Magazin sevdiğimizi neden saklıyoruz?

Magazin, kökleri eskiye dayanan, sanatın varoluşu ile birlikte toplum hayatına sızan bir konu aslında. Medya yayın organlarının çok yaygın olmadığı dönemlerde bile insanların merak konusuydu. Televizyon yayınları ve dergiler ile toplum yaşamına iyice yerleşti. Hatta televizyonun her evde olmadığı zamanlarda, gazetelerin ilave olarak verdiği ve magazin haberlerinden oluşan birkaç sayfalık ekler ile takip edildi. Ses, Hayat, Şamdan gibi dergilere ilave olarak, geçen yıllar ile birlikte Top Secret, Televole gibi televizyon programları yapıldı. Uzun lafın kısası, magazin her dönemde ilgiyle takip edildi.

Peki magazin haberlerine duyduğumuz bu ilgiyi neden saklama ihtiyacı hissediyoruz? Seviyoruz ama sevmiyor gibi davranıyoruz. Sorsanız toplumun yarısından fazlası belgesel izliyor! Ama kim, kiminle, nerede sorularının cevapları hafızalarda mevcut. Bütün magazin programlarının izlendiği yetmezmiş gibi, sosyal medya hesapları da takip ediliyor. Bu merakıyla barışık olanlar popüler konulara yorum yapıyor. Gizli magazin severler ise, 'belgesel seyretmeye' devam ediyor.

Magazin sevmek, kültür eksikliği göstergesi mi?

Bir zamanlar arabesk müzik dinlediğini inkar edenler vardı. Şükür ki o devir kapandı. Müziğin evrenselliği bu yaklaşımın üstesinden geldi. Aynı durum magazin programları için geçerli şimdi. Kimse takip etmiyor, ancak her kanalda bu tip yayınlar istenilen reytingi yakalıyor. Saklamayalım; hepimiz seyrediyoruz. Boşanmalar, barışmalar, aşklar, renkli yaşamlar ilgimizi çekiyor. Eski eş, yeni sevgili, dost, düşman, polemik… Merak ediyoruz işte!

Hayat, bütün zevkleri tattığınız zaman güzel aslında. Kitap oku, müzik dinle, spor yap, hatta seyretmeyi çok istediğin o belgeselleri de izle. Ama hayatına renk kattığını düşündüğün ve merak ettiğin magazini de takip et. Suç değil, yasak değil, eğitim ya da kültür göstergesi hiç değil!