Geri Dön
Magazin yorumculuğu neden revaçta?

Magazin yorumculuğu neden revaçta?

Şu anda önümüz arkamız, sağımız solumuz magazin programlarıyla dolup taşmış durumda. Günlük hayatımızı etkileyecek vaziyette. Tıpkı bir dönem izdivaç programları ya da aşiret dizileri gibi. Devir artık magazin programı yapmak ve magazin programı yorumlamak. Elbette yıllardır televizyonlarda olan bir formattı bu ancak son dönemde revaçta olmasının bazı sebepleri var...

Mayk Şişman
Mayk Şişman

Öncelikle prodüksiyon aşaması son derece kolay.

Haberin Devamı

Canlı yayın yapıyorsunuz ve stüdyodasınız; elbette hazırlığı mazırlığı var ancak ve ancak 180 dakikalık bir dizi çekmekten ya da izdivaç aday adayları arasındaki husumetleri dindirmekten çok daha pratik, çok daha kolay.

İkinci sebep tabii ki izleyicilerin düz formatlardan fena halde sıkılmış olması.

Yıllar önce gazeteciler Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel Salt'ın karşımıza çıkardığı format tek başınaydı; dönem dönem rakipleri çıksa da izleyici bu magazin olaylarını yorumlama formatını onlarla tanıdı, onlarla sevdi.

Uzun bir süre tek başlarına bu formatı sürdüren ikiliyi bir süredir ekranlarda göremiyoruz. Ancak onların yerine farklı isimler var ve aynı konseptte farklı programlar var.

İzleyici yıllardır "sabah şekerleri" ya da "sabah sabah x ünlüsü" formatlarından sıkılmış durumda.

Haberin Devamı

Haliyle böylesine içinde sosyal sorumluluk projelerinden dizilere, konserlerden polemiklere daha fresh ve herkese hitap edebilen magazin konularının işlendiği programlara aç kalmış durumda.

Bir sebep de magazinde yaşanan patlama...

Geçen yıl Murat Başoğlu skandalı ya da Vatan Şaşmaz cinayeti gibi o kadar çok 'bomba' olay yaşandı ki gerçekten de insanların magazine ilgi duymasını garip karşılamamak gerekiyor.

İzleyiciler, son dönemde yaşanan birçok can sıkıcı olaydan sonra magazinde böylesine bombalarla karşılaşınca haliyle 'kötünün iyisi' olarak bu tür konulara kafa yormaya başladı.

E bir de sosyal medya gerçeği var.

Sosyal medya, ünlülerin her şeylerini duyurdukları bir mecraya dönüştü ve dolayısıyla eskiden bir magazin muhabirinin görüntülediği bir ünlünün kurduğu 3 cümle konuşulurken artık o mesai harcanmıyor bile.

O ünlü çat çat sosyal medyasından duyuruyor her şeyi.

Dolayısıyla magazin yorumculuğunda da konu sıkıntısı asla ve asla yaşanmıyor.

Her ne kadar son dönemde Seren Serengil'i sıklıkla konuşsak da bu konuda bana göre program bazında en başarılı program: 'Laf Bende Kalmasın'.

Bir tarafta 'aşk doktoru' olarak bilinen, tanınan gazeteci Mehmet Coşkundeniz, öteki taraftan Altın Portakal ödüllü oyuncu ve şarkıcı Yeşim Salkım.

Haberin Devamı

Her ikisi de işlerinde güçlerinde olan ve aynı zamanda konuşacak, anlatacak çok şeyi olan iki isim.

Programda daha önce ikiliye önce Seçkin Piriler ardından Elif Güvendik de eşlik etti ama programın bel kemiği bu iki isimdi.

Özellikle de Yeşim Salkım, her konuya dair kendinden örnek verişleriyle hem kendini daha doğru ifade edebilme şansı yakalıyor hem de kaliteli bir şekilde ortada dönen dolaplara profesyonelce ve ustalıkla nokta atışları yapıyor.

Dolayısıyla ortada kalitesiz bir içerik bile olsa itinayla olabildiğince kalite getirmeye çalışma çabası söz konusu.

Yıllardır Yeşim Salkım'ı kibirli ve negatif bulmuş bir insan olarak onun aslında ne kadar doğrucu ve doğrunun arkasında koşturma hallerini kendime çok yakın buldum.

Kadının bir derdi var ve inandığı şeyin arkasından koşturuyor; bunu izleyiciler de çok net görüyor.

Nacizane dileğim, magazin yorumculuğunun revaçta olduğu ve hatta yavaş yavaş bunaltmaya başladığı bir dönemde, bu kadar iyi bir ivme yakalayan 'Laf Bende Kalmasın'ın uzun soluklu olması ve Mehmet Coşkundeniz ile Yeşim Salkım'ın hiçbir zaman kaliteden ödün vermeden işlerini yapmaya devam etmesi.

Haberin Devamı

Televizyonun kaliteye ihtiyacı var.

twitter.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler