayıtlardaki yetersizlik. Tonlardaki düşüklük, müziklerle yoğun iç içeliğimize bazen sekte vuruyor. Ama, hata grubun müzik yetisinden çok, teknik bir sorun. Türkiye'nin belki de ilk Acid - jazz grubu olan Acid Trippin ve öncüsü Ali Perret'i yine de kutlamak gerekiyor. Ortaya çıkan yapıtın, dünya standartlarında bir çalışma olduğunu kolayca söyleyebilirim.